Statik çalım davranışı günümüz futbolunun en temel hareketi konumunda. Temsilini de C. Ronaldo’da kavramsallaştırabiliriz. Bilekle yapılan hareketler ve adam geçmeye yönelik toplu/topsuz hareketleri kapsayan bu çalım biçimi, rakibi (adının verme nedenimiz de olan) belirli kalıplar dahilinde savunma algısında görmekle başlıyor. Zihinde fazlaca olasılığın biriktirilmesi demek de yanlış olmaz. Bilgiyi işlemeye dayalı deneyimlere dayanıyor.

Yapılan çalım davranışı da rakibin karşısında verili olan, antrenmanı yapılmış savunma davranışlarına karşı hamle olarak karsımıza çıkıyor. Belirli oranda sahada işlerlik kazanması meşrulaştırılıp tekrardan antrenmanlar kanalıyla yeniden üretilmesinin önünü açıyor. Böylece artık Ronaldo’nun topla bilek hareketlerinde sıkça gördüğümüz çalım biçimi, meşrulaşmış, futbol için olumlu hatta gerekliliği olan hareketler olarak lanse ediliyor.

Çift taraflı antrenman bilimi adını verdikleri statik hareket geliştirme mekanizmasının yeniden üretilmesini sağlıyor ve bununla da estetik futbol kavramını inşa ediliyor. Tribünlere oooooo yaptırırken, futbolun yaratıcılığına darbe vuruyor, ve çalımı antrenman dahilindeki statik hareketlere indirgeyip, estetiğin var olacağı koşulları mimimize etmiş oluyor.

Futbolcuların özenmeleri, çalışmaları ve denemeleriyle birlikte artık yaratıcılıkları da kalıplara dahil oldukça estetik görünümlü hareketler de azalmaya başlıyor. Temel olarak futbolun estetiği yeni alan üretmek, arkadaşına alanı gönderebilmek üzerine kurulu. Bunun yanında rakiple mücadelede de rakibi verili almadan, sahanın, oyunun her hareketle değişen, dönüşen ve sürekli yeniden kurulan, hareketli davranışla yapılan dinamik çalım olduğunu belirtelim.

Başka bir tabirle de doğaçlama hareketlerle yapılan, topu kazanma, kaybetme algısının zihinde yerinin en aza indirgendiği bir çalımlamanın oyununda, hem toplu oyuncu hem de savunan oyuncu özgürleşiyor ve oyun, özündeki doğaçlamayla yeniden kurulabiliyor. Bu da bize futbolun gerçek estetiğini sunuyor, belki mahalle aralarında hala izlediğimiz oyun karşılık geliyor (eğer çocuklar az izleyip cok oynuyorlarsa :)).

Hareketli oyun kavrayışı olarak dinamik çalımın oyuncuyu özgür kılması ile futbol Luiz Ronaldo veya Garrincha’yı üretebiliyor, ya da Messi’yi. Bu da hareketi karmaşıklaştırmadan, doğaçlama yolla davranışla ilişkili olduğu için daha basit davranış olarak algılanıyor. Messi rakibi cok basit egale ediyor, L. Ronaldo da öyleydi, Hagi de Garrincha da.

Yaptıkları oyunun akışına göre basit olanı, karmaşıklaştırmadan yapabiliyor olmaları. Tribünün de oyunun bir parçası olduğunu, oyunun show olmadığını gösteriyorlardı bize. Rakibi geçmek için Show Ponnyliğe gerek olmadığını, aslında Show Ponnyliğin rakibi geçmek değil, rakip yoluyla gösterinin futbolunu üretmek olduğunu gösteriyorlar...

Topu alırsın, saha verili değildir, oyuna ve akışa göre yeniden kurulur, basitçe oynarsın, kavrayışınla yaratıcılığın ortaya çıkar. Messi’nin çalımları gibi...

Çalımı da oyunun akışı belirlediğinde basitliğin en önemli görünümü de rakibin hareketsiz kalabiliyor olması olsa gerek. Rakibi hamlesiz kılmak karşısında topla Show Ponnylik yapmakla değil, oyunun akısına göre hareketsizliğin üretimiyle aslında hamlesizliğin de bir harekete karşılık geldiğini görebilmektir. Son dönemde Messi, İniesta ve Robben’de izlediğimiz de futbolun küçük geometrik alanda, küçük adımlarla akışını sağlayan estetik çalım tekniği olsa gerek. Bu oyunu ne istatistiklerle ne de ödüllerle açıklamaya kalkışmamak gerekiyor. Başka oyunun değeri başka bir oyun kavrayışıyla olabilir sadece. Bu açıdan Show Ponnylerin temsilcisi Ronaldo ile estetik futbolun temsilcisi Messi’nin hikayesi belki bu ama rekabetleri değil....

Son olarak oyunun estetiği, vücut geliştirmeden, kasların gücünün ölçülmesinden, gelişiminden öteye sahada kavrayışla, hareketli oyunun parçası olarak yaratabilmeye, yeniden kurulan oyuna göre pozisyon alabilmeye dayanıyor. Bugün estetik futbolun temsilcileri, ne kas, ne de vücut olarak dayatılan tipolojiyle alakaları yok. Geçmişte de öyleydi, çünkü zaten bu oyun farklılıklarıyla büyüyor ve bu oyunun peşinde olmak futbolun peşinde olmak demek.