Bu fotoğrafları çeken, Haim Schwarczenberg.
Bir buçuk ay önce Kudüs Günü gösterileri sırasında çekilmiş.
Kudüs Günü, İsrail’in 1967 Savaşı’ndan zaferle çıkmasının kutlanması amacıyla her yıl vahşi İsrail milliyetçilerinin ‘Araplara Ölüm’ marşları söyleyerek Doğu Kudüs’ün ve Eski Şehir’in sokaklarında boy gösterdikleri gün.
Sofu dinci öğrenciler ve milliyetçi Yahudiler tarafından saldırıya uğrayan Filistinli esnafa bu yıl da Kudüs Günü’nde kepenklerini açmaması tavsiye edilmiş. Gösterici Yahudilerin milli ve dini hassasiyetlerini rencide edip onların en doğal duygularını kışkırtmasınlar diye.
Son yıllarda İsrailli solcu aktivist grupların Eski Şehir’in dışında milliyetçi militanların gösterilerini protesto için toplandığı biliniyor. Onlar da ellerinde Doğu Kudüs’ün Filistinlilerin gasp edilmiş bölgesi olduğunu belirten pankartlar taşıyor. Barış için, Filistinlilerin uğramakta olduğu zulme karşı seslerini yükseltiyor İsrailli solcular. Aralarında birkaç Filistinli göstericinin de ellerinle Filistin bayraklarıyla katıldığı oluyor bu protesto gösterilerine.
Bu fotoğraflar ve bilgileri edindiğim kaynak, bağımsız gazeteci Lisa Goldman.
Bu yıl Yahudi sofularından biri 10 yaşındaki bir Filistinli çocuğun elindeki bayrağı çekip almış. Oğlancık, öfkeli ve cesur. Bayrağını kaptırmamak için adamla itişmeye başlamış. Sınır polislerinden biri olay yerinde bitivermiş. Tabii ki çocuğu korumak için değil. Tutuklamak için.
İlk fotoğrafta polisin yüzündeki nefret Türkçe okuruna hiç yabancı gelmeyecek. 

Lakin çocuk tökezleyip düşüverince tam hasmının ellerine düşecekken 22 yaşındaki İsrailli aktivist Sahar Vardi kendini öfkeli polisin önüne atıyor.
Genç kadın elinde makinelisiyle nefret kusan polisten korkuyordur mutlaka. Onun kendisine yapabilecekleri hesaplayabilecek zekâsı vardır. Ama o an, Filistinli oğlan çocuğunu kurtarmak için korkularına yüz vermeden kendi canını ortaya atabiliyor.
Goldman’ın aktardıklarına bakılırsa bu görüntülerin ve bir de olayı başından sonuna kayda düşmüş klibin sanal âlemde görünmesiyle birlikte milliyetçi-dinci kesimin tepkileri ilerisi için hiç de umut vaat etmiyor.
Sahar’ı vatan haini ilan etmekle kalmayıp bütün Arapların yok edilmesi gerektiğini haykıran, bu klibi çeken, bu fotoğrafları bize ulaştıranlara da lanet okuyan binlerce insan... Solcuların ve gazetecilerin fotoğraf makinelerini kırmak gerektiğini haykıranlar. O çocuğun bir daha gösterilere katılamasın diye bacaklarının kırılması gerektiğini yazanlar da...
Ama ben bu resimleri size bir pazar kutlaması olarak yolluyorum. Sahar’a iyi bakın. O güzelim vatan hainine.
Kendi milliyetini, kendi dinini, kendi ailesini umursamadan adaletin peşine düşmüş olan o gencecik kadın, gelecek umudumuzu ayakta tutan. En az Filistinlilerin yılmaz direnişi kadar.
Yeryüzü sürgünlerinden İspanyol yazar Juan Goytisolo’nun sözleriyle bitirelim: 

“Vatan tüm kötü alışkanlıkların anasıdır: illetten tedavi olmanın en hızlı ve etkin yolu onu satmak, ihanet etmektir: nasıl mı satmak? ister pahalı ister bedavaya: kime mi? en yüksek peyi kim sürerse ona: ya da, verip kurtulmak ağulu armağanı, onu hiç bilmeyene, bilmek de istemeyene: ister zengine ister yoksula, umursamazın tekine ya da bir âşığa: salt ihanet zevki yeter: bizi belirleyen, bizi tanımlayan, istemeden bizi bir şeyin sözcüsüne dönüştüren: üstümüze bir yafta yapıştıran, bize bir maske yakıştıran ne varsa ondan sıyrılma zevki uğruna... haraç mezat satmak her şeyi: tarih, inanışlar, dil: çocukluk, manzaralar, aile: fırlatıp atmak kimliğini, sıfırdan başlamak.”