Dün sabah CHP’nin yeni parti meclisi belli oldu, öğleden sonra sayım iptal oldu. Yarın itirazlar sonuçlanacak. Ama PM değişmez. Kılıçdaroğlu’nın belirlediği 98 kişilik anahtar listedeki adaylar iki kişi hariç parti meclisine girdi. Farklı ideolojik kanatları temsil eden İlhan Cihaner ve Fikri Sağlar neredeyse aynı sayıda oy alarak meclis üyesi oldular. Büyük başarı ama sonuç aynı: Listeyi delenler bile dengeyle deldi.
Bu kurultayın en önemli sonucu, Kılıçdaroğlu’nın parti içi demokrasiye verdiği önemin lafta değil icraatta kendini göstermesi. Mesaj şu: CHP’nin hangi ideolojik kanadından gelirseniz gelin, tabanı ikna etmeden yönetime giremezsiniz.
PM kompozisyonuna baktığımızda Yeni CHP’nin yönüne dair bir denge görüyoruz. Yeni CHP’nin çağdaş sosyal demokrat değerlere kavuşmasını isteyenler birçok önemli ismi PM’ye soktular. Ancak Mehmet Karlı ve Aykan Erdemir gibi 30–45 yaş aralığını temsil eden ağır toplar delegeden yeterli desteği göremediler. Tersini tahmin etmiştim, yanıldım. Demokrasi herkesin biraz yanıldığı rejimin adıdır. 

Demokrasi kazandı
Kadın kotası ve gençlik kotası gibi demokratik ileri adımların parti meclisinde lehine ayrımcılığı çalıştırmaları önemli. Yani demokrasi önce kendi çocuklarını yemiş oldu. Bu çocuklar bu yüzden mutsuz değil, çalışmaya devam edecekler. 30–45 yaş arası PM üyelerinin azlığı bunun göstergesi. Ancak 20 kadın ve 6 genç büyük kazanım. Demokrasinin kazanımı.
Partinin muhafazakâr Kemalist kadroları da Nur Serter gibi firelerle de olsa PM’ye girmeyi başardılar. Tabanın hassasiyetleri dinlenmiş oldu. Kılıçdaroğlu parti yönetiminin partinin iki adım önüne geçmemesi gerektiğine karar verdi. “Lokomotif vagonların hemen önünde gitsin. Çok önden giderse bağlantı kopar” dedi.
Dengelerin lideri
Kılıçdaroğlu zayıf bir lider olarak görülüyor ama durum tam tersi. Değişim sürecini etkin bir diplomasi ve siyasi yetkinlikle yürütüyor. Bir sağcının sabır ve dengeciliğiyle bir solcunun cesaret ve azmine sahip. Dönüşüm sürecini ustalıkla idare ediyor. Sonunda partinin hâkimi oluyor. Hiçbir kanat “Başkan bizim adamımız” diyemiyor. Tersi ne olurdu? 98 kişi yerine 60 kişilik bir liste yapar, sorunsuz bir şekilde geçirirdi.
Taban siyasetini de idealize etmemek gerek. Çünkü İstanbul, İzmir, Ankara ve Kocaeli il başkanlarının bir araya gelerek yaptıkları anahtarın anahtarı listenin ciddi bir ağırlığı olduğunu ve diğer illerin bu listeye karşı güçsüz olduğunu gördük. Ancak ilginçtir, bu dört il aynı ideolojik duruşlardan gelmiyor. İzmir ve İstanbul’un Yeni CHP algısıyla Ankara ve Kocaeli’nin Yine CHP algısı birbirinden farklı. 

Yeni CHP ne demek?
CHP’deki esas yenilenme ‘eskiden ne yaptığını ya da gelecekte AK Parti’ye ne yaptırmayacağını’ anlatan bir partiden, gelecekte ne yapacağını anlatan bir partiye dönüşme iradesi. Bunu nasıl yapacaklarını iki şekilde göreceğiz. Öncelikle yeni programın içeriğinde kültürel Atatürkçülüğün ve ideolojik sosyal demokrasinin vurgularını göreceğiz. Piyasaların nasıl ve çalışıp çalışmadıklarını bilmediğimiz bu dönemde iki kanat da piyasacı liberal bir yaklaşıma uzak duracaktır. Aksi takdirde Yeni CHP, Celal Bayar tarzı bir İzmir Kongresi CHP’sine dönüşür.
CHP için esas mesele, sosyal demokrasinin ilkelerini yeniden keşfetmek değil. Bunlar zaten biliniyor. Mesele bu ilkeleri Türkiye toplumuna anlatacak bir hikâyeyle, Özal’ın ‘ortadirek’ ya da ‘çağ atlamak’ diye anımsadığımız hikâyeciliğinin sosyal demokrat versiyonunu geliştirebilmekte. Mesela cep telefonu faturalarının 40 lirayı aşmaması, kişisel iflas sigortasının olması, asgari ücretlilerde kredi kartı borcu yapılandırması, mazot fiyatının üretici için sınırlandırılması gibi pratik önerilerle bu hikâyenin desteklenmesi.
İkinci mesele, örgütlenme modeli ve parti idaresinin bilimsel olarak yeniden organizasyonu. Bunu AK Parti’den daha iyi beceren parti yok. Hatta iddia ediyorum, dünyada örneği yok. CHP de bu örneği kullanıp ileri götürecektir. İlk imtihan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi. Doğru adayla alabileceklerini düşünüyorum. Aksi takdirde her kanat yeni lider arayışına girecektir. ‘Yine CHP’ kazanacaktır. Anlamışsınızdır.