Ayasofya’nın Camii olarak açılışından sonra da ani bir doğalgaz müjdesi haberi ülkeyi adeta kasıp kavurdu. Müjdenin verildiği gün yapılan konuşmalar esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damadı Bakan Albayrak tarafından yaklaşık 15 kez dile getirilen “HER ARAYAN BULAMAZ, FAKAT BULANLAR ARAYANLARDIR” sözü Türk milletinin kafasına kazındı. Daha önce de Erdoğan tarafından ABD, AB ve diğer dış güçler dize getirilirken, “AZDAN AZ, ÇOKTAN ÇOK GİDER” şeklindeki özlü ve derin söz binlerce defa vurgulanarak dünya liderlerinin akıllarının başına gelmesi sağlanmıştı. Bu minvalde, “Çin’den Konfüçyüs çıktıysa, bizim de bir Tayyip Erdoğan’ımız var”, evet, elbette, rahatlıkla diyebiliriz. “Türkiye’yi şahlandıran”, “dış mihrakların oyununu bozan”, “Akdeniz’de dengeleri değiştiren”, “Trablusgarp gazisi” ve “asrın lideri” gibi başkaca muhteşem unvanları daha saymıyoruz bile, gerek yok çünkü. Milletimiz ve ümmetimiz her şeyin farkındadır.

Sanayi kuruluşlarımız tam kapasite çalıştığında yılda 50 milyar metreküp doğalgaz kullanıyorlar ve bunun karşılığında 13 milyar dolarlık bir fatura bizim cebimizden çıkıyor. UAE Başkanı Fatih Birol tarafından, Karadeniz’de bulunan rezervin değerinin 80 milyar dolar olduğu bilgisi veriliyor. Bu bakımdan Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi oldukça önemlidir. Fakat sorun biraz da müjde verileceği müjdesi verildikten sonra Bloomberg ve Reuters gibi bazı yabancı yayın kuruluşlarına (bir devlet yetkilisi ağzından) bu rezervin 800 milyar metreküp olarak sızdırılması ve böylelikle ciddi bir piyasa spekülasyonu yaratılmasında yatıyor. Zira speküle edilen miktar Türkiye’nin 20 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılarken, fiili ve gerçek miktar ise 7 senelik ihtiyacını karşılayabiliyor. Ayrıca rezervin bulunduğu Tuna-1 kuyusunun açıldığının duyurulduğu tarih ile rezervin bulunduğunun muştulandığı tarih arasında 1 ay kadar aşırı kısa bir süre olması da şüpheleri ve belirsizlikleri arttırıyor. Bu iyi bir başlangıç ama Rusya’nın Karadeniz’de bu tür 5.000 civarı kuyusu mevcut. Rezervin çıkarılmaya başlanması olarak devletçe 3 sene sonrası (2023) belirtildi. Uzmanlar en az 5 ila 9 sene diyorlar. Rezerv çıkarılmaya başlansa bile, yılda ancak 5 milyar metreküp kullanılabileceği yine uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Sonrası halen meçhul. Tabii ki çıkarma maliyeti, çıkarırken hangi uluslararası petrol şirketleri ve kuruluşları ve devletler (dış güçler) ile ortaklık yapılacağı, kazanım yüzdeleri, çıkarılma maliyetleri vs. gibi birçok başka unsur da cabası. Bir de bu doğalgaz çıkarma işini de efsanevi Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yapmaya kalkarsak, herhalde birileri 2023-53-73 hedeflerine hızla ulaşır. Nitekim hâlihazırda yapılmışı var. Bu iktidar devrinde 11 defa doğalgaz-petrol çıkarıldığı iddia edildi, bu haberlerin çoğu yerel ve genel seçimlerden pek kısa bir süre önce servis edildi ve dolaşıma sokuldu. Trakya’da gerçekten de doğal gaz bulunmuştu ve rezerv 286 milyar metreküptü. Bu doğalgazı şu an biri Norveç biri Kanada kökenli olmak üzere iki yabancı şirket çıkarıyor. Kendi meclisimizden çıkardığımız yasaya göre, çıkarılan doğalgazın %12,5’i Türkiye’ye veriliyor. Ayrıca bu şirketler çıkardıkları doğalgazın 300 milyon dolarlık kısmını da yurtdışına satmışlar. Başka söze ne hacet! Dünyada doğalgaz fiyatının 1990’lı yıllardaki fiyatlara gerilemesine ve 2000’li yıllardaki fiyatların neredeyse yedide birine inmesine rağmen, bizde halen tüketicilerin kullandığı doğalgaz fiyatlarının ve faturalarının düzenli olarak arttırılıyor olması gerçeği de, bulunan ve/veya bulunacak olan rezervlerin vatandaşa, hayata nasıl yansıyacağı yönünde apaçık bir perspektif sunuyor.

Türkiye bu yıl 139 milyar dolar dış borç aldı ve bunu 7 ay içinde tüketti. Yeni borçlar aranıyor. Bir de alınan bu borçların yabancı para birimlerine endeksli ve bu şekilde ödenen faizleri de var tabii ki. Türkiye’nin 2019 yılındaki sadece turizm geliri 35 milyar dolardı ve 2020-2021 yılları için 50 milyar dolar hedefi konulmuştu. Pandemi nedeniyle Türkiye turizm gelirlerinin çok büyük bir kısmını kaybetti. Hizmetler sektörü ve sanayi üretimindeki diğer kayıpları da eklersek, bulunan bu rezerv “Bir çağ açıp, bir başka çağ başlatacak” bir mucize gibi görünmüyor. En azından şu an için. Bulunan miktar iki senelik (kayıp) turizm gelirimize eşdeğer. Yüzlerce, binlerce yılda oluşan eksenler öyle bir anda değişmez. Rusya'nın doğalgaz rezervi 50 trilyon metreküp, İran'ın 33 trilyon metreküp. Bu ülkeleri Çin ve ABD takip ediyor. Bizim ise daha yeni keşfedilen rezervimiz 320 milyar metreküp. Demek ki bunun 100 katı rezervi de bulsak, eksen ve odak ülke olmaktan çok uzağız. Önce hukuk, adalet ve insan haklarını temin ve tesis etmemiz gerekiyor bu hedeflere ulaşmak için.

Giresun'da yaşanan sel felaketi ile ilgili tüm kanallardaki haberlerde aynı ibare geçince, dikkatimi çekti ve merak ettim doğrusu. Aynı selde ve aynı yerde hayatını kaybeden vatandaşların bir kısmı "öldü", diğer bir kısmı ise "şehit oldu" şeklinde ifade ediliyor. Yani aynı mekân, aynı zaman, aynı şart ve koşullarda yaşamını yitiren kişi düz vatandaş (sivil) olduğunda "ölü", o sırada muvazzaf olan bir asker olduğunda ise "şehit" mi oluyor? Kastedilen buysa, bu da başka bir felaket... Mikdat Kadıoğlu, Giresun’daki söz konusu bölge için “dere şehrin içinden geçmedi, şehir derenin içinden geçmiş” diyerek çarpıcı bir tespitte bulunuyor.

Aslında Ayasofya Camii Kebir açılışında pek muhterem Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi, hiçbir Türkiye yurttaşı bu tür şeylere kafasını yormamalı. Bunun yerine, bu sıcak günlerde sahip olduğu buzdolabının kapısını aralayarak ve kafasını içeriye doğru iyice uzatıp serinleyerek, Ak Parti sayesinde sahip olduğumuz nimetlerin bilincine varmalı, haklı olarak böbürlenmeli. Ama biraz da şükretmeli. Tam gaz ileri Türkiye’m.