Türkiye’den giderek artan beyin göçü ülkemizin ciddi ekonomik, sosyal ve kültürel kayıplar yaşamasına neden oluyor. İngiltere’de 1933 yılında kurulan bir örgüt var; CARA (The Council for At-Risk Academics). Yani, Tehdit Altındaki Akademisyenler Konseyi. Esasen Hitler’in emriyle Alman üniversitelerinde yapılan ‘temizlik’ neticesinde ülkesinden kaçan ve Nazist-Faşist baskılarla kaçmak zorunda bırakılan akademisyenler için kurulmuştu. Hatta bazı Alman profesörlerin Türkiye’ye geldiğini de biliyoruz.

CARA’nın son dönemde yoğun bir şekilde başvurularını kabul ettiği ülkeler genelde Suriye, Afrika ülkeleri ve Türkiye. Evet, maalesef, Türkiye’den hiç azımsanmayacak ölçüde beyin göçü sürüyor. Zira özgürlüklerin kısıtlandığı korku ortamında üniversiteler can çekişir, akademik ortam ölür. 1128 akademisyenden oluşan Barış için Akademisyenler inisiyatifi ve başına gelenleri hatırlarız. Akademisyenlik en başta zihinsel ve düşünsel planda özgür olmayı ve özgür hissetmeyi gerektirir. Bir ülkede yaşayan tüm akademisyenlerin aynı siyasi görüşü paylaşmaları beklenemez. BBC’nin yapmış olduğu bir araştırmada, Türk akademisyenlerin yurtdışına gitme nedenlerinin başında üniversite mezunlarının giderek azalan iş olanakları, artan ve egemen hale gelen genel muhafazakâr yapı, pasaportlarının iptal edilmesi, yurtdışına çıkma özgürlükleri de dâhil olmak üzere temel insan hak ve özgürlüklerinin sınırlanması ve ülkedeki kısıtlı hürriyet atmosferi gösteriliyor.

Konseyin Direktörü Stephen Wordsworth, geçen senelerde haftada 4-5 başvuru yapılırken, bu başvuru sayısının son dönemde haftada 15-20’ye çıktığını ve yapılan başvuruların çoğunun Türkiye’den geldiğini belirtiyor. Kaçıştaki artış özellikle “Barış İçin Akademisyenler” hadisesinden sonra hızlı bir yükselişe geçmiş. Ayrıca, darbe girişiminin ardından 4.224 akademisyen görevinden uzaklaştırıldı, 2.341 akademisyen de ihraç edildi. 15 vakıf üniversitesinin kapatılması sonucu işsiz kalan akademisyenler oldu. Oysa Türkiye'de 115 devlet üniversitesi, 63 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 178 üniversite var ve bu üniversitelerin neredeyse üçte ikisi Ak Parti iktidarında ve Erdoğan liderliği sırasında açıldı...

Almanya merkezli İstihdam Araştırma Enstitüsü Beyin Göçü Veritabanı'nın (IAB) verilerine göre, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne üye 20 ülke arasında yaşayan, yüksek okul ve üzeri eğitim seviyesine sahip Türkiyeli göçmenler, 30 yılda üçe katlandı. Diğer yandan, Türkiye'nin 20 OECD ülkesindeki göçmen stoku, yurt dışına giden 230 milyar dolarlık doğrudan yatırım anlamına geliyor. Böylece, Türkiye’de büyüme hızı %5 olsa da, genç işsizlik oranı %20’yi geçiyor. En çok da üniversite mezunu gençlerin işsiz kalması dikkat çekiyor.

Uluslararası Eğitim Enstitüsü'nün (IIE) kurduğu Scholar Rescue Fund (Bilim İnsanı Kurtarma Fonu) Direktörü Sarah Willcox ise 2017 Eylül ayında katıldığı bir konferansta fona en fazla başvurunun Türkiye’den geldiğini ifade ediyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata; “beyin göçüyle gelen sosyal ve kültürel kayıplar Türkiye'nin gerilemesinde önemli bir etken ve muhtemel bir eğitim krizinin de habercisi” diyor ve şöyle devam ediyor; “1830'lardan 1950'lere dek hazırlık döneminin ardından beyin göçü 1950'lerden 1980'lere ilk dönemini yaşamıştır. 1990'lar ve 2000'lerin başı ise beyin göçünde doğrusal bir artışın yaşandığını gelişme dönemiydi. Şimdi 2010’lu yıllarda ise katlanarak bir artış söz konusu. 2010 yılına kadar incelediğim dönemden oldukça farklı bir durumdayız.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçen sene verdiği bir demeçte şöyle demişti; “En zeki öğrencilerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz, gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı’ya yöneliyorlar.”

Öyle görülüyor ki, en azından bir kısım akademisyenler Yeni Türkiye’yi alışmış ve benimsemiş oldukları hayat tarzları bakımından bir tehdit olarak görüyorlar ve ülkeyi terk ediyorlar… Gidenler ardında akrabalarını, arkadaşlarını, sosyal çevresini ve bütün bir geçmişini bırakıp öyle gidiyorlar. Bu elbette gönüllü bir göç değil. Fakat neticede, Türkiye nitelikli ve eğitimli nüfusunu yitiriyor...