Hayatımda katıldığım ilk Newroz kutlaması, 1989 tarihinde İstanbul Zeytinburnu Abdi İpekçi Spor Salonundaki kutlama oldu. Hayatımdaki ilk en büyük kutlama da diyebiliriz buna. Onun için o heyecanı ve de bana bıraktıklarını hiç unutamıyorum. Yasaklı yıllardı, Newroz kutlamak bir yana ‘sarı, kırmızı, yeşil’ renklerin bir arada bulunması bile yasaktı. Ancak Newroz tam da böyle bir şeydi. Onlar ne derlerse desinler, bir yerde baskı, inkar, şiddet var ise orada Newroz isyandı.

Kapalı bir salonda binlerce insan, özellikle de kadınlar ve gençlerin heyecanı ve de coşkusu bütün gece devam etti. Kapıda içeriye girmek için sıkı bir polis aramasında geçtik, içeriye kendi bedenimizden başka bir şeyi sokmak imkansız gibiydi. Ama nasıl yapmış iseler birileri o yasaklı renklerden içeriye sokmasını başarmış, orada burada bu renkler parmakların üzerinden salınmaya başladı. Daha sonra bir slogan fırtınası koptu adeta; “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!” bütün bakışlar, bütün sesler bir noktaya odaklandı. Kesk sor u zer bir daire şeklinde belki bir metre genişlikte elden ele dolaşmaya başladı.

Salonun bir ucunda başlayan bu yolculuk bizim üniversite gençliği olarak durduğumuz yere geldiğinde gördüm ne olduğunu: bir paspastı bu elden ele dolanan renkler. Bir kadın kendi evine yasaklı üç renkten yapmış olduğu paspası bütün o çevik kuvvet polisleri arasında içeriye sokabilmişti. O gecenin en muazzam direnişi olarak benim gibi binlerce insanın belleğinde yer almıştır o yasaklı renkler ile elden yapılan paspasın yarattığı isyan duygusu.

Sonrasında BBC radyosunda dinlemeye başladım Newroz kutlamalarını. O zaman ulaşabildiğimiz hemen hemen tek yayın BBC radyosu idi. Haber saati geldiğinde bizlerde büyüklerimizden öğrenemesek bile, küçücük radyomuzu alır bir kenara çekilir gelişmeleri dinlerdik. Köydeydim, köyün yolları ve tepeler hala kar, radyoyu alıp evin en sakin yerine geçtim; “bu yayını şimdi odada masanın altında yapıyorum, başımızı jandarma, polis kurşunlarından kaldıramıyoruz.”

21 Mart 1992 Nusaybin ve Cizre’de binlerce insan Newroz için sabahın erken saatlerinde büyük bir endişe ve kaygı ile uyandılar. Newroz kutlamak istiyorlardı, ancak devlet haftalardır çeşitli saldırı ve tehditler ile buna engel olmaya çalışıyordu. Ancak bütün kurku ve endişelere rağmen insanlar en güzel elbiselerini giyindiler, büyük bir çoşku ile kendilerinin olan bir bayramı kutlamak için evlerinden sokaklara aktılar. Örgütlü olmanın, bir partiye sahip olmanın verdiği bir kararlılık ile Nevroz kutlaması için bir araya geldiler.

Cizre’de Newroz sabahı kutlamalar erken saatlerde başladı. Nur, Cudi ve Yafes mahallelerinden müzik ve halaylar eşliğinde toplanan insanlar, Newroz alanı olan Cizre mezarlığına gitmek üzere yürüyüşe geçtiler. Nusaybin caddesine gelindiğinde askerler ve polisler kitlenin daha fazla ilerlemesine izin vermek istemediler. Halkın direnmesi ve Newroz kutlama kararlılığı üzerine bir panzerden halkın üzerine ateş açıldı. İlk açılan ateşte onlarca kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı.

23 Mart günü resmi kaynaklarca ifade edilen tablo korkunçtu. Resmi kaynaklara göre 57, yerel kaynaklara göre ise 100'den fazla kişi ölmüş, yüzlerce insan yaralanmış, gözaltına alınmış, işkenceden geçirilmişti. Yaralananlar hastanelere bile gidemiyordu, çünkü kontrgerilla yaralıları derhal gözaltına alıyor ve işkenceden geçiriyordu. Ancak bütün o baskı katliamlara rağmen bu halk kendisinin, Ortadoğu halklarının olan Newroz bayramını büyük bir coşku ile kutlamaktan geri kalmadı, Amed’e milyonlar bir aynı halaya durduğunda direnişin zaferini kutluyorlardı.

Cizre, Nusaybin, Amed boşaldı bugün İstanbul, Mersin, İzmir, Antalya... binler, on binler bir kez daha büyük bir kararlılık ile Newroz için sokaklara, meydanlara akmaya devam ediyorlar.

Newroz Piroz Be!