Türkiye devletinin islami terör ile arasına mesafe koyması için daha kaç Ankara, Suruç, Kobani ve Paris katliamı gerekiyor: #Türkiyedevletiterörilearanamesafekoy

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Seçimler sonrası 7 Ekim 2014 günü Gaziantep’te bulunan İslahiye Çadırkent Konaklama Tesislerinde kalan Suriyeli sığınmacılarla bayramlaştı. Erdoğan yaptığı konuşmada ‘Kobani düştü düşecek düşecek‘ demişti.

Davutoğlu, ise Musul’da IŞİD’in Türkiye büyükelçiliğine saldırıp Elçi çalışanlarını esir aldığı günlerde terör örgütü IŞİD için ne demişti. “Bir öfke birikmesi var. Yabancı savaşçılar var denildi, mutlaka vardır. Baktığımızda en büyük kitlesel taban öfkeyle merkezden devletten kopmuş kitlelerden geliyor, Sünni Arap aşiretlerden geliyor.” şeklinde sözlerle tanımladı.

Ben kendi değerlendirmeme geçmeden Ortadoğu ve Şia-Sünnîlik yani buradaki hakim mezhepler üzerine çalışmaları olan Hüsnü Mahalli’ye bir kulak kabartalım: ”IŞİD, Nusra, ÖSO ve benzeri grupların tek bir sorumlusu var: AKP yönetimindeki Türkiye. ‘Arap Baharı’ denilen o iğrenç oyun ile birlikte Erdoğan-Davutoğlu hayallere kapılıp İslami rüyalar görmemiş olsaydı, bugün ne IŞİD ne Nusra ne de diğer radikal dinci gruplar olmayacaktı”. Belki tamamen böyle söylemek büyük bir iddia olur fakat büyük oranda Mahalli’nin değerlendirmelerine katılıyorum. Hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan’ın bu sevdalı gözü dönmüş tutumları o değerlendirmeler sonrasında bu güne kadar öyle devam etti.

İçerde ve dışarıda Türkiye devletinin bu tür radikal örgütler ile ilişkileri eleştirilip, bir an önce bu tür terör ile arasına mesafe konması için baskı yapıldı. Fakat ne yaparsak yapalım nafile hiç bir şey değişmedi

Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları için nerede ise hiç bir şey yapmayan ,hatta yukarıda söylediğim gibi bu katliamları yapanların partneri durumuna gelen Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ve kabinesi , daha önce de Fransa da karikatür dergisi olan Charlie Hebdo’ya 7 Ekim 2015 de IŞİD’in yaptığı saldırı sonrası hiçbir şey olmamış gibi , bu katliamlar da hiç bir sorumluluğu yokmuş gibi Fransa da ki cenaze törenine diğer ülkelerinin liderleri ile birlikte Davutoğlu da katılmıştı.

Şimdi de basın IŞİD’in gerçekleştirdiği Diyarbakır , Suruç , Ankara katliamları sonrası cenaze törenine dahi katılmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’ya gideceğini söylüyor.

Suriye muhalifleri adı altında IŞİD ve benzeri örgütler ile ilişkileri sürdüren AKP hükümeti, Erdoğan ve Başbakan iki yüzlülüğünü sürdürmeye devam ediyor.

En kötüsü ne biliyor musunuz, uluslararası güçler, ya da devletler bugün eleştirdiğimiz AKP hükümeti nden daha iyi değil maalesef, bu yüzden her şeyin sebebi olanlar Alan bebekte olduğu gibi birden kurtarıcı rolüne bürünebiliyorlar . Bu durumu şu an açıkça engelleyecek hiç bir mekanizma yok. Antalya da yapılacak G20 zirvesini AKP hükümeti tam bir şova dönüştürecek, bunun ilk belirtileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa katliamı öncesinde vurguladığı şu sizlerde görmek mümkün ‘Terör karşısında ilkesel bir duruş sergilenmemesi halinde bu ateş önünde, eninde, sonunda tüm dünyaya sıçrar. Bugün kendi sınırları içinde güven ve refah içinde olduğunu sanan ülkeler yarın terör ateşini iliklerine kadar hissetmekten kurtulamayacaktır’ . Yavuz hırsız misali Alan bebeğin o durumda olmasının sebebi olanlar, bir büyük dramını nasil kendilerinden yana kullanmış iseler, Paris katliamının sebepleri olanlar, yine aynı oyunu G20 de oynayacaklar.

Türkiye devletinin islami terör ile arasına mesafe koyması için daha kaç Ankara, Suruç, Kobani ve Paris katliamı gerekiyor. Türkiye devleti bu zamana kadar içeride yani Kürt halkının kanı üzerinden rantiye sağlıyordu. Bu durum bize artık bize Türkiye devletinin kendi sınırlarının dışında da kanlı işler yapmaya başladığının en bariz örneği olduğunu düşünüyorum.

Bu duruma biz dur demezsek, nasıl ki iktidarını içeride yüzyıldir inkar, imha ve katliamdan sağlıyor ise bunu dışarıda yaptığını ya da yapabileceğini görür ise , Ortadoğu ve Kafkasya bölgesinde rahat durmayacağı çok açık değil mi ?

Tüm bu kötülüklerin merkezinde duran hükümeti bu ilişkilerden soğumaya dönük çaba içerisinde yer almamız gerekiyor

Yazımı bitirirken bir kere daha terör kurbanı olan Fransız halkının başı sağ olsun diyorum.