Dün Roboski Katliamı'nın üçüncü yıldönümüydü. Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yapılan bir katliamdır Roboski. Hiçbir şekilde üzeri kapatılamayacak, unutturulamayacak bir katliamdır. Sorumlularının mutlaka yargılanması ve cezalandırılması gerekmektedir. Aradan üç yıl geçti ve ortada ne bir muhatap ne de bir yargılama var. Savaş uçakları kullanılarak yapıldı bu katliam. Bu uçağı kullanan, buna emir verenler, koordine edenler, TSK’nın başı, bu ülkenin o zamanlar Başbakanı bu insanlık suçunun failleridir. Bir insan elinde öldürücü bir silah ile bir insanı öldürdüğünde katildir. Bu ülkede 34 insan öldü ama katilleri yok!

Dün bütün gün İstanbul’da her adım atışımda aklımda bunlar vardı. 34 insan öldü ama ortada katilleri yok. Sokaklarda başka bir şeyler daha aradım dün.

Dün İstanbul güneşli bir güne 'merhaba' demişti. Avcılar'dan Kadıköy’e metrobüs ile geldim. İnsanları izledim. 1 Mayıs ve Newroz’da da erken çıkarım sokaklara; insanlarda bir telaş, heyecan, gitme hali gözüme çarpar. Sevinirim; 'birlikte metrobüse bindiğim, metroya, otobüse bindiğim insanlar da benim gibi, aynı yere gidiyoruz…' Ama dün yoktu bu. Ne kadar aradıysam da birilerinin gözlerinde, duruşunda yoktu.

Dün 28 Aralık’tı. Bu ülke “sınırları” içinde, savaş uçakları ile 34 insanın katledildiği gün. Dün günlerden Roboski'ydi. Tıpkı 1 Mayıs, Newroz gibi insanların yürümeleri, koşturmaları başka bir şey anlatmalıydı; Coşku ile değil, hüzün, acı ve öfke ile. Katiller paşa paşa nutuklar çekiyorlar meydanlarda, kalabalık salonlarda vicdandan, ahlaktan ahkâm kesiyorlar.

Dün başka bir şey olmalıydı İstanbul’da!

Ne çabuk unutuldu!

Unutursak Kalbimiz Kurusun!” demiştik oysa hep bir ağızdan!

Dün İstanbul UNUTTU!

İHD’nin çağrısı üzerine Tünel'de toplandı insanlar, çok azdı; ancak 34 tabutu omuzlayacak kadardık. Sıra sıra 34 Tabut! Aynı günün hüznü…

Kadıköy’de Marmara Savunması mitingi vardı, binlerce insan oradaydı. Elbette olunmalı, ama neden 28 Aralık!

Tıpkı Amed gibi İstanbul da bu ülkenin vicdanı gibi gelir bana. Devletin bütün zulmüne karşı durmuştur Amed; Hrant için yüz binler yürüdüğünde aynı öfke ve acı ile İstanbul da vicdan kenti olmuştu. Sonra ağaçları, ormanları, parkları için yürümüştü bu İstanbul. Ama dün Roboski için yürümedi İstanbul!

Bu kentin büyük kalabalıkları için dün güneşli güzel bir gündü!

Ama hayır... Dün İstanbul için gri, soğuk, karanlık bir gündü!

Roboski’yi unutmuş bir İstanbul ile özgürlük hayalleri kurulmaz!

MARAŞ ÇORUM’U, ÇORUM SİVAS’I, SİVAS ROBOSKİ’Yİ…

ROBOSKİ!

ROBOSKİ ÇAĞIRMASIN İSTANBUL!