“Demokratlık öyle kolay iş değil, bunun bedeli vardır. Demokrasiye sahip çıkabilseydik inanın bugün bu noktada olmazdık. Bugün ortalık günlük gülistanlık olurdu”

Bu sözler Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut Alınak’a ait. Yer Meclis kürsüsü. Siteminin nedeni “dokunulmazlık” görüşmeleri. Tarih ise bugün dönmekten korktuğumuz 90’lı yıllardan bir gün: 1 Mart 1994

 

Türkiye’nin dış dünyayla arasına ışık geçirmez kalınlıkta bir perde çektiği günler.

Sistemli köy yakmalar, faili meçhuller, işkenceler…

İşte böyle bir dönemde Meclis’teydi DEP milletvekilleri.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ise kararlıydı: Hainler Meclis’ten atılmalıydı!

TSK’dan yükselen ses meydanlarda da yankılanıyordu. PKK’ya karşı alınan tavır DEP’lilere yönelmişti.

Demir bir yumruk devredeydi uzun zamandır.

Herhangi bir muhalif sese tahammül yoktu.

Hele ki Meclis kürsüsünde.

Asla!

 

Sabah Gazetesi Yazarı Fatih Çekirge yazdı ilk olarak, TSK Başkanı’nın Köşk’e çıkarak görüşme yaptığını, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karar verildiğini.

Yalanlama da gelmedi, doğrulama da.

Ama asıl önemlisi medyanın durumuydu.

Eleştiri yoktu, sanki her şey olması gerektiği gibiydi.

Zaten nasıl olsun ki? Pek çok alan gibi medya da “dönemin güçlerinin” elindeydi.

Farklı ses çıkartanın başına nelerin geldiğini patlayan arabalar, şehir içindeki infazlarla öğrenmiştik o yıllar.

 

“Nasıl olur da Genelkurmay Başkanı’ndan böyle bir talep yükselir?”

Bu soruyu sormaya sadece DEP’liler cesaret edebiliyordu o günler.

Ama onlara da terörist gözüyle bakılıyordu zaten.

Bu nedenle de 2 Mart 1994’te dokunulmazlıkları kaldırıldı Genel Kurul’un oylarıyla.

Yanı başlarında oturanlar, kendileri gibi halkın oylarıyla Meclis’e gelenlerin eline kelepçe vurdurdu o gün.

Cezaevine konulan milletvekillerinden biri de bağımsız milletvekili Mahmut Alınak’tı.

 

Aradan 17 yıl geçti.

Bugün Alınak bir kez daha cezaevinde.

Nedeni KCK operasyonları.

Zaten bu soruşturma sürecinde kimler tutuklanmadı ki?

Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu kamuoyunda en çok yankı getiren isimler oldu ama buna rağmen süreç durmadı, devam etti. Ve sonunda sıra Mahmut Alınak’a da geldi.

Önce gözaltına alındı, mahkemece serbest bırakıldı.

Sonra savcının itirazı üzerine yakalama kararı çıkartıldı.

Karar çıkar çıkmaz bir yazı kaleme aldı Alınak.

Sonunda şöyle seslendi hala duyan kulaklara, titreyen vicdanlara:

“Dostlar; dünya dönüyor, hayat sürüyor. Bu karanlık günler elbette geçecek. Yarınlarda aynalara kendimizden utanarak değil gülümseyerek bakabilmeliyiz. Gün namuslu, cesur seslerin günüdür. Bu ölümlü dünyada çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakabileceğimiz en şerefli miras zaman okyanusunda cesaretle çınlayacak gür seslerimiz olacak.”

Bu sözlerin ardından o da KCK tutukluları kervanına katıldı.

 

Bugün 17 yıl farkla iki resmi yan yana getirince Alınak’ın 1994’te dokunulmazlığı kaldırılmadan bir gün önce Meclis kürsüsündeki sözlerine katılmamak mümkün değil: Demokrasiye sahip çıkabilseydik inanın bugün bu noktada olmazdık.