KİEV

Bir futbolkolik ya da futbol kaçığı öldüğü vakit ruhu nereye gidermiş?

Biliyor musun?

İtalya’ya.

Çünkü çizmede dünyanın en iyi futbolcularını bulur, televizyonda bütün maçları seyreder, maç öncesi ve sonrası futbol geyiğinin en güzelini tatavacı İtalyanlarla bağıra çağıra yapar, ayrıca futbolda neyin olup bittiğini en renkli ayrıntılarıyla şamatalı spor gazetelerinden öğrenirmiş...

İşte bunlar için İtalya’ya gidermiş futbol kaçığının ruhu.

Öyle diyor.

Diyor ama bence bu eskidenmiş.

Benim huzursuz ruhum, öyle sanıyorum ki, İtalya’yı değil İngiltere’yi seçer ve gidip Londra’ya yerleşir.

Neden mi?

Milli takımları uzun yıllardır bir türlü başarıyı yakalayamıyor olsa da, yabancı topçuların en iyileriyle ve futboldan çok iyi anlayan, büyük keyif alan İngiliz seyircileriyle Avrupa’da futbolun en iyisi, en heyecanlısı (Tabii Barça-Real Madrid derbileri hariç) Premier Lig’de oynanıyor da ondan...

Ne yani, İngiltere’yi mi tutuyorsun?

Bilemiyorum.

Ama İtalyanların şu Afrikalı golcüsü Balotelli’sine sempatim var.

Yalnız arıza olduğu için, sürekli olay çıkardığı için değil, aynı zamanda iyi bir topçu olduğu için hoşuma gidiyor.

Olmadık goller atarak takımını kurtarabiliyor. Ayrıca çok güçlü kuvvetli, rakip defansı fena halde uğraştırıp bazen dağıtabiliyor.

Üstelik henüz 21 yaşında.

Balotelli hakkında serinkanlı İngilizlerin ‘gizli planları’ndan söz ediliyor.

Neymiş?

Balotelli’nin telleriyle oynayıp onu sinirlendirerek kırmızı kartla saf dışı etmek!

Balotelli’nin geçen sezon Manchester City’de 2 kırmızı, 9 sarı kartla rekor kırdığını unutma. İnter’deki teknik direktörü Jose Mourinho onun için “Çok yetenekli ama beyni yok” demiş. Kibir bulutlarının üstünden bir türlü inemeyen Mourinho ne kadar haklı acaba, bilemiyorum.

Balotelli, İtalyan teknik direktör Cesare Prandelli’nin koruyucu kanatları altında.

O da biliyor, topçusunun hangi tarafta patlayacağı belli olmayan pimi çekilmiş el bombası gibi olduğunu.

Ancak İtalyan hoca, defansların bu ‘korkulu rüyası’ndan en verimli nasıl yararlanacağı konusunda devamlı kafa yoruyor.

Unutma!

Balotelli varsa, İngilizlerin de Wayne Rooney’si var. Üstelik gol de atmaya başladı.

Bir İngilizden Rooney yorumu: “Rooney bir Pele değil ama İngiltere’nin gladyatörü olmaya devam ediyor.”

Bence gladyatörden çok bir boğaya benziyor İngiltere’nin golcüsü Rooney.

Azgın bir boğaya.

Bugüne kadar turnuvalarda varlık gösterememiş olsa da, şu sıralar Rooney’ye epeyce umut bağlamış durumda İngilizler...

Balotelli mi, Rooney mi?

Maça saatler kaldı, göreceğiz?

İtalyanların Pirlo’sunu unutma sakın.

Kaç yaşına geldi, hala orta sahaların kralı. Çalışkan, yırtıcı, körük gibi nefesli.

Bir İngiliz futbol yorumcusunun deyişiyle, “Pirlo, öldürücü pasların adamı...” Rakip defansların arasına ya da arkasına attığı lokum gibi paslarla İtalya’ya gol kapılarını en umulmadık anlarda açabiliyor.

2006 Dünya Kupası’nı anımsıyorum.

Berlin Olimpiyat Stadı.

Ev sahibi Almanya’yla İtalya karşı karşıya. Kazanan finale adını yazdıracak.

Maç değil heyecan kasırgası.

119. dakika.

Top Pirlo’da!

Bir yandan sürüyor, bir yandan atacağı arkadaşını arıyor.

Bakışları şeytanlaşıyor.

Grosso’nun hareketlendiğini görüyor, Alman defansının arasında.

Ve kurnaz, öldürücü bir pas.

Lokum gibi. Al da at dercesine.

Grosso dokunuyor, Almanya veda ediyor turnuvaya, alkışlarla, “Hiçbir zaman yalnız başına yürmeyeceksin!” şarkısıyla...

2006’da Cannavaro da vardı, İtalyanların kaptanı ve stoperi.

Bacaklarını kılıç gibi kullanırdı. Topa öylesine jilet gibi girerdi ki, rakipleri şallak mallak olurdu.

Sonra Gattuso vardı. Gladyatör gibi oynardı orta sahada, rakibinin Allah’ını şaşırtırdı vahşi hamleleriyle...

Bu kadrolarıyla İtalyanlar 2006’da Dünya Kupası’nı kaldırmışlardı, Zidane’lı Fransa’yı finalde, 120 dakikanın sonunda penaltılarla yenip...

Hasan Cemal, hatıralara dalma yine...

Maç vakti yaklaşıyor.

İtalya mı, İngiltere mi?

Bir yorumcu şöyle diyor: “İtalya’nın büyük futbol turnuvalarındaki ruhsal karmaşıklığını Milan Kundera incelese kıskanabilirdi. Bugüne kadar beklentilerin en düşük olduğu zamanlarda, kaotik/travmatik olayların ertesinde başarı elde etmiş bir milli takım...”

Yarı finale hangisi çıkacak?

Heyecan büyüyor.

Haydi maça maça!

İlk 90 dakikayı İtalya oynadı, İngiltere seyretti. Etkili olan, çabuk gelen, iştahlı oynayan, ne yaptığını bilen ve de sürekli gol poziyonu yaratan ama atamayan bir İtalya...

İlk devrede yüzde 61 top hakimiyeti vardı İtalya’nın. 90 dakikayı yüzde 62 ile tamamladı.

İlk yarı İtalya’nın 299 isabetli pası, İngitere’nin 152 pası vardı. 90 dakikayı İtalya 327 isabetli pasla, buna karşılık İngiltere 170 pasla bitirdi.

İngiltere 90 dakika boyunca çok şanslıydı. İtalya o kadar çok gol kaçırdı, Balotelli o kadar saç baç yoldurdu, İtalyan tribünlerine o kadar aah çektirdi ki.

***

90 dakikada galibiyet İtalya’nın hakkıydı.

Pirlo yine muhteşemdi.

İtalyan takımını en iyi biçimde yönlendirdi, ne kadar hayati bir pas dağıtım noktası olduğunu bir defa daha kanıtladı.

Emektar Buffon da İtalyan kalesini iyi kolladı, bir kaç kritik kurtarışla...

Rooney pek gözükmedi 90 dakika boyunca, saman alevi gibiydi ya da hayal kırıklığı sayılabilirdi. İtalyan defansı genellikle çok rahat kesti İngiliz ataklarını... İngiltere’nin kaptanı Gerrard da etkisizdi. İtalya bu işi ilk 90 dakikada bitirmeliydi.

Hakkıydı, yapamadı.

Futbol bu, adaleti yok.

İngiliz takımı fena halde şanslıydı.

İngilizler, ilk 90 dakikada habire gol kaçıran Balotelli’ye ne kadar şükretseler yeriydi.

***

Sonra uzatma geldi, maç 120 dakikaya çıktı. Ama uzatma da İtalyanların, bu arada yine Balotelli’nin kaçırdığı gollerle başladı. İtalya’nın bir şutu 100. dakikada direkten döndü.

İtalya uzatmanın ilk 15 dakikasında da yine üstündü, İngiliz yarı sahasında oynadı.

Pirlo müthişti, son 15 dakikada da çok iyi işler yapmaya devam etti. Balotelli yine vurdu frikikten ama minare vaziyeti...

İtalyanlar, mirasyedi gibi gol kaçırmaya devam ediyordu.

118. dakika...

Tek kale ama gol yok.

Yazık!

Bu oyunun hakkı İtalya açısından farklı bir galibiyetti ama iş penaltılara kaldı.

Balotelli, ilk penaltıyı attı nihayet. Gerrard da kaçırmadı. Montolivo kaçırdı. Rooneyattı. Pirlo attı. Ashley Young, direği nişanladı. Nocerino attı. Ashley Cole attı, Buffon şahane. Diamenti attı.

Ve hak yerini buldu.

İtalya, yarı finalde Almanya’nın rakibi oldu.