Oda TV davasında Ahmet Şık ile Nedim Şener tahliye olacak mı? Başbuğ internet andıcı soruşturmasında ifade verdikten sonra tutuklanacak mı? MİT gazetecilere verdiği brifingte neler açıklayacak? Uludere’nin gündemden düşmesine neden olan bu haftanın gündem maddeleriydi bunlar.

Hep böyle olmuyor mu? Daha sıcak gelişmeler yaşanıyor ve hemen rafa kaldırılıyor büyük acılar. Unutulmaya başlanıyor dilenmesi gereken özürler. Zaten bu konuda karnesi çok parlak olmayan bir ülkeyiz.

“Türkiye'den özür dilemesi gereken bir Fransa'nın, bu erdemi göstermediği gibi bugün farklı bir siyasi istismar çabasının içine girmesi düşündürücüdür ve bir suçluluk psikolojisinin yansımasıdır.”

Fransa’da soykırım inkarını suç sayan tasarıya bu sözlerle tepki gösterdi AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış. Türkiye’nin 1915 olayları ile yüzleşmemesi üzerine soykırımı kabul ettirmeyi kendine amaç edinen ASALA’nın saldırısı sonucu Paris’te öldürülen Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan’ı hatırlatıp, Paris’in tutumunu “suçluluk psikolojisi” olarak tanımlayarak. Peki bu sözlerden birkaç ay önce Türkiye’nin Ermenistan’dan özür talep edilmesini nasıl açıklamak gerek?

“90'lı yıllarda vatanımızın parçası Artsah’ı (Karabağ bölgesini) düşmanın elinden kurtardık. Her neslin bir görevi vardır ve bu görevi başarıyla yerine getirmesi gerek. Ama şunu da söylemem gerek. Günümüz dünyasında ülkelerin gücü ve itibarı yüzölçümüyle ölçülmüyor.”

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın bir öğrencinin “Batı topraklarımızı Ağrı Dağı’yla birlikte geri alabilecek miyiz” sorusuna verdiği bu cevabın Türk medyasında “Karabağ'ı biz aldık, Ağrı'yı size bıraktık” başlığıyla çarpıtarak yayımlanması üzerine Türkiye, Başbakan’ın ağzından özür talebinde bulunmuştu.

“Böyle bir diplomasi, devlet adamlığı olmaz. Sarkisyan burada çok ciddi yanlış yapmıştır. Özür dilemesi, bu yanlıştan geri dönmesi gerekir.”

Türkiye’nin özür talep ettiği ülkeler bu kadarla da sınırlı değil. Zira listenin başını Tel Aviv yönetimi çekiyor.

2009 yılında Erdoğan’ın “One Minute” dediği,  TSK’nın Anadolu Kartalı tatbikatından çıkarttığı, devlet kanalı TRT’nin dizisi “Ayrılık”ta Filistinli sivillere kurşun sıkarken gösterilen İsrail, Türk büyükelçisini alçak koltuğa oturttuğu için ilişkilerin kopmaması adına resmi özür dilemişti. Ancak bir yıl sonra, Gazze ambargosunu delmeye çalışan Mavi Marmara’ya düzenlenen operasyon sonrası beklenen olmadı.

“Uluslararası hukuk ışığında, Türkiye'nin beklentisi resmen özür dilenmesi ve kurbanların ailelerine ve yaralılara tazminat ödenmesidir.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

“Eğer yeni bir dönem başlatmak isteyenler varsa; önce suçunu kabul edecek, özür dileyecek, tazminat ödeyecek. Bu adımlar atılmadığı sürece hiç kimse bizden adım atmamızı beklemesin”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan

Ankara’nın uluslararası alanda yürüttüğü tüm baskıya rağmen Tel Aviv, kararlılığını koruyacak, özür dilemeyecekti. Zira İsrail’e göre geri adım atma sırası Türkiye’deydi, yerde sivillerin kanı olmasına rağmen…

“Özür dilemesi gereken biri varsa, o da terörü, İHH'yi, Hamas'ı ve Hizbullah'ı desteklediği için Türk Hükümeti'dir. Özür falan yok! Tam tersine özrü biz Ankara'dan bekliyoruz”
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman

Türkiye sivillerin katledilmesiyle ilgili Şam yönetimi ile de karşı karşıya geldi. Öldürülenler kendi vatandaşı olmasa da akrabalık bağlarını neden olarak gösterdi. Başbakan Erdoğan, komşu olarak kendi halkını katleden bir yönetimin işbaşında olmasını istemediğini açıkça ifade etti: Kendi halkını katleden yönetimin meşruiyeti olmaz. Özür de talep edildi Suriye’den ama farklı bir nedenle. Büyükelçiliğe yapılan saldırıyla ilgili olarak.

“Dışişleri Bakanı olarak, yabancı misyonlara yapılan bu saldırılar için özür diliyorum. Elçiliklerin korunması bizim sorumluluğumuzdadır”
Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim

Şam yönetiminden bu açıklama gelse de Ankara için medya üzerinden dilenen “özür” yeterli olmayacaktı.

”Türkiye buna ciddi bir tepki vermekte ve resmi bir özrü de diplomatik kanallardan beklediğini ifade etmektedir. Bunu hepimiz yakın zamanda göreceğiz”.
Hükümet sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç

Peki asıl soruya gelecek olursak: Sivillerin zarar görmesiyle ilgili bu kadar hassas olan, karşı taraftan özür talep eden Türkiye ne yaptı 35 köylüsünü kendi silahları ile vurduğunda?

“Her olay karşısında da ‘özür dilensin’ denilmemeli. İnceleme neticesinde ihmal ya da hata söz konusu olursa özürün ötesinde yakınlarıyla helalleşme, kucaklaşma olacağına inanıyorum.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç

“Tazminat ödemek aslında maddeten özür dilemektir. Sözlü olarak özür dilemek, meselenin bütün boyutları ortaya çıktıktan sonra bu da yapılır. Bu da yapılması lazım.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik

Bakalım Ankara, İsrail’den, Suriye’den, Ermenistan’dan ve Fransa’dan talep ettiği bu erdemi kendisi ne zaman yerine getirecek ve öldürülen siviller için resmen özür dileyecek?