İktidar her yönetemez duruma düştüğünde yeni algılar, yeni ''umutlar'', yeni ''müjdeler'' ortaya atarak iktidarını sürdürmeye gayret ediyor. Şimdi de yeni argümanı yeni anayasa. Yeni anayasa tartışmaları adı altında ''laiklik kaldırılsın'' söylemi işin asıl yanını oluşturuyor. Örneğin Ayasofya baş imamı anayasa tartışmalarına, 1921 Anayasası'na atıf yaparak ''İslam devleti'' vurgusuyla dahil oldu.

Türkiye'de laiklik tartışmaları özellikle 1990'lardan beri devam eden bir konu. Öncelikle durup düşünmek lazım, Türkiye'deki mevcut düzenin gerçekte ne kadar laik olduğu önemli soru işareti. Laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı'na tüm ülke insanının vergilerinden toplanarak kaynak aktarımı yapmak mümkün mü? Zira, Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye'de sadece bir görüşü, bir dinin bir mezhebini yansıtıyor, bir inanç sistemine hizmet ediyor. Türkiye'de Müslüman olmayan azınlıklar var, kendini Müslüman ama İslam'ın başka mezhebinde gören Aleviler var, başka dine ve mezheplere inanan insanlar var. Dolayısıyla Türkiye'deki siyasi sistemin ne kadar laik olduğu tartışmalı bir konu.

19 yıldan beri iktidarda olan AKP, gerçekten laikliği tartışmak istiyorsa, sormak lazım; bugüne kadar laiklikle ilgili hangi adımı atmıştır? Laikliğe karşı olduğunu, kaldırılmasını ifade eden Ayasofya imamı ve benzerleri Diyanet'e alkolden, genelevlerinden, sürekli haram yaşam tarzı olarak dillerinden düşürmedikleri turizmden alınan vergilerle kaynak ayrılmasını meşru görüyorlar mı? Kendi maaşının bu kaynakla ödendiğini bilmemesi mümkün olmayan Ayasofya imamı gerçeği gizlediğini mi sanıyor ?

Gün gelir laiklik ve yeni anayasa tartışmaları, başka bir gün Ay'a gidiyoruz ''müjdeleri'', milyarlarca metreküp hacminde doğal gaz bulduk duyuruları... Bunların tek amacı var, mevcut gündemi saptırmak. Şu an ülkede çok ciddi ekonomik sorunlar var, yüz binlerce esnaf işini kaybetmiş, kepenkler aylardır açılmıyor, pandeminin nereye evrileceği belli değil. Üniversite mezunları dahil milyonlarca genç işsiz. Asgari ücretin bile altına maaşa mahkum on milyona yakın emekli var. Pazarlardan çürük meyve ve sebze toplayarak karnını doyurma derdinde olan insanlar haberlerde, gazetelerde normal gündem olmuş durumda. ''Açız, geçinemiyoruz'' diyerek çocuklarını komşularına emanet edip intihar eden insanların ülkesi olduk.

Hatırlardan çıkmadı henüz. Ekonomi ile ilgili çok önemli stratejileri olan ekonomiden sorumlu damat bakan vardı. İstifa edeli üç aydan fazla oldu. İstifasından bu yana bir kere bile ekranlarda görülmedi. İnsan merak ediyor; ülkeyi şaha kaldıracak, uçuracak o ''güzelim projelere'' ne oldu? Bunları neden konuşmuyoruz da yeni anayasa diye, laiklik diye suni gündemler yaratılıyor?  

İktidarın cebelleştiği en önemli sorunu mevcut ekonomik darboğazdan nasıl çıkacağı. Bunu unutturmak, kamuoyunun bilincini çarpıtmak, gündem değiştirmek, yeni algı oyunlarıyla insanların gerçek sorunlarını tartışmasını engellemeye çalışmak bu iktidarın asıl politikasıdır. Çünkü son aylarda yapılan kamuoyu anketleri sürekli oy kaybettiklerini kanıtlıyor. Önümüzdeki seçimi nasıl kazanacakları asıl gündemi iktidar ortaklarının.

Hafızalarımızı tazelersek, Cumhurbaşkanı 1990'larda yaptığı bir açıklamada, ''Demokrasi bizim için bir vasıtadır, bir yerde ineriz, bir yerde bineriz'' demişti. Mevcut anayasaya bile uymayan, AYM ve AİHM kararlarını tanımayan, ''saygı duymuyorum'' diyen bir anlayışın yeni anayasa yapması beklenebilir mi? Diyelim ki, demokratik, hukukun evrensel kurallarına uyan yeni bir anayasa yapıldı. Mevcut iktidar böyle bir anayasaya uyacak mı? Bu mümkün mü? En küçük muhalif direniş polis şiddeti ile karşı karşıya kalıyor. Muhalif milletvekilleri bile açıklama yapmakta zorlanıyor, polis ve jandarma tarafından tartaklanabiliyor...

Esasen bu ülkede gerçek manada hiçbir zaman laiklik olmamıştır. Şimdiye kadarki tüm iktidarların laiklikten anladıkları, devletin dini kontrol etmesi ve dini enstrümantal bir şekilde kendi çıkarları için kullanması olmuştur. Dolayısıyla bu ve bundan evvelki iktidarların laiklikten anladığı, devletle dinin birbirinden ayrılması, herkesin istediği gibi yaşam tercihini seçmesi, özgürlüklerin kısıtlanmaması değil.

Sonuç olarak yeni anayasa ve laiklik tartışmalarının özünün tamamen gündemi değiştirmek için yapıldığı ortadadır. Tıpkı 2023'de Ay'a gideceğiz, gaz bulduk, şaha kalkıyoruz, uçuyoruz, yeni müjdemizi haftaya falan gün açıklıyoruz söylemlerinde olduğu gibi...