Ellerinde kitaplar, gitar çalıp şarkı söylüyorlar…

Ağaca, doğaya, kentine, halkına, sağlığına, geleceğine sahip çıkıyorlar…

Bu sahip çıkış eyleminde hiç kimsenin yaşam hakkına saygısızlık yapmıyorlar!

Uzun zamandır anlatıyorlar…

Yeşil, Doğa, tabiat, yaşam hakkı…

Karşılığında ne yaşıyorlar?

29 Mayıs’ı 30 Mayıs’a bağlayan gece yarısı gaz bombaları ile saldırıya uğrayıp, çadırları basılıp, yakılan, yıkılan, zor ve baskı ile zulme uğrayanlar çapulcu oluyorlar…

Kim bunlar;

Bu ülkenin aydınlık geleceği için mücadele etmeyi, direnmeyi, özgürleşmeyi, geleceğine sahip çıkmayı, yeşili, hayatı savunmayı ve değerleri için gerekirse ölmeyi göze almış her renkten, her cinsten, her dilden, her yaştan… bu ülkenin vatandaşları… kendi yaşam tarzına müdahale edilmesine, ötekileştirilmeye, geleceksiz bırakılmaya, köleleşmeye, peşkeşe karşı direnen bu ülkenin vatandaşları…

Peki, bu ülkeyi yöneten iktidara göre kim bunlar;

Çapulcular… ayyaşlar... bir avuçlar...

İktidar bu çapulcu, ayyaş ve bir avuç vatandaşın eylemlerine dair neler diyor?

Ne yaparsanız yapın orası için biz karar verdik yapacağız…

Eylemler ideolojiktir…

Eylemlerin bitmesi için rica ediyorum…

Tencere tava hep aynı hava…

Biz bu ülkenin %50’sini evinde zor tutuyoruz…

Sen 100 bin toplarsan ben 1 milyon toplarım…

İçki içen alkoliktir…

Twitter bir beladır…

Terörle iç içe yaşayanlar…

Sandıkta yenemediler, sandık dışı çözüm arıyorlar!

Ben mesaj almadım...

Evet, ileri demokrasi ile yönetilen ülkemde ağacına, doğasına, yaşam hakkına sahip çıkan üç beş ayyaş ve çapulcu için iktidar tarafından yöneltilen açıklamalar bunlar.

Yaşanan 8 günde; Türkiye’nin 77 ilinde sokağa çıkan çapulcular hep bir ağızdan halkı kışkırtan ve olayların gerginleşmesine sebep olan başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümetin istifasını talep ediyor.

Başta İstanbul Taksim meydanı olmak üzere ülke genelinde 20’si ağır olmak üzere yüzlerce çapulcu yaralanmış, gözaltına alınmış, son kullanma tarihi dolanından dolmayanına, tazyikli suyundan portakal gazına biyolojik saldırı ve işkenceye maruz kalmış. Ve en önemlisi İstanbul'da Mehmet Ayvataş ve Hatay’da Abdo Can Cömert yaşamını yitirmiş.

Bu arada Cumhurbaşkanı ve Başbakan vekili vatandaştan özür dilerken ülkede gerginlik halen devam ediyor ve gerginliklerin baş mimarı ise halen dediğim dedik çaldığım düdük demekte ısrarlı davranıyor.

Bugün 5 Haziran Dünya Çevre günü.

Ülkemde ağaca ve çevreye karşı duyarlılıkla başlayan, başbakanın açıklamaları ile her geçen gün gerginleşen, halka saldırı ve hakaret boyutuna ulaşan olayların da 9. günü.

İktidar 77 ile yayılmış üç beş çapulcu ve ayyaş ile halen baş edememiş durumda.

Bir afişte dikkatimi çeken slogan sanki durumu özetler nitelikte;

“Deniz olduk astınız, okyanus olduk geliyoruz!”