Komün, öz yönetim, demokratik özerklik, öz savunma gibi söylem ve ifadeler son yıllarda hayatımızın içinde çokça karşımıza çıkan ifadeler oldu. Bu ifadeler, Kürt Özgürlük Hareketi eksenindeki politik hat üzerinden gündemlerimize girdi. Burada hayatın içinde çıkan, ve de hayatın yeni ihtiyaçları çerçevesinde yeniden örgütlenen bir yapının değişim ve dönüşümünü de izlemek mümkün. Bu gelişmeler Kürt halkına, onun mücadelesine yakın olan yapı, kurum, parti ve kişilerde bir heyecan yaratırken, her şekilde adalet ve özgürlük talepleri karşısında düşmanca tavırlar içine girenler için de bir kaygı endişe nedeni oluyor. Türkiye toplumunun da önemli bir kesimi devlet/iktidar ile birlikte bu kaygı ve de endişeli çokluk içinde yer alıyor. Ve endişesini yaşananın ne olduğunu anlamaya çalışarak gidermek yerine geçmişten edindiği refleksler ile birlikte düşmanca bir pozisyon içinde yer alıyor.

Oysa kimi zaman tanım ve kuramların akademik soğukluğuna hapsedilmek istenen şeylerin hayatın içinde bambaşka bir akış içinde olduklarını görüyoruz. Hayatın kendisi kendi ihtiyaçları çerçevesinde yeni olanı tartıştırmaya, mümkün oldukça kendi pratiği içinde buna hayat buldurmaya çalışıyor. Bunun ciddi bir adımını dün basından okuduk; Cizre Halk Meclisi yaptığı Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı'nda aldığı kararları paylaştı. Bu kararlar içinde savaş karşıtı, anti-militarist bir vicdani retçi olarak beni en çok heyecanlandıran madde; “Halkımıza karşı ilan edilmiş topyekun bir savaşın varlığı, devletin bütün kurumlarının bu savaşa hizmet eden bir tutumda olduğu bütün çıplaklığıyla ortadayken, gençlerimizin bu kirli savaşa hizmet etmemesi gerektiği noktasından hareketle gençlerimizi askere gitmemeye, ailelerimizi de çocuklarını askere göndermemeye çağırıyoruz” oldu. Bunun bir çağrının da ötesine geçerek hayatın bir parçası, pratiği olarak ifade edilmesi son derece önemlidir. Bu kara pratik işlerlik kazandırmak ciddi bir güç açığa çıkaracaktır. Savaşa, şiddete söylem olarak karşı olmak yerine bir fiil pratik içinde bir anlam kazandırmak insanlarda yeni bir aklın ve de hayatın gelişmesini sağlayacaktır.

Halk Meclisi nedir? Aslında Türkiye'nin bir çok yerinde benzer meclisler ve de bunların çalışmaları var. Belediye yasaları çerçevesinde bir işlevleri de vardır. Ancak Cizre Halk Meclisi'ne baktığımızda son derece devrimci ve de radikal kararlar görmekteyiz. Cizre'deki Halk Meclisi kendisini bir komün yönetimi üzerinden inşa ediyor, yani devletin/erkek egemen militer sistemin yasa ve de beklentileri üzerinden değil, tamamen halkın ve de sokakların talepleri üzerinden inşa ediyor. Bernand Shaw Meclis toplantısı, tek başına bir şey yapamayan insanların bir araya gelerek bir şey yapılamayacağına birlikte karar vermeleridir, derken tam da sistem içi meclis yapılanmalarını anlatıyordu. Oysa Cizre'de yaşanan bambaşka bir şeydir. Tıpkı Paris Komünü gibidir Cizre'de yaşanan.

Komün; Aynı kentte yaşayan belli bir özerklikten faydalanarak yasasını kendisi yapan ve kendi kendisini yöneten halktır. Bu karakterini daha çok da 1792-1871devrimlerinde kurulan geçici yönetimler ile Paris'te görmekteyiz. Cizre'de bu anlamda Paris'ten Rojava'ya uzanan bu özgürlükçü yerel/yerinden, demokratik ve de özerk hayatın kendisini kendi özgücü ile kurmasını anlatır. Devletin o kadar korkunç bir kin ile yüklenmesi 9 gün boyunca bütün yaşam alanlarını gasp etmesi, ve 24 insanı korkunç bir şekilde katletmesi de bundan kaynaklıdır. Çünkü burada devlet aklı dışında başka bir akıl var, bu başka bir akıl kendisi için yeni bir hayat ve yeni bir yönetim oluşturuyor; “Kadının toplumsallığın öz kaynağı olduğu gerçeğinden hareketle, ‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez’ anlayışını esas alan meclisimiz, kadını meta olarak gören anlayışlarla mücadele edilmesinin acil bir gereklilik olduğunu görmüş, bu çerçevede; çok eşliliği, başlık parasını ve berdeli yasaklama ve önüne geçilmesi için gerekli çalışmaları yürütme kararı almıştır. “

Gücünü kendisinden, hayatın içinde alan bir akıl var. Erkek egemen/militer sistem dışında bir üretim ve akıl var. Kadın aklı ile özgürlükçü ve anti-militer bir perspektif söz konusudur. Her şekilde alınan kararların hayat bulması içinde kendimizi içinde düşünmek, hayat bulması için çaba sarf etmek hayatlarımızı birlikte dayanışma içinde özgürleştirecektir. Bu anlamda Cizre Halk Meclisi'nin aldığı kararlara sahip çıkmak, çoğalmasını sağlamak, başka pratikler ile beslemek bugün hayatın bizlerden beklediği somut bir adımdır. HDP/HDK, DHK/DBP, Kent Meclisleri, Kent Ekoloji Meclisleri, Barış Bloku ve de bileşenleri için bu kararlara destek vermek, içinde olmak, başka yerellerde çoğaltmak önemlidir. Cizre Halk Meclisi'nin ku kararları hayatın içinde çıktı, hayata dönmesi bütün bu yapıların sorumluluğundadır.

Sadece bu yapılar da değil elbette, bu ülkede adalet, eşitlik, özgürlük talepleri ile yola çıktıklarını söyleyen, politika üreten yapı, grup ve partiler içinde aynı şekilde önemlidir. Hatta anarşist, anti-militarsit, ekolojist, yapı ve gruplarda bulundukları yerden doğru içinde yer alarak, kendilerini katarak buna hayat verme çabası içinde olmaları “başka bir hayat mümkündür”ü slogan olmaktan çıkaracaktır. Bugün için bir kez daha hayatın içinde, sokakların bir parçası olmak, dayanışmak, yeni/başka bir hayatı kurmak son derece devrimci ve de radikal; “gençlerimizi askere gitmemeye, ailelerimizi de çocuklarını askere göndermemeye çağırıyoruz” a hayat vermekten geçiyor.