Ülkemizde HUKUK öyle garip bir hal aldı ki ya bu ülkeyi yönetenler kendi söylediklerinin anlamını bilmiyor, yada basmakalıp ezberlenmiş bir takım kitabi kelimeleri sürekli cümle içinde kullanarak söylemlerinin gerçekleşeceğini ve toplumun sorgulamadan biat edeceğini düşünüyorlar.

 

Yıllardır ‘’ileri demokrasi, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü, darbe ve darbeciler ile hesaplaşma, yeni ve sivil anayasa’’ gibi kavramlar o kadar çok kullanılıyor ki zannedersiniz hukuk ve adalet kol kola girmiş ülkede demokrasi kültürü gelişiyor.

 

Peki, durum gerçekte ne?

 

En sondan bakalım, darbe ve darbeciler ile hesaplaşma umduğumuz Balyoz davasında alınan karar sonrası konuşulan konular neler acaba:

Yargılamalar adil değil!

Ceza verileceği zaten belliydi, fakat bu kadarını beklemiyorduk!

Mahkeme sonucu belli olan bir sistem ile yapıldı!

Bu karar Türk hukuk sistemi için bir fecaat

Adalet duygusu ve vicdanları yaralayan bir karar!

 

Eee! Hani demokrasi, hani hukukun üstünlüğü, hani hakkaniyet diye sormazlar mı?

 

Bir soran olur tabii ki de!

 

Şu cevap yeterli mi acaba? "Yargıtay sürecini görmek durumundayız. Devam eden bir süreç söz konusudur, daha nokta konulmadı"

 

Nokta konulmadı derken ‘’bu yeterli değil ben siyasi erki elinde bulunduran yegâne gücüm beni tatmin etmedi mi denmek istiyor acaba?

 

Yoksa her zamanki gibi ‘üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü’ hikâyesini mi?

 

Ülkemizde Hukuk adına karar vericiler Hukuk normlarını değil, Devletin resmi ideolojisi ve siyasal erki koruma altına almıştır…

 

Adalet mekanizmasına güven son derece ciddi yaralar alıyor. Bu ülkede az çok gündemi takip eden ortalama bir vatandaş şu davaları duymuştur veya bu davalara dair bir şeyler okumuştur:

KCK Davası

12 Eylül Yargılaması!

Oda Tv Davası

Ergenekon Davası

Devrimci Karargâh Davası

FB Davası

Balyoz Davası

 

Peki, bu davalarda gerçekten hukuk işliyor mu?

 

Yoksa metni önceden yazılmış bir tiyatro mu oynanıyor mahkeme salonlarında?

 

Bu Trajikomik Oyun’un ismi ‘’Üstünlerin Hukuku değil, Hukukun Üstünlüğü’’ olabilir mi?

 

Oyuncular: Adalet anlayışından yoksun, siyasal erkin hukuki temsilcisi Hâkimler, Yargıçlar, yandaş gazeteciler, televizyoncular.

 

Oynan kesim seçilmiş vekiller, belediye başkanları, siyasi parti üyeleri, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, öğrenciler, askerler, komutanlar, gençler-yaşlılar, kamu emekçileri… İşin özü sisteme, iktidara ve siyasal erke muhalif olan kesimler.

 

Tiyatronun gösterildiği sahne Türkiye Cumhuriyeti Adalet sarayları.

 

Oyunun kaç perde ve ne kadar süreceği henüz belli değil. Çünkü ülkede hukuk ve adalet mekanizmasında haklılık haksızlık, suçluluk masumluk temel alınmıyor. Temel alınan faktör siyasal erkin çıkarları ile uyuşup uyuşmama noktasında belirleniyor.

 

Umarım trajikomik tarzdaki ‘’Üstünlerin Hukuku değil, Hukukun üstünlüğü’’ oyunu Adalet saraylarındaki gösterimini çok fazla sürdürmez.

 

Çünkü bizlere bir an önce vicdanları yaralamayan Adalet ve Hukuk gerekmekte.