Maç öncesi cezalı ve sakat oyuncuların bolluğunu yaşıyordu siyah-beyazlı ekip, ayrıca son iki haftadır ligde yenilirken rakiplerinin kazandığı haftada, karşı karşıya geldikleri son altı maçı kazanan belalısı Başakşehir ile karşılaşacaktı ve kazanamaması puan farkının açılması, ayrıca Partizan maçıyla kazanılan güvenin kaybolması anlamını taşıyacaktı.

Siyah-Beyazlıların önemli silahı kanatları Olcay ve Gökhan Töre, orta sahada Veli kart cezalısıydı, yerlerine sağ kanatta Sosa oynarken sol kanatta Kerim Feri’in mevcudiyeti söz konusuydu. Forvette ise Cenk onun biraz gerisinde Demba Ba vardı, Oğuzhan’sa biraz Atiba’ya yakın oynamaya çalışıyordu. Bilic'in bu maçla ilgili farklı bir sistemi vardı, takım 4-2-3-1'den 4-4-1-1'e dönmüş gibiydi. Bu sistemde yerini en fazla bocalayansa Oğuzhan ile Cenk oldu, Oğuzhan oyunda kaldığı sürece öne mi çıksam yoksa Atiba’ya yardım mı etsem arasında gidip geldi, Cenk'se forvette pozisyona girememekten muzdaripti.

Bu bocalama esnasında en çok Veli arandı. Zira orta saha sürekli boşluk veriyormuş, alanı bir türlü dolduramıyormuş hissiyatı veriyordu Siyah-Beyaz’lı oyuncular. İlk yarı koşu istatistikleri karşımıza geldiğinde bu hissiyatımızın nedeni ortaya çıkmıştı aslında, Başakşehir istatistiklerde öne çıkıyordu Siyah-Beyazlı ekipten.

Başakşehir bu maça gelene kadar sadece 3 gol yemiş, komplike ve bir birbirleriyle uyumlu bir şekilde yan yana oynayabilen bir takım kimliğindeydi. Bu kimliklerini Beşiktaş maçında da devam ettirince karşılıklı iki iyi savunma yapan takımın ilk yarı boyunca pozisyonsuz maçını izledik ta ki 43.dakikada siyah-beyazlıların duran top zafiyeti ortaya çıkana kadar.

SİYAH-BEYAZLILARIN KAYBEDECEK BİR ŞEYİ KALMAYINCA

İkinci yarı Siyah-Beyazlıların kaybedecek bir şeyi kalmamış oyun hızlanmaya başlanmıştı ancak pozisyonlar yine hızlı hücumlardan yana kıdemli Başakşehir'den geliyordu, Siyah-Beyazlıların attığı golle kadar gole yakın olan taraf aslında yine Başakşehir'di. Golse Sosa'nın hızlı ve dikine pasından gelecekti. Oysa siyah-beyazlılar maçın başından bu yana kenar ortalarla golü aramaya çalışıyor ancak ne Demba ba'yı nede Cenk'i bu toplarla buluşturabiliyordu.

Golde Demba Ba'nın vuruşunu konuşmamaksa gole ayıp olur. Pas Sosa'nınsa, o açıdan gol vuruşu Demba Ba'nın becerisiydi aslında maç boyunca yaşanan pozisyonsuzlukta ekmeğini taştan çıkartacaktı Demba Ba.

Ardından Kerim Feri hızını kullanarak Sosa'yla güçlerini birleştirecek, Sosa sert vuracak dönen topu ise K.Erciyes maçında olduğu gibi işini yarım bırakmayıp takipçiliğini konuşturan K.Feri'ye yazılacaktı.

SON 10 DAKİKA KALP VE TANSİYON HASTALARI İÇİN ZARARLI

Siyah Beyazlı ekip öne geçtikten sonra yine kalesine yaslanmayı tercih eti, Bilic'te artık alıştığımız üzere arka arkaya savunmacılarını oyuna sokmaya başladı, Franko'nun golden hemen sonra gördüğü kırmız kartsa öne geçtikten sonra arkaya yaslanmayı alışkanlık edinen Siyah-Beyazlı oyuncular için biçilmiş kaftandı, artık eksik kalmanın bahanesiyle çaresiz yaslanacaktı zira. Beşiktaş'a gönül vereneler için ise bu dakikadan sonrası kalp ve tansiyon hastaları için zararlıydı. Ki Siyah-Beyazlılar için artık bu da geleneksel olmaya başladı.

Oyun artık 8-0-1 gibi bir sistemle hattı müdafaaya dönmüş ardından İsmail'inde oyun dışı kalması ile bu hat 7-0-1'e çekilmişti. Duran top muzdaripliği ve son dakikalarda geriye yaslanma alışkanlıklarına maçı on kişi tamamlamayı da ekleyen siyah-beyazlılar, bu hafta duble yaparak maçı 9 kişi tamamlayacaktı.

Hattı müdafaa içinde son dakikalarda topu ayağa oynamaya akıl eden tek oyuncu ise Sosa olacaktı ancak ayağa pas bireysel bir çabadan ziyade takım birlikteliği gerektiriyordu ki takım o vakitlerde çizdiği hattın bir adım önüne geçmemeye yeminli gibiydi.

Sosa kontrollü ve akıllı oyunun yanında; her iki goldeki payı ve 53. dakika da Semih'in kafa şutunu çizgiden çıkarmasıyla maçın kahramanlarındandı. Yine kimi çevrelerce futbolculuğu tartışılan Kerim Frei da gelişime ne kadar açık bir futbolcu olduğunu gösterecek K.Erciyes maçından sonra bir kez daha parlayacaktı.

BU İSTEK ÇOK MAÇ KAZANDIRIR

Birçok oyuncusunun eksiğiyle, son iki maçını kaybetmiş, kendisine sürekli ters gelen bir ekip karşında üç puan almayı başardı Siyah-Beyazlı ekip. Bu maç ile birlikte lige yeniden iradesini koymuş, Partizan maçıyla birlikte hem Avrupa’da hem ligde ben de varım demiş oldu. En önemlisi takım halinde isteğini göstermiş oldu ki, futbolun az biraz da yürek işi olduğunu bilenler bu isteğin çok maç kazandıracağını öngöreceklerdir elbet.