Frederike Hanneke Geerdink'i Diyarbakır polisi yine gözaltına aldı. Anlaşılan bu ülkede gazeteciliği yakında komple yasaklayacaklar.

Yalçın Akdoğan yakın bir zamanda  bir Camii minaresine çıkıp 'Can ve mal güvenliğiniz için açıklayacağımız  bir sonraki tarihe kadar gazetecilik faaliyetleri durdurulmuştur' açıklamasını yaparsa kimse şaşırmasın.

7 Haziran sonrası AKP’nin de facto hükümeti Kürt halkına karşı savaş açtı. Savaş ve insanlık suçu sayılabilecek bu savaşın hiçbir şekilde ulusal ve uluslararası kamuoyuna kendilerinin dışında kaynaklar tarafından duyurulmaması için  basın ve medya çalışanları her türlü mekanizma ile durdurulmaya çalışılıyor.

Özellikle uluslararası kamuoyuna  etkisi olabilecek yabancı medya ve basın çalışanlarını bu şekilde sindirmeye çalışıyorlar, korkutup iş yapmaları engelleniyor. Kendilerinin dışında kalan  yerel ve ulusal anlamda çalışan basın ve medya çalışanları ise yine işlerini yapmamaları için her türlü saldırıya maruz kalıyorlar. Yüzlerce gazeteci savaş yaratan kamu alanının dışında gazetecilik yapmak isterken bu ülkede içeri alındılar, ve çoğunun  hala içeride olduğunu biliyoruz. Ve ne zaman Uluslararası kamuoyu sizin ülkenizde  basın özgürlüğü yok dediğinde, içeride bir gazeteci var ve onun dışındaki kalanlar teröristtir  deyip geçiştirilir.  Böylece işlenen suçların saklanması sağlanır.

7 Haziran seçim yenilgisi ve saldırılara bağlı olarak Kürt halkının yaşadığı bir çok yerde ilan edilen öz yönetimlerle beraber, öz yönetim ilan edilen yerleri bahane eden hükümet kolluk gūçleri ile savaşı  derinleştirmek için girdi. Bu tür asker ve polisin operasyon yaptığı bölgelere gazeteci olarak girmek istediğimizde önce devlet gazetecisi olup olmadığımız sorgulanıyor,  hükümet adına gazetecilik yapmadığımız anlaşıldığında  orada haber yapma hakkımızı engellemek için her türlü saldırıyı kendilerine hak olarak görülüyor. Roboski'de yaşadığımız böyle bir durumu mahkemeye taşıdık, fakat bu mahkemeden umudumun olmadığını açıkça ifade edebilirim.

Demokrasi  yalanının arkasında  ahkam kesip bize her türlü saldırıyı reva görenler, o zaman kaldırın bu totoliter sisteminizin üzerini örten demokrasi şalını ortadan. Haber alma ve yapma hakkının sadece kendinize ait olduğunu söylediğinizde biz ne yapalım, yasaklayın bitsin gitsin mi diyelim.

Bu durumu kabul edip susarsak sorun yok, eğer hakkımızı aramaya başlarsak o zaman kendimizi savunmamız kaçınılmaz, bunu yaptığımızda öz yönetim kaçınılmaz oluyor. Çünkü sistem  kendini ifade edecek tüm alanları yok ettiğinde sana başka bir yol bırakmıyor.

Kendini  savunmak için hareket etmeye başladığında,  bu defa da kendini savunma olarak yaptığın iş terörize edilmeye çalışılıyor.