Bulutlar çok hızlı ilerliyor bugün…

Sabahtan beri savaş tam tamları çalıyor memlekette…

Uzundur savaş beklenen bir gelecek oldu Türkiye’de. Sanki iç savaş yetmezmiş gibi bir de komşu ile “0 sorun” politikasının sonucu olan bir “dış” savaş gelmekte…

Suriye’den bahsettiğimi hepiniz anladınız…

Birkaç hafta önce uzun bir Anadolu yolculuğu ve ardından Gürcistan üzerinden yine Ermenistan’daydım…

Ermenistan’da çok kafe yoktur kendinizi Türkiye’deki kadar rahat hissedeceğiniz. Onlardan bir, hatta ilki Suriyeli Ermenilerin işlettiği Eden Cafe’deyim.

Toplantılardan kafamı her kaldırdığımda, nefes almak için adımlarım beni oraya götürüyor.

Yıllardır bu kafeyi işletenlerin mekanlarına gidip orada yer içerim. İnsanlarını sevdin mi bir yeri rutin haline getirmek insanlığımızın en önemli içgüdüsel hareketlerinden biridir. İşte ben de öyle yapıyorum.

Kendimi orada kendimMiş gibi hissediyorum.

Sırtımdaki ve kolumdaki dövmeleri yapan kişi aynı zamanda kafenin de sahibi. Siro.

Ve uzun bir süredir yol arkadaşım Kevork ve Hagop da işletmecisi…

Suriyeli Ermeniler Yerevan’da çok varlar…

Daha İranlılar Yerevan’ı Doğu’nun Paris’i olarak bellemeden ve ülkelerindeki her türlü çılgınlığı yaşamak için bayramlarda buraya gelmeye başlamadan önce Suriyeliler vardı.

Halen de en çalışılası yerlerde işçiler. İnşaatlarda, kafelerde her yerde ilk girişimleri onlar yapmıştır…

O dönem Suriye’deki olaylar çok yükselmemişti. Henüz BM ne önerecek ne olacak diye konuşuluyordu. Biz kafedekilerle Suriye’yi hiç konuşmadık ama gelen müşterilerle konuştuk.

Oldukça büyük cüsseli Suriyeli erkek bir opera sanatçısı elindeki telefonu uzatarak bana video bölümünden bir video gösteriyor:

Halep’teki Ermeni mahallesindeki eski Fransız mimarisi evinde bir sabah uyandığında cumbasının altından geçen tankın evlerinin önündeki arabayı nasıl ezdiğini, kimsenin bu yıkım için hesap vermediğini anlatıyor.

“Bunu gördükten sonra ne kalacaktım daha kalktım geldim buraya” diyor.

Bugüne kadar olanların Suriye’nin kendi içerisindeki gerginlikten olduğuna çok da inanamayan biri olduğumdan bu Halep Ermeni Mahallesi’nin videoları bana başka bir açısını gösterdi durumun.

Suriye’den kaçan binlerce Suriyeli’nin gidecek yeri olmadığını.

Opera sanatçısı olduğu için Ermenistan’a kendini davet ettiren bu şanslı kişi gibi değildi herkes.

Bir başkası Suriyeli bir gazeteci olarak geldiği Ermenistan’dan geri gitmemişti.

Bir başkası 11 yıl önce geldiği gibi kalmıştı Ermenistan’da. Şimdi Türkiye’ye gelmek istiyordu. Annesinden haber almış. “İşler fena karıştı geliyoruz” diyor.

Babası bırakıp aileyi ABD’ye yaşamaya gideli yıllar olmuş kimse haber alamıyor. Ama biliyorlar. Suriye’de hala bağının olması Amerika’da sana terörist etiketini yapıştırmaları için bir bahane sadece. Dolayısı ile aileni reddetmek kendi kurtuluşunu yaratmanın da bir parçası.

 

GERİ GİDECEĞİMİZ YER TÜRKİYE Mİ?

Suriyeli Ermeni gazeteci dostum “Suriyeli Ermeniler bugüne kadar hep Esad yanlısı oldu, şimdi de kendilerini korusunlar diye facebook profillerine Esad resimleri koyup soyadlarına ESAD kelimesini ekliyorlar. Bu doğru değil” diyor.

Bir yandan da ailesinin yaşça büyüklerinin; “Bir kez kıyıldık oğlum bir kez daha mı kıyılacağız” diyen sözlerini hatırlatıyor.

Suriyeli Ermeni aileler bir ikilem yaşıyorlar dediğine göre. Kendi dillendirmiyor ama benim konuştuğum Ermenistan’daki diğer Suriyelilerin tepkileri bunu doğruluyor: “1915’te Der Zor üzerinden Suriye’ye sürüldük. Şimdi geri mi gideceğiz bu kez Suriye’den Türkiye’ye.”

İlginç tespitler ilginç cümlelerle kuruluyor. Kaçabilenler Ermenistan’a gelmeyi tercih ediyorlar. Ama Ermenistan’a gelmek Suriyeli aileler için çok da kolay değil. Öncelikle pasaportlarında sorun yaşayabiliyorlar. Vize almak da başlı başına bir sorun. Yatırımcı olmayıp da paranız da çok değil ise iş daha da zor.

Ben bunları yazarken Ermenistan basını bir haber geçiyor.

Ermenistan’ın Rusya destekli ulusal havayolu Armavia Halep uçuşlarını iptal etmiş. Halep’teki havaalanı vergilerini bahane ediyor Armavia. Halep Yerevan gidiş dönüş 350 dolar normalde. O bile yetmiyormuş.

Anlaşılan Ermenistan’ın birkaç yıl önce kurulan Diaspora bakanlığının Suriyeli Ermenilerle olan ilgisi 24 Nisan’da Halep’i ziyaret etmekle sınırlı. İş ciddiye binince dünyanın dört bir yanına dağılmış Ermenileri kurtarmanın yolu Ermenistan’ın diaspora bakanlığından geçmiyor.