Ortadoğu’da kime sorsanız “Siyonizm nedir diye?” aynı cevabı verir size görüntüler eşliğinde.

Filistin’den kayıtlar sürülür önünüze.

Bir baba oğlunu korumaya çalışır kurşun yağmurundan.

Çaresizce.

Umutsuzca.

Ölümü beklemektedir ikisi de birbirine sarılarak.

Karşılarındaki güç adeta insanlıktan çıkmış, gözü dönmüştür.

Babanın feryadı karşısında sağır olmuştur.

Vurdukça vurur.

Ta ki başı önüne düşene kadar…

 

Sonra bir başka görüntüye geçer gözler.

Küçük çocuklar tepelerin ardından gelirler.

Okullarında olması gereken yaştadırlar ama olsun.

Onların ufacık ellerinde avuçlarında nasır oluşturan taşlar vardır.

Ve o taşlarla meydan okurlar son teknoloji ürünü silahlara.

Bu uğurda “şehit” olmayı göze alırcasına.

 

Filistin’den servis edilen bu görüntüler karşısında kim sessiz kalabilir?

Kim İsrail’e ve dolayısıyla dört bin yıllık Yahudiliğin özgürce yaşamasına fırsat tanıyan Siyonizm’e karşı çıkmayabilir?

Mümkün değildir elbet.

 

Peki resmi tam terse çevirelim.

Batı dünyasında “İslam” denildiğinde hangi görüntüler getirilir gözünüzün önüne?

 

Kayıtlardan ilkinin tarihi 11 Eylül 2001’dir.

İkiz kulelere yani askeri hiçbir niteliği olmayan New York’taki iki binaya düzenlenen saldırı gelir önce.

Binalardaki onlarca kişi kendilerini boşluğa atmaktadır.

Korkunç sonu bildikleri için.

Binalardan önce biri ardından diğeri çöker.

Ve sonunda şehrin göbeğinde bir toz bulutu oluşur.

İnsanlar yüzleri tozlarla kaplı koştururlar dört bir yana.

Korku ve acı dört bir yandadır.

 

Bu görüntüler gelecektekilerin habercisidir aslında.

Tekrarlanacaktır, tek fark ise tarih ve mekan olacaktır.

 

Londra’da işe gitmeye çalışanlar metroda,

İstanbul’da gün ortasında ekmek paralarını kazanmak için koşturanlar banka önünde,

Madrid’de belki evine belki işine gitmeye çabalayanlar havaalanında yakalanırlar bombalara.

Tek suçları, büyükelçiliklerde çalışmak ya da Tanrı’ya sinagogda dua etmek olan inananlar sayılmaz bile bu hesapta. Öyle ya onlar her daim hedeftir seçimleri nedeniyle.

 

Şimdi önümüze servis edilen bu iki tablodan birine susup diğerine tepki göstermek… Üstelik insanlık suçu ile itham etmek… Yanıt belli olsa gerek…