Onlar “delete” tuşunu kullandılar bilgisayarların... Yani “Sil”diler, yazdıklarımızı, bilgisayarlarımızdan...
Bizse önceki gün ulaştık “sil”inenlere...
“Download” komutuyla indirdik “yasak kitap”ı, internet okyanusundan küçük havuzlarımıza...
Özlemişiz yasak yayın bulundurmanın ürpertici tadını; okumanın, saklamanın, paylaşmanın eşsiz iştahını...
Merakla okuduk lanetlenen satırları...
Eşe dosta haber ettik; tavsiye linkler verdik.
Bir sanal ayin coşkusuyla, otomatikman “Send all” tuşuna gitti elimiz...
“Herkese gönder”dik.
Binlerce “user”, “forward”larda çocuklar gibi şendik.
Binlerce insan, o gün koca “imamın ordusu”nu yendik.
* * *
Kitap yayıncıları susmuştu; susturulmuştu.
“Kitap yayıcıları” doğdu oluşan boşlukta...
Hepimiz yasaklanan kitapların hem okuru, hem gönüllü dağıtıcısıyız artık; taşıyıcısı, anlatıcısıyız.
Sanal âlemin tek kişilik yayıncısıyız.
Baskı dönemlerinin en tanıdık iletişim aracını, yani kulaktan kulağayı, dijital çağa uyarlıyoruz.
Ekrandan ekrana, o mesaj kutusundan bu mesaj kutusuna yayıyoruz öğrendiklerimizi...
Yazanların suçuna ortaklık ediyoruz.
* * *
Daha birkaç ay evvel, Tunus’ta, Mısır’da direnen gençlerin internette, twitter’da örgütlenmelerine şapka çıkarıyorduk.
Onlar Türkiye’den “model ülke” diye bahsettikçe böbürleniyorduk.
Sonunda Tunus’la Mısır, “model ülke” oldu bize...
Orada yaşananlara baktıkça yendik korkularımızı...
İnternet ağında yırttık ağlarımızı...
Kırdık kaygı zincirini, mail zincirlerinde...
* * *
Artık korkmuyoruz!
Yasak kararının sahipleri korksun bundan böyle; tarih huzurunda ilelebet bu utancı taşıyacaklar diye...
Fikrin zincire vurulamayacağını, “örgüt propagandası” palavrasının işe yaramayacağını, hiç bilmiyorlarsa, yetiştikleri evlerden biliyorlardır:
Onca yasağa rağmen, Said Nursi’nin mektupları elden ele dolaşmadı mı?
“Nur postacıları” sayesinde risaleler her eve ulaşmadı mı?
Yarattıkları korku iklimini daha iyi anlasınlar diye, bildikleri dilden yazıyorum:
O hep yakındıkları tek parti devrini yaşatıyorlar muhaliflerine...
Ve günümüzün “hür postacıları”, elektronik postalarda dağıtıma çıkarıyor yasak yayınları...
Devrimizin “Süfyan”larına karşı...
Anlaşıldı mı?
* * *
Arkası gelir bunun... Örneği çok:
Baskı arttıkça fanzinler başlar yakında...
Muhalefetin yeraltı sığınaklarıdır fanzinler...
Baskı-yasak tanımayan, iktidara posta koyan, elden ele dağıtılan, alternatif yayınlar patlar.
Tarih kitabı öyle yazıyor:
Düşünen bir beyni, “sil”erek susturamazlar!