Uludere Asliye Ceza Mahkemesi’nde 06 Ocak 2016 günü ‘Halkı askerlikten soğutmak’ suçundan yargılamam vardı. Mahkeme ikinci duruşma da hakkımda açılan dosyayı tamamladı ve bana 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Üst mahkemeye itiraz da bulunmak için gerekçeli kararı hazırlamasını bekliyorduk ki karar bir kaç gün önce çıktı hem de ne karar, bir bölümünü sizler ile paylaşmak ve verilen kararı yorumlamak istiyorum. Mahkeme hakimi benim için “Sanığın vicdani reddin ne olduğu ile alakalı bir bilgisi var, ancak mevcut orduyu ortadan kaldırdıktan sonra kamu güvenliği ve milli güvenliğin nasıl sağlanacağı konusunda hiçbir beyanatta bulunmamış. Bu yüzden sanığın eyleminde tez antitez sentez sistemine uygun beyanatlar bulunmadığı ve suça konu fiilin ham bilgiden ibaret olduğu anlaşılmıştır” dedi.

Yine Mahkeme ‘Sanığın savaşın kötü olduğunu, kötü bir eylem olduğunu ve bu nedenle gençleri vicdani redde davet ettiği görülmektedir. Savaşların kötü olduğu tartışmasız bir gerçektir. Ancak mevcut devletler sisteminde devletlerin kamu düzenini sağlamak için ordulara ihtiyaç duyduğu tartışmasızdır” diyor . Mahkeme benim savunmamdan bu kanaata nasıl varıyorsa anlamadım fakat dünyada ordusu olmayan ‘İzlanda, Panama ve Kosta Rika gibi 22 ülkenin ordusu olmadan'(OE) yaşayıp gidiyorlar. Mahkeme ordu olmadan bu ülkeler nasıl kamu güvenliğini ve milli güvenliği sağladığını da açıklamalıdır değil mi ?

Üniversiteler karakola dönüştürülünce diyalektik yöntem mahkemelere kaldı!

Mahkemenin kullanmaya çalıştığı Diyalektiğe kısaca bakalım

Diyakektik, kavramlar arasındaki karşıtlık ilişkisinden yola çıkarak bunu doğruya varan süreçlerin açığa çıkarılmasında bir ilke olarak kullanan düşünme ve araştırma yoludur.

Örneğin: Genel kabul görmekte olan fikre TEZ denilir.

ANTİ-TEZ genel kabul gören fikre karşı çıkan, onu olumsuzlayan (negation) fikirdir.

Hem tez, hem de anti-tez bu noktada bilindiği ve çarpıştırıldığı için ortaya çıkan yeni fikir bunları bağdaştıran daha sağlıklı, daha bilinçli bir fikirdir: bu üst yeni fikire SENTEZ denilir.

Diyakektiği ilk kullanan SOKRAT’tır

Diyalektiği bir yöntem olarak ilk kullanan ise Sokrates’tir. Sokrates için diyalektik, karşılıklı, karşılıklı soru-yanıt yoluyla kavramlara açıklık getirme yöntemidir. Karşı tarafın yanıtından yola çıkarak bunun gene onun düşünceleri açısından tutarsız ve çelişik olduğunu göstermek, yöntemin ilk aşamasıdır. Bundan sonra karşılıklı soru- yanıtlarla, tartışma konusu kavram çeşitli açılardan ele alınır, açımlanır.

Marx’ta diyalektik …

Diyalektik akıl yürütmeyi Hegel’den ve Sokrates öncesi filozoflardan alan Karl Marx’da ise diyalektik tarihsel bir süreçtir; ekonomik temelli bazı toplumsal oluşumların zaman içinde karşıtlarını üretmeleri, karşıtların giderek çatışmaya dönüşmesiyle de yeni oluşumun etkisini ortadan kaldırması biçiminde yürür.

Mahkeme üzerine vazife olmadığı halde adeta bana ve benim gibi olanlara ‘milli güvenlik dersi ‘ verebilmek için, Zenon’dan Sokrat’a ve Marx’a evrimlenerek gelen diyalektik (Tez -Antitez -Sentez ) metodu kendine göre “Sanığın vicdani reddin ne olduğu ile alakalı bir bilgisi var, ancak mevcut orduyu ortadan kaldırdıktan sonra kamu güvenliği ve milli güvenliğin nasıl sağlanacağı konusunda hiçbir beyanatta bulunmamış. Bu yüzden sanığın eyleminde tez antitez sentez sistemine uygun beyanatlar bulunmadığı ve suça konu fiilin ham bilgiden ibaret olduğu anlaşılmıştır. “ kullanarak beni çürüttüğünü düşünmekte ve böylece de benim söylediklerimin bir düşünce ya da kanaat oluşturmadığı fikrine varan mahkeme ,benim cezalandırılmam için sözde bilimsel bir ölçüt de bulmuş oldu.

Ordusuz yaşam elbette tercihimdir

Öncelikle elbette ordusuz yaşam benim tercihimdir. Tekellesmiş şiddetin nelere yol açtığını bugün görmekteyiz. Milli Güvenlik ya da kamu güvenliği diye mahkemenin açıkladığı şey bugün gördüklerimiz ise olmaz olsun. Ağustos 2015 ayından itibaren 200 yakın sivil sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelerde katledildi. Kamu güvenliği ya da Milli denilen şeyde güvenlik ölçütü nedir, mahkeme açıklamalıdır. Bugün yapılanları, bu olup bitenleri nasıl açıklayacağız .

Bugünler de AB parlamenterleri Türkiye gündemli toplanıp , Suriye politikaları yüzünden bugün Türkiye’de Kürt halkına karşı yaşanan Katliamların izlendiğini ifade ediyorlar. Af örgütü ve uluslararası ve ulusal insan hakları mücadelesi veren örgütlerin açıklaması benzer yöndedir. Bugün bölge de yaşanan Katliamların ; 1) Hükümetin Çöken Suriye ve Rojava politikaları 2) AKP hükümetinin parlamentoda ki sandalye sayısının tek başına iktidar olamayacak şekilde azalması olarak söyleyebiliriz. Hükümetin devletin tüm gücünü bunun için seferber ettiğini herkes konuşmaktadır . Bu söylediklerimi kahve köşelerinde oturanlar değil aydınlar, yazarlar ve sivil toplum örgütleri siyasetçiler konuşmaktadırlar.

Şimdi tüm bu durumlar böyleyken Mahkeme Yargıcı Milli Güvenlik ya da kamu güvenliğini bu duruma göre nasıl açıklayacaktır . Bugün yapılan şeyler bir gurubun çıkarını ifade etmiyor mu ? Kamu ya da Milli diye başlayan söylemlerinin ise bu çıkarı saklamak , gizlemek için kullanıldığı açık değil mi ?

Mahkeme Hakimi benim söylediklerime bağlı kalmadan gerekçeli karar ile bir fikir ifade etmeye çalışmış fakat Türkiye Cumhuriyetinin ortalama memur zihniyetini aşmayacak bir tekrara düşmüştür. Var olan yasa ya da kanunları özgürlüklerden yana değil, kendisinin demesi ile söylersek ‘güvenlikci’ bir yaklaşıma bağlı hareket ederek benim söylediklerimi okumaya çalışıyor. O zaman da benim söylemeye çalıştığım şeyleri anlamak yerine kendi düşündükleri üzerinden benim söylediğim olguları ele alarak tüm bunları söyleyebilmektedir.



Zorunlu askerlik kaldırılmalıdır, vicdani ret hakkı tanınmalıdır

Ben mahkeme de de ifade ettiğim gibi, ayrıca yazılarım da da ifade ettiğim gibi zorunlu askerlik kaldırılmalıdır ki Nerede ise tüm Avrupa ülkelerinde kalkmıştır , ayrıca Avrupa Konseyi ülkelerinde olduğu gibi Türkiye devleti artık vicdani ret hakkını tanımalı ve bu yüzden düzenlemeler yapmalıdır. Bu isteğimi bir kere daha yeniliyorum

Yargıçlar özgürlüklerden yana değil statükodan yana tavır alıyorlar

Yukarıda bir çok yerde bahsettigim gibi Zorunlu askerliğinin kalkması ve Vicdani rettin tanınmasını istiyorum. Mahkeme de bu durumu çokca ifade ettim . İstemediğimden değil fakat çok merak ediyorum ki diyalektik yöntemi kullandığını bize gostermeye çalısan mahkeme Yargıcı benim ifade ettiğim şeylerden ordunun komple kaldırılması ile ilgili kanaata nasıl ulaşmıstır ?

Yasaların ne kadar çağ dışı ya da ilerici olması tartışması bir yana, bizde var olan yasaların yorumlanması anlamın da hakimler maalesef her zaman sınıfta kalmışlardır. Mahkeme hakiminin dile getirdiği yaklaşım ki ‘Güvenlikçi ‘ dediğimiz bir yaklaşım maalesef genel de bizim mahkemeler ve yargıçlarımızin tercihi olmuştur.

Diyalektik yöntem ile bitirecek olursak Tez’i savaş karşıtı, antimilitarist bir barış aktivisti olarak benim söylediğim, Anti-tezi ‘kamu’ adına savcının söylediği yerde Sentez’i ‘Güvenlikçi’ bakış ile mahkeme olusturunca tabi ki ortaya daha özgürlükçü, daha dogru bir şey çıkmıyor, ceza alıyorsunuz. ..



BU SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ

Kürt halkına karşı başlatılan yeni savaş sürecin de Roboski’de barış mücadelesi yürüten biz barış aktivistleri ve vicdani retcilere mahkemeler aracılığı ile saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Daha bir çok kez ifade ettik. Anne karnında çocukların katledildiği bugün bizleri bu yolla susturamazsınız .

Barış aktivistleri ,Savas karsitlari , vicdani retçiler olarak Bu cografyanin barışı ve antimilitarist bir gelecek için sonuna kadar direnecegiz. İşlediğiniz savaş suçuna bizi asla alet edemeyeceksiniz. Bugün çoluk çocuk demeden yaptığınız katliamlar insanlık ve savaş suçudur. Mahkemeleriniz yolu ile bu suça ortak olmamızı dayatıyorsunuz. Size ve yaptıklarınıza ayak diriyoruz ve ne yaparsanız yapın bu suça ortak olmayacağız.