Savaşa karşı en etkili mücadele yöntemlerinden bir tanesi savaşın insan kaynağını kurutmak için askere gitmemek, diğer etkili yöntemlerden bir tanesi de savaşın sürdürülmesinde etkili olan karakol/kalekolların yapımına karşı olmak ve de her şekilde bunu engellemektir.

Lice’de 24 Mayıs tarihinden bu yana halk sokaklarda, dağlarda, yollarda yapılmakta olan kalekol/karakola karşı mücadele içinde. Bu mücadele oldukça yeni yöntemler içererek devam ediyor. Öncelikle karakol/kalekolun yapılacağı yakın bir yere çadırlarını kurdular. Daha sonra bu çadırlara başka eylem biçimleri eklendi. Ve bir haftadır da yol kapatmalar devam ediyor. Amed-Bingöl yolu bir haftadır zaman zaman bu nedenle kapalı. Yerinde ve de radikal bir eylem biçimi. Orada yaşayan insanlar karakolların kendi hayatları için ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar. Onun için kurşunları hiçe sayarak, kurşun sağanağı arasında o dağlarda olmaktan vazgeçmediler.

SEN ŞİMDİ NEREDESİN?

Savaşa karşı en etkili eylemlerden bir tanesi “savaşın insan malzemesini kurutmak için asker olmamaktır” dedi vicdani retçiler ve uzun yıllardır bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Ama bu yaklaşım muhalif kesimler açısından çok görülen bir şey olmadı. Bugün de kadınlar, gençler, çocuklar; “savaşa karşı en etkili eylem karakol/kalekola yaptırmamaktır” diyerek bütün emekleri ile bir mücadele yürütüyorlar. Uzaktan uzaktan Gezi romantizmi ile izleniyor bu eylemler. Bir yerden tamam, böylesi eylemlerde elbette yerelin aktif bir eylemlilik içinde olması en anlamlısıdır, elbette onlar bu sürecin içinde olacaklar diye düşünüyorsun, diğer yandan “Gezi’de Kürtler neden yoktu” eleştirileri eşliğinde hemen aklına “iyi de sen şimdi neredesin?” diyesin geliyor. Eylem resimlerinde gençlerin, kadınların gaz bulutu altındaki direnişini görüyorsun. Eldivenli avuçlarında taşı ile toma’ya karşı bekleyen gençleri görüyorsun. Kusura bakma ama bütün bunlarda senin bakışın “orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür”den öteye geçmiyor.

KARAKOLLAR SAVAŞIN YENİDEN BAŞLAYACAĞINI GÖSTERİYOR

Hakkari’nin Meskan dağında da halkın tamamen meşru ve de şiddetsiz mücadelesine karşı TSK toma, akrep ve kobra helikopterler eşliğinde günlerdir saldırı gerçekleştiriyor. Saldırılardan birinde yaşlı bir kadın bir askerin yanına giderek; “Biz sizin ve kendi çocuklarımız için bu dağlara çıktık. Bu karakollar savaşın yeniden başlayacağını gösteriyor. Bu dağlar bizim dağlarımızdır. Özgür dağlarımıza giremiyorsak, hayvanlarımız giremiyorsa, yaylalarımıza giremiyorsak, biz bu dağları size bırakmayacağız” diyerek yaptıkları eylemin niteliğini bütün içtenliği ile paylaşıyordu. Bu yaklaşım bütün gerçeği çok çıplak bir şekilde veriyor. “Bizim olmayan dağlar kimsenin olmayacak!”

Özgürce dağlarında olma hali barış demektir, barış ise bu ülkede yaşayan insanlardan birilerinin ellerinde silah dağ başında, birilerinin maden ocaklarında, birilerinin de sokaklarda ölmemesi demektir.

KALEKOLA KARŞI OLMAK TÜRKİYE İÇİN BARIŞ İSTEMEKTİR

Lice’de, Meskan’da askere 'karakol/kalekol yapma, operasyona gitme' diyen bir kadın, genç, ondan binlerce kilometre uzakta -İzmir, İstanbul vs-, hiçbir şeyden haberi olmayan kişiyi de bir gün amansızca yakalayacak bir kurşuna hedef olmasını engeller! Ama bunu böyle görmek yok. Lice’de, Meskan’da karakol/kalekola karşı olmak, mücadele yürütmek doğrudan kendi hayatlarını, dağlarını, tepelerini, ağaçlarını, nehirlerini korumaktır. Kendi hayatları içinden askeri, silahı, polisi, toma’yı, akrep’i çıkarmak istiyorlar. Bunu yaparken itirazının alanını, nereye varacağını da çok iyi biliyorlar. Kürdistan’da silaha, karakol/kalekola karşı olmak Türkiye için barış istemektir.

B VE C PLANLARI BU MU?

Diyarbakır'dan Lice ve Genç üzerinden ulaşım sağlanamıyor. Araçlar Hani istikametine yönlendiriliyor. Diyarbakır -Bingöl ulaşımı ise Elazığ üzerinden sağlanıyor. Bölgede Fis Ovası ile Abalı'da yolun kenarına çadır kuran bir grup, bölgede karakol inşaatlarına karşı çıkıyor. Lice, Meskan’da başlayan bu mücadele Karlıova, Silvan, Cizre’de devam ediyor. Bu sabaha doğru 04.30 sıralarında 100-150 yurttaşın bulunduğu Lice’deki eylem alanına özel jandarma birlikleri ve çevik kuvvet polisinden oluşan yaklaşık bin kişilik bir kuvvetle müdahalede bulunuldu. Gelen ilk bilgilere göre yaralanan insanlar var ve jandarma gerçek mermi kullanıyor. Bu saldırı Başbakan’ın savaş politikasının - "B ve C planlarımız devreye girer"- devrede olduğunu göstermekte.

Hani barış diyenler? Daha ne bekleniyor, her defasında “Kürtler nerde, Kürtler neden yok” diyenler; Kürtler dün olduğu gibi bugün de sokaklarda, meydanlarda, dağlarda devletin zulmüne karşı kadın, çocuk, genç mücadele ediyor. Ya sen neredesin?