Yakın zamanda kitaplar, cezaevleri, yargı paketleri… gibi konular hakkındaki gelişmelerin gazetelere yansıyan haberlerine bakıyorum da…

Ne kadar çelişkili!

Ne kadar gerçekten uzak!

Ne kadar hayalperest!

olduğunu göremeyenlere şaşıyorum…

3. Yargı paketi fırtınasının estiği yakın dönemden başlayarak ülkemiz medyasının ana akım grubunda yer alan gazetelerinde

‘41 Yıllık Kitap Yasağı Kalkıyor!’

‘O kitaplar artık özgür!’

‘Yasaklı Kitap Kalmadı’

manşetleri beliriyor gözümün önünde.

Ama aynı zamanda gerçeği gören ve halka anlatan gazetecilerin yazdığı;

‘Baki olan Yasak’

‘Hani Kitaplar Özgürdü?’

‘Özgürlük kısa sürdü’

Haberleri geliyor aklıma…

Şimdi ülkemde 3. Yargı paketinin yetmediği noktada devreye giren ve özgürlükleri genişleteceği propagandasıyla umut ile pazarlanan 4. Yargı paketinin alt komisyondan üst komisyona getirildiği günleri yaşıyoruz…

Memlekette bir barış ve kardeşlik havası…

Samimi bir barış ve kardeşlik ülkemiz halklarının elbette özlem ile ihtiyaç duyduğu ve olmazsa olmazı…

Evet, barış çok önemli fakat ülkemizde halen siyasi tutuklamalar devam ediyor!

Cezaevleri kapasitelerinin üstünde tutuklu ve hükümlüler ile dolu!

Üstüne üstlük halen 12 Eylül hukuku ile cezaevlerinde 26 yıl ile 32 yılı bulan sürelerde yatmakta olan politik tutsaklar bulunduğu gerçekliği de ortada…

Ve bir başka gerçeklik Mart ayının son haftası yani içinde bulunduğumuz hafta kütüphaneler haftası…

Kütüphaneler haftasında bu ülkenin okullarında kütüphanelerin önemine vurgu yapılır! Okuma kavramı anlatılır! Okumanın önemi bazen ilahi göndermeler ile bazen laik kavramlar ile öğrencilere aktarılır. ‘’İlk Vahiy: Yaratan Rabb’inin Adıyla Oku’’… ile başlayıp, eğitimcinin politik yönelimi ile devam eden kütüphane ve okumanın önemi anlatımlarının havada uçuştuğu bir hafta…

Tabi yasaklanmak istenen ‘Fareler ve İnsanlar’, ‘Şeker Portakalı’ kitapları ile sansürlenen Yunus Emre, Edipo Cansever şiirlerinden bahsetmeye gerek yok!

İşte cezaevleri gerçeği ve Kütüphaneler Haftası ile sözüm ona özgürlüklerin genişletileceği bir dönemde yaşanan başka bir gerçeklik:

Tekirdağ 1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevi yönetimlerinin "cezaevinin fiziki koşulları ve güvenliğini tehlikeye" sokacağı gerekçesiyle, tutuklu ve hükümlülerin koğuşlarında 10'un üzerinde kitap bulundurmasını yasaklama KARARI.

Bu yasaklamada önemli bir ayrıntı dikkat çekici ‘dini ve ders kitaplarının kararın dışında kalması’. Gerçi tutuklu ve hükümlülerin eğitim süreçlerinde yaratılan sıkıntılar da bilinen bir gerçeklik…

Ve bu kararla birlikte cezaevlerindeki politik tutsakların başlattığı açlık grevleri ve topluma yansıyan boyutuyla basın açıklamaları ve gözaltılar…

İşte ülkemizde oynanan ileri demokrasi oyunundan bir perde daha…

Dini ve ders niteliği taşımayan bilimsel ve politik her türlü neşriyatın cezaevlerinde güvenliği tehlikeye sokacağı paranoyası…

Fakat asıl gerçeklik şu ki F Tipleri ile, kalın duvarlar ile, demir parmaklık ve her türlü zorbalık ile yaşamdan koparamadıkları tutsakların ellerindeki en önemli hazineyi, kitaplarını alarak, azaltarak, saldırıp kin ve intikam duygularıyla esir muamelesi uygulamaya devam ediyorlar…

Demokrasinin ilerisinde açılan yargı paketleri ile demokratikleşen ülkemde güvenliği tehlikeye sokan en önemli sorun son günlerde cezaevlerindeki neşriyatlar…

Fakat her türlüsü değil dini içerikten yoksun olan zararlı neşriyatlar…

Zannedersem bu süreçte biraz daha zararlı neşriyat edinmek ve edindirmek gerekecek…