15 Mayıs gününe mutlu ve huzurlu girmek istiyorduk. Dahası iktidar tarafından çalınmış mutluluk ve de huzurumuza doğru yol almak için bir değişiklik olsun istedik. İki taraf vardı; birisi statükonun devam etmesini isteyen sistemin en tortu, ilkel, geri, her türlü suça bulaşmış erkekler koalisyonu, diğer tarafta ise her tür politik aidiyet üzerinden kendisini kurmuş, mevcut statüko da canı yanmış, umutları çalınmış milyonlar. Bu milyonların bir kısmını kenara bırakıyorum, zira iktidara geldiklerinden bizi mevcut iktidardakiler gibi uğraştırmaya devam edeceklerdi. Ben bu milyonların sadece bir kısmına bakmak istiyorum, umutları, hayatları, idealleri bu sistem tarafından çalınmış milyonların temsilcisi Yeşil ve Sol'u, dolayısı ile de HDP'yi. Seçim ile yaşananları daha da anlamlı kılmak için geriden gelmenin gerekli olduğunu düşünenlerdenim. Zira çıkamadığımız bir seçim sürecinde olmaya devam ediyoruz. En başa dönmekten fayda var.
Kendisini 'Türk ve sünni' tekliği üzerinden, diğer bütün hakların, inançların, kültürlerin inkar ve imhası üzerinden inşa eden Türkiye Cumhuriyeti bir asrını geride bırakıyor. Bir asır boyunca tekelindeki şiddet mekanizmaları ile Ermeni, Asuri, Keldani ve Rumları öz be öz vatanlarından attıktan ettikten sonra Kürtler ve Alevileri de katliamlar ile susturmak istediler. Bu baskı, şiddet, katliam politikalarından dolayı zaman zaman geri çekilen Kürtler ve Aleviler mücadelelerinden hiç bir zaman vazgeçmediler. Cumhuriyet'in ilk dört çeyreğinde 'Türk Sol' örgüt ve yapılar içinde örgütlenen Kürtler ve Aleviler bu yolda kendi özgürlüklerine ulaşmadaki handikapları görüp öz örgütlenmelerine doğru yol aldılar.
Özellikle Kürtler, mücadele alanları yaşam alanlarıdır diyerek buradan doğru 1970'lerden itibaren mücadele ederek örgütlendiler. 90'ların başında ise bu mücadele araçlarına legal parti örgütlenmelerini kattılar. Bu örgütlenmenin öncülüğünü yapan Kürt Özgürlük Hareketi ekseninde ilk parti 1990 tarihinde Halkların Emek Partisi (HEP) ismi ile kuruldu. Sistem için hiç bir zaman 'meşru' görülmeyen bu partiler dizisi HDP'ye kadar geldi. HDP batısı ve doğusu ile Türkiye'de bütün toplumsal dinamiklere inebilen ilk 'Kürt Partisi' oldu.
Kürdistan ile birlikte Türkiye'nin hemen hemen bütün bölgelerinde önemli bir güce dönüşen HDP 7 Haziran 2015 seçimlerinde devletin ırkçı/militer barajlarını yıktı ve Meclise TBMM tarihinde hiç olmadığı kadar muhalif, ekolojist, feminist, sosyalist milletvekili soktu. Cumhuriyet'in siyah beyaz, zaman zaman da gri atmosfer ve de renkleri bir şok yaşadı. Bu sadece TBMM'nin değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut karakteri ile kabul edebileceği bir şey değildi.
Şokun yaşandığı gece olmayan demokrasi ile TBMM'ye, yani sistemin temel merkezlerinden bir yere bir asır boyunca uzak tutulmak istenen Kürtler, Aleviler, kadınlar bu rahatlık ve çoklukta girebiliyorlarsa artık bu sistemin sonu gelmiştir, bizler bu kesimleri dışarıda tutacak yeni bir sistem kurmalıyız diyerek kendilerine has bir başkanlık sistemi kurdular. Ancak sistemin bir türlü oturmadığını onlar da görüyorlardı. Toplumun yarısından fazlası bu sisteme ikna olmadı. Ancak sistem kuruyoruz, zamanla ikna olurlar üzerinden yürüyen sistemin de 5 yılda bir test edilmesi gerekiyordu. Bu da özellikle dünya devletler liginde 'yerimiz budur' diyerek bir de demokrasi havarisi kesilenlerin ihtiyacıdır.
Gündelik siyaset/hayat içinde bizler zaman zaman unutsak da devletin kendisi kirli bir organizasyon, en büyük suç örgütüdür. Kendisi için en değerli olan, en çok kirlenen, en çok suça bulaşmış kişi ve de karakterlerdir. Türkiye'deki onca yolsuzluk, çökme, gasp ve talan pratiklerine rağmen aktif şekilde siyaset icra eden kişilerin varlığında bunu rahatlıkla görmekteyiz. Kirli suç şebekelerinin, mafya elemanlarının itiraflarına, iktidar ile suç ortaklıklarına dair onca delile rağmen hukuksal olarak hiç bir girişim yapılmadı. Ancak attığı bir tweetten dolayı 16 yaşındaki çocukların onlarca polis eşliğinde nasıl gözaltına alındıklarını görebilmekteyiz.
Böylesi bir ortamda seçim sürecine girildi. HDP kapatılma tehdidi altında olduğundan Emek ve Özgürlük İttifağı Yeşil ve Sol Parti ile seçimlere girdi. Tayyip Erdoğan'a karşı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek verdi. Emek ve Özgürlük İttifakı 'ikinci yüzyıla girecek Türkiye Cumhuriyeti' için sözünü söylemek için yoğun bir çalışma içine girdi. 1. kuruluşunda yok sayılan Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere, bütün inançlar, halklar, kimlikler ve aidiyetler 2. kuruluş sürecinde görünür olmak, etki etmek, daha da ötesi kurucu unsur olmak için sözlerini söylemek istediler.
Tamamen eşitsiz, anti-demokratik, baskıcı bir ortamda seçimlere gidildi. 14 Mayıs gecesi ve de devamında gördüklerimiz seçiminin sandıklara girilenlerden başka bir şey olduğunu gösterdi. 14 Mayıs gecesi daha öncekiler gibi - "atı alan Üsküdar'ı geçti" -, bir tiyatro izlettiler hepimize. Net olan bir şey; sonuçlar sandıklara girenler ile değil, sandıklar kurulmadan önce yapılan toplumsal mühendislik çalışmaları ile belirlenmiş bir durumda. En başından itibaren siyasetin büyük abileri bu sonuçları hazırlamışlardı. İnce ve Sinan Oğan aparatları, AKP'den MHP ve Yeniden Refah'a aktığı söylenen oylar, her şeye rağmen değişmeyen reis gerçeği. Çalınan Yeşil ve Sol parti oyları. Bu sonuçlar ile Kürtler bir anda denklemden çıkarıldı. Bir şekilde kendilerine aktarılan % 5 lik oy ile ırkçı olduklarını gizlemeyen karakterler belirleyici oldular.
En başından HDP, Yeşil Sol ve de bileşenleri kendi mücadeleleri içinde de Meclisin yerini yeniden tarif edilmelidir. Bir kez daha anladık ki; toplumsal alanda, yaşamın içinde örgütlü olmak, oradan doğru siyaset yapmak bu mücadelenin en temel karakteri ve de kazanımıdır. Bunu hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. Siyaset birilerinin imtiyaz ve de iktidar, konfor alanı oluyorsa orada ciddi bir tahribat vardır. Özellikle de HDP içindeki bu tahribatı görünür kılmak ve dönüştürmek elbette mümkündür.
1 - Kişi üzerinden sistem analizi en başından bir yanlıştı, bundan vazgeçmek gerekiyor. Kişi üzerinden sistem analizi, sistemi görünmez kılınca mücadele alanı ve de araçlarında sapmalar yaşandı. 7 Haziran 2015 tarihinden sonra girilen yolu salt Erdoğan üzerinden okumak yanlıştı. Erdoğan kendisi yeniden kurulmak istenen ırkçı/militer sistem için en kullanışlı bir aparattır. Bir bütün olarak muhaliflerin yaklaşımı bu durumu daha da güçlü kılmıştır.
2 - Parlamentoya atfedilen dönüştürücü güç, demokrasiyi getirecek kurum yaklaşımlarından sorun var. Tekelindeki şiddet mekanizmaları ile yeni bir sisteme dönüşmek isteyen devlet, sandıklar ile bunun boşa çıkarılmasına izin verir mi? Vermez, vermediğini gördük.
3 - Bütün iktidarlar bir tarafa AKP ve de onun şefi Erdoğan Türkiye'deki en çirkin/suça bulaşmış erkekler meclisini kurmak için 21 yıldır bir mücadele veriyor. Bu amacını ulaştığını 14 Mayıs gecesi gördük.
Bütün bunlara karşı için cesur bir sorgulama içinde olmak, iyi analiz etmek ve bütün bunlardan sonra daha etkili ve de güçlü bir yol haritası çizmek önümüzde durmaktadır. özellikle de yaşamın her alanında bu mevcut sisteme birikmiş öfke ve de tepkiler iyi bir şekilde örgütlenmelidir. Türkiye'nin her yerinde bu ıkçı/militer erkek sistemine karşı isyan eden, mücadele içinde olan başka Kürtler, Aleviler, emekçiler, kadınlar, gençler olmak üzere her yere ulaşmak gerekiyor. Hiç bir toplumsal kesimi dışarıda bırakmadan, hazır mıyız, bize ne derler sonra kaygılarından uzak bütün LGBTİ+ örgüt ve yapıları, ekolojistleri, sosyalistleri, demokratları, anarşistleri bu sürece dahil etmenin yol ve yöntemleri aranmalıdır.
Geçmiş deneyimlerimiz var, HDK bu konuda önemli bir yerde duruyor. Artık HDK'yi aşacak yeni bir örgütlenmeye gitmek gerekiyor. Seçimlerden sonra daha artan ego savaşları ile değil, bütün farklı, radikal düşüncelere açık olmak gerekiyor. Bütün bunları başardıktan sonra, sokaklarda, yaşamın bütün alanlarında, emek alanlarında güçlü bir örgütlenme ile ancak kendi yaşam alanlarımızı kurabilir, sonra sandıkları patlatmak, o erkek meclise, ekolojist, feminist, sosyalist kadınları LGBTİ+ bireyleri ve de erkek yoldaşlarını daha güçlü ve de etkili bir şekilde göndererek onların meclis tiyatrolarına son verebiliriz.