Yeni anayasa ne zaman yapılabilir?” diye soruyor Avrupalılar. Brüksel’deyiz; TUSKON’un davetiyle geldiğimiz AB Parlamentosu’nda, Türkiye’nin yeni anayasa yapma sürecini konuşuyoruz. AB’nin genişlemeden sorumlu yetkilileri de merakla bizim söyleyeceklerimizi bekliyorlar.
İlk oturumun konusu ‘Bireysel Haklar ve Özgürlükler’... Panelin iki konuşmacısı, iki Kürt aydını: Kemal Burkay ve Ümit Fırat. Ayrıca öğretim üyesi, ‘liberal’ Berat Özipek var.
Kürt sorunu, yeni anayasa yapım sürecinin kaçınılmaz temel meselesi olarak öne çıkıyor. Newroz gerginliğini Türkiye’de bırakarak Avrupa’nın merkezine geldik. Ancak burada da aynı gerginliğin izlerini görmek mümkün.
Kemal Burkay, konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesini değerlendirdi. ‘Tekçi Cumhuriyet anlayışı’nın sorunları içinden çıkılmaz hale getirdiğini belirtti. Cumhuriyet’le birilkte Türk, Sünni, Hanefi bir devlet yaratılmak istendiğini, Müslümanlığın ve Türklüğün devletin belirlediği şekilde yorumlandığını ifade etti. Anayasada federasyon fikrinin yer almasını istediğini ancak bugünkü koşulların buna hazır olmadığını vurguladı. Şimdilik etnik vurgudan kaçınmanın daha anlamlı olabileceğini söyleyerek bir uzlaşmanın sağlanabileceği umudunu dile getirdi. Bir edebiyatçı olarak Kürtçenin köklü ve tarihsel önemine dikkat çeken Burkay, ‘anadilde eğitim’ meselesinin öneminden söz etti: “Bu eğitim yalnızca Kürtçeyle sınırlı olmamalı, toplumda hâlâ yaşayan dillerin de geliştirilip korunması gerekli.”
‘Yerinden yönetim’ modelinin öneminin de üzerinde duran Burkay, ‘ademi merkeziyetçilik’ yoluyla merkezi-despotik devlet modelinin aşılabileceği fikrini dile getirdi: “Bunu başarmalıyız. Türkiye’nin 50 yıl daha beklemeye tahammülü yok. Ademi merkeziyetçilik, anadilde eğitim, temel hak ve özgürlükler bir bütün olarak yer almalı. Yeni anayasa, sivil, demokratik bir anayasa olmalı. Karşımızda ciddi güçlükler var. Meclis’te bir uzlaşma olabilecek mi? CHP buna hazır değil gibi görünüyor. BDP’nin de anayasa sürecine destek vermesinden yanayım. ‘Değiştirilemez maddeler’, hükümet çevrelerinde bile ilgi görüyor. Bu beni umutsuzluğa sevk ediyor. Henüz işin başında sayılırız. Toplum köklü bir değişikliği içine sindirebilir mi?.. Tarihi fırsatı değerlendirmeli ve başarmalıyız.”
Ümit Fırat konuşmasında şunları söyledi:
“Benim kuşak hep anayasa tartıştı. 50 yıldır bunu sürdürüyoruz. Yeni anayasa Kürt meselesini çözer mi? Hayır, çözemez. Demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var ancak bunun sorunun çözümü için yeterli olduğu inancında değilim.
Yeni anayasa, kimliklere vurgu yapan bir tanımdan uzak durmalı. Anadilde eğitim büyük bir olasılıkla yerinden yönetim metoduyla çözüme ulaştırılabilir. Bu konu yerel yönetimlere bırakılmalı.
AK Parti’de yeni bir anayasa eğiliminin var gibi görünmesine rağmen bir yandan da hayal kırıklığı yaşıyorum. Hükümet hem statüko kurumlarını korumaya devam etmek hem de yeni anayasa yapmak istiyor. Bu tutum, yanlış istasyonda bekleyerek ters istikamete gitmek istemeye benziyor. Yer adlarının iade edilmesi, seçim barajının kaldırılması gibi bazı adımlar sorunun çözümü için bir aşama olabilir.”
Akademisyen Berat Özipek ise sivillerin ilk kez bir anayasa yapma şansını yakaladıklarına işaret etti: “Böyle bir anayasa, insan haklarına sığıntı muamelesi yapmamalı, onu kurucu değerlerden birisi olarak almalı. Değişmez maddeleri olmamalı. Bazı partiler bu maddelerin kalmasını istiyorlar, yani aslında anayasanın değişmesini istemiyorlar. Anayasada hiçbir ideoloji, resmi ideoloji olacak şekilde yer almamalı. Vatandaşlık, etnik kimliğe vurgu yapmayacak şekilde formüle edilmeli. Kürt sorunu açısından bu olmazsa olmaz koşuldur. Azınlık hakları, uluslararası metinlerdeki standartlara uygun hale getirilmeli. Devlet, din ve inançlar karşısında tarafsız olmalı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal zemini kaldırılmalı. Tekke, zaviye yasağı da kaldırılmalı. Cemevlerine hukuki statü verecek bir düzenleme yapılmalı.”