Son günlerde ülkede siyasetin temposunun oldukça yükseldiği, siyasi gündemin olağanüstü gelişmeleri en sıradan insanları bile şaşırttığı günleri yaşıyoruz. Öyle ki, bir mafya külhanbeyi ana muhalefet liderini yazılı olarak tehdit edebiliyor. İktidarın küçük ortağı bu tehdidi açık açık destekliyor. İktidarın bir numaralısı önce uzun süre sessiz kalarak sükut ikrardan kabilinde, iki gün sonra ise yaptığı açıklamalarla daha açık olarak bu tehdide desteğini sunmakta beis görmüyor. Siyaset biliminin standartlarına göre demokrasinin nüvelerinin en asgari düzeyde olduğu ülkemizde yaşanan bu gelişmeler insanın kanını donduruyor adeta. Hoş, evvelden buna benzeri şeyler olmuyor değildi. Ancak hiç değilse illegal yapılar devlette kendilerini gizler konumda icraatlarını sürdürüyorlardı. Tabir caizse yaptıkları hukuksuzlukları 'kitabına' uyduruyorlardı ya da uydurduklarını sanıyorlardı... Kısacası iktidarın bir çete reisi tarafından bu kadar aleni şekilde koalisyon ortağı gibi pozisyon alıyor olması, onun kitleler nezdinde ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ne kadar zorda olduğunun, ne kadar çaresiz ve acınacak durumda olduğunun tezahürüdür.

Öte yandan muhalefetin bu konuda yeterli tepkiyi verdiğini belirtmek mümkün değil. Twitter hesabından iki cümle ile yasak savar mahiyette kınamak işin en kolayı. CHP liderinin görüşlerine hiçbir konuda katılmıyor olabilirsiniz. Ancak sokaktaki en sıradan birinin mafya külhanbeyi olduğunu kabul ettiği, mahkeme kararlarıyla tescilli bir çete reisinin milyonlarca seçmenin oy verdiği bir parti liderini tehdit etmesini en şiddetli şekilde şimdi değil de ne zaman protesto edecek muhalefet acaba? Gönül isterdi ki, HDP, İYi Parti, Saadet Partisi, EMEP, İşçi Partisi, Komünist Parti, Sol Parti, ismini burada sayamadığım tüm muhalif siyasi partiler ve muhalefette yer alan sendikalar, dernekler, demokrasi ve hukuktan yana olan diğer tüm kurum ve kuruluşlar CHP liderini topluca ziyaret edip, aynı fotoğraf karesinde yer almak suretiyle bir basın açıklaması yaparak; ''bu ülkede hak, hukuk, adalet, demokrasi bir mafya liderine ve onun hempalarına teslim olmayacak, ayağınızı denk alın, biz bu ülkede milyonları temsil ediyoruz, ülkenin gerçek sahibi biziz, bir daha bu tür davranışınızda dünyayı başınıza dar ederiz'' mealinde tepki vermeliydiler diye düşünüyorum. İki satırlık Twitter, Facabook gibi en kolayından klavye mesajı ile kınamak, çetelere gereken tepkinin verildiğini kabul etmek kendini kandırmaktan öte bir işe yaramıyor. Unutmamak gerekir ki, hukuk dışı çetelere karşı durmak demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en temel gereklerinden biridir.

Dikkat edilirse iktidar iki gün boşuna sessizliğini korumadı. Demokrasi cephesinden yeterli tepkinin kendilerince gelmediğine kanaat getirdiklerinde malum çetenin ve onu destekleyen küçük ortağını onaylayan tarzda açıklamalar yapmayı görev kabul ettiğini gördük.

AKP- MHP iktidarının her yönden köşeye sıkıştığı gizlenemeyecek bir hakikat. Onlar da bunun farkında oldukları için sözümona demokrasi veya yargı reformu gibi şeyler telaffuz etmeye başladılar. Hiçbir şekilde inanılır olmadıklarını belirtmek için kahin olmaya gerek yok.

Bu ülkeye demokrasiyi, eşitlik ve adaleti, hak ve hukukun egemen olduğu özgür toplum düzenini emeği ile geçinenlerin mücadelesi gerçekleştirecektir. Bunun yolu da sömürüye karşı eşit paylaşımı savunan, evrensel hukuku ve çok dilli, çok kimlikli, eşit yurttaş felsefesinin hakim olduğu özgürlükçü toplum için mücadeleyi ortaklaştırmaktan geçmektedir.