Genel Kurmay Başkanlığı’nın dün yaptığı açıklama; “Ülkemizde son günlerde yaşanan terör olayları nedeniyle, çok sayıda vatandaşımız Genelkurmay Başkanlığına başvurarak askere alınmayı ve terörle mücadelede görev yapmayı talep etmektedir”. Bu açıklamadan önce de Başbakan Davutoğlu ‘savaşa çocuklarımız hazır’ bağlamında bir şeyler söyledi. Devletin zirvesi her şekilde bir savaş hali içinde. Savaş çığırtkanlığı; ölmek, öldürmek, kahramanlık, vatan millet sakarya nutukları hiç dillerinde eksik olmadı.

Her zaman kendi iktidarları için şiddet iklimi ektiler ve bu şekilde saltanatlarını sürdürdüler. Toma’ların, gaz bombalarının, kurusıkıların, palaların yerini şimdi tanklar, toplar, savaş uçakları aldı. Her zaman bu şiddet tekelini harekete geçirmek için “makul” sebepleri oldu iktidarın. Belirli muhalif kesimler dışında kimseler de bu “makul” sebeplere itiraz etmez. Böylesi süreçlerin birini daha yaşıyoruz. Bir kez daha başkomutan Recep Tayyip Erdoğan savaş dedi; “"Sırtını terör örgütüne dayadığını alenen ifade eden çevrelerin PKK’nın vahşi terör eylemleri karşısında sessiz kalması, yaptığı saldırıları kınayacak cesareti bile gösterememesi, utanç verici bir durumdur." Tayyip Rdoğan’ın yaptığı kendi mutlak iktidarı/saltanatı için siyasete yeni ayardır.

Suriye’de yaşanan savaşın sorumlularından biri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın insanlık düşmanı, tecavüz ordusu IŞID ile olan ilişkisini kendisi dışında herkes bilmekte ve de ifade etmektedir. Bir savaş suçlusu olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye için sistem planlamasının önemli bir aşaması 2023 tarihi. Türkiye Cumhuriyet’inin yeni bir yüzyıla evirileceği bu tarih kendi politikalarının da devlete tamamen hâkim olduğu, mutlak iktidarının/saltanatının ihtişamını koruduğu bir tarih olacaktı.

Ancak 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı sonuç bu planı boşa çıkardı. Durum böyle olunca yeni planlar devreye girdi; “Ülkemizin huzur ve istikrarına, milletimizin birlik ve beraberliğine kastedenlere ne adına olursa olsun asla izin verilmeyecektir.” Bir kez daha bildik hamaset nutukları. Ancak bu kez daha ileri gitti, şimdi her şekilde bir savaş hali yaşıyoruz. Suruç/Pirsus katliamı ile kaybettiğimiz 32 güzel insan/can yoldaşın yassını tutamadan her gün yeni ölümlere uyanıyoruz.

Her savaşın temel kaynağı insan gücüdür. Bu ülkede vicdani retçiler yıllardır, ‘savaşın insan malzemesini kurutmak’ için savaş karşıtı bir duruş/pratik içindeler.  İstenen bir kitsellik içinde olunmasa da bu savaş karşıtı politikalarını devam ettiriyorlar, bu mücadelenin önemli bir paydası olan Vicdani Ret Derneği 26 Temmuz’da bir kez daha bir çağrı yaptı; “Şimdi ise savaş uçakları ardı ardına havalanıp saldırılarına kaldığı yerden devam etmektedir. Hükümete buradan çağrı yapıyoruz ki bu süreç ve ‘Kürt Sorunu’ artık yeni hayal kırıklarını kaldıramayacak noktaya gelmiştir. Ateşkesin tekrar sağlanması her şeyden önce konuşarak çözüme ulaşmanın yolunu açacaktır. “Analar ağlamasın” dediğiniz günleri ne çabuk unuttunuz? Çağrımız sadece müzakerenin bir muhatabına değildir. Müzakerelerin tüm tarafları verdikleri sözleri açıkça yerine getirmelidir. Silahlar susturulmalıdır. Ve her şeyden önce içine sürüklendiğimiz silahlı çatışma haline bir an önce son verilmelidir.”

Bu çağrıya bir şey daha ekliyorum; hiç kimse askere gitmemelidir. Özellikle de savaş koşullarında askere gitmeyi reddetmek son derece insani/vicdani bir duruştur. Şunu çok iyi biliyoruz ki; bu savaş R.T.E./A.K.P. nin halklarımıza büyük bir pişkinlik ve de aymazlık içinde dayattığı kendi iktidar savaşıdır. Halklarımız bu gerçeğin farkında ve ne Suriye ile ne PKK/YPG ile bir savaş istemiyor. Onun içindir ki de askere gitmeme konusunda var olan direnç şimdi çok daha büyüdü. İşte bunu gören savaş tiranları; Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Genel Kurmay Başkanı bir kez daha yoğun şekilde hamaset nutukları çekiyorlar.

Savaş dayatması altındaki bu siyasi atmosfer içinde savaş karşıtı, anti-militarist bir vicdani retçi birey olarak sesleniyorum; TSK içinde bulunan öncelikle Kürtler, Aleviler orası sizin için savaş planları yaparken ne işiniz var orada? Ve de bu ülkenin vicdanlı insanları, Suruç’ta yaşamını yitiren 32 canımızın acısını yüreğinde duyan bütün haklardan askerler, demokrat, sosyalist kişiler; firar edin. Çok açık bir şekilde Recep Tayyip Erdoğan’ın saltanat savaşı olduğu ortada olan bu savaşın parçası olmamak insan olmaktan gelen bir talep ve de meşru bir itirazdır. Öte yandan bu savaşın bir parçası olmamak için firar edenleri koruyan uluslararası yasalar da mevcuttur. Savaşın bir parçası olmamak için firar edin. Hiçbir yasa insanlık vicdanından daha kıymetli ve de anlamlı değildir.

ŞİMDİ FİRAR ZAMANI!