Yaklaşık iki haftaya yakın zamandır Kobani'deyim. Daha önce 4 aya yakın zaman Kobani sınırında olan Suruç'un köylerinde kaldım. Suruç nöbet bölgesinde kaldığımız dönemde de gözlemlerimi çeşitli yollar ile kamuoyu ile paylaştım. Kobani'de kaldığım süreçteki gözlemlerimi de sizinle paylaşmak isterim.

IŞİD ve koalisyon güçlerine bağlı savaş uçaklarının en yoğun vurduğu bölgeleri adım adım gezerek, evlerine dönen sivil halk ve yetkililerden var olan durum üzerine kritikleri dinledim. Bazen çok öfkelendim, bazen çaresizce konuştuğum insanlardan gözlerimi kaçırdım. Bazen Kobani'de yan yana duran yoldaşların ilişkileri bana kanat oldu ve mutluluktan uçurdu. Nerede ise her duyguyu Kobani'de yaşadığım söylenebilir.

Kritiklerden önce gözlemlerimden ve sivil halkın isteklerine göre acil ihtiyaçları bir kere de ben yazmak istiyorum.

1) Kobani'ye mayın ve bombaların temizlenmesi için profesyonel ekiplerin gelmesi gerekir. Yoğun şekilde sivillerin şehre geldiğini görüyoruz. 35 bin sivil insanın şu anda Kobani'de olduğu düşünülüyor. Kaldığım süre içerisinde, en az dört defa sivillerin yaşamının sonlanması ile biten patlamalar oldu. En sonuncusu bugün gerçekleşti, evin dışında oyun oynayan çocuklar, başıboş bombaların hedefi oldu. Bir çocuk yaşamını yitirirken beş çocuk yaralandı.

2) Kobani şehrinin doğu kısmında binaların altında yüzlerce IŞİD cenazesinin çürüme ile karşı karşıya olduğu biliniyor. Sıcaklar ile beraber bu durum hastalıklara yol açacak. Bu cenazelerin kaldırılması ve gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekiyor.

3) Temel gıda maddesi (çocuklar için elzem ) ve evlerin elektrik sistemi jeneratör ile sağlanıyor. Bu jeneratörler için yakıtın ve temel gıda maddesinin parasız sağlanması gerekir. (yazın gıdaların korunması için gerekli )

4) Kobani'ye gelen sivil halk için toplu kalabilecekleri geçici alanlar oluşturulmalı. Bu toplu alanlar oluşturulabilirse göçük evlere kontrolsüz yönelme azalacaktır.

5) Yüzlerce YPG ve YPJ savaşçısının yaralı olduğunu ve Türkiye'ye tedavi için gittiklerinde tutuklanma tehlikesi olduğu için tedavilerinin burada yetersiz imkanlarla devam ettiğini biliyoruz. Çok acil doktor ve ekipmanlar ve medikal imkanlar sağlanmalı. Sınır tanımayan doktorlara çağrı yapılmalı ve bu duyarsızlıkları dillendirilmeli.

6) Sivil ihtiyaçların karşılanması için Türkiye devletinin koridor açması için kamuoyu oluşturulması için çabalanmalı. Türkiye devleti bu süreci olduğunca istismar edip buradaki yönetimi zor duruma düşürmek için kullanacak.

Gördüğüm bu acil ihtiyaçların mutlaka çözülmesi gerekir. Yoksa salgın hastalıkların önüne geçemeyiz.

Bu ihtiyaçları yazdıktan sonra yazının devamı olan elzem kritiklere geçelim.

Emperyalizm savaş dönemi ve sonrası barış dönemlerini kullanır.

En kötü barış en iyi savaştan iyidir. Çünkü savaşın her anından emperyalist devletler yararlanır. Bu kanıya şuradan vardım. Görüştüğümüz herkes bu yükün altından tek başımıza kalkamayız diyor. Biz bu şehri yeniden inşa ederken yalnız değiliz. Ama “Milyar dolarlar paraya ihtiyacımız var ve bu parayı bize verecek olanlar bizden ne isteyecek” sorusu, bir çok zihni meşgul ediyor.

Tüm bunları alt alta ya da üst üste koyduğumda, dört ay beklediğimiz Suruç köylerinde “niye koalisyon uçakları doğru vurmuyor , neden daha fazla vurmuyor” soruları, yeniden inşa sürecini ve önceki satırlardaki soru, bizi o gün kendisine mahkum eden emperyalizm, ölçüsüz yıkımla da aynı oyuna devam mı ediyor sorusunu akla getiriyor.

Şu an nerede ise 35 bine yakın sivil evlerine döndüler. Ve yakında halkın homurdanması başlayacak. Halkın serzenişlerini şimdiden duymaya başladık. BM ve uluslararası güçler yine böylesi süreci pompalayarak bir süre sonra dayatmalarını hükümete sunacak.

Amerika ve koalisyon güçlerinin müdahale için 35 gün bekleyip, iyice Kobani’yi dara sokup, Dohuk anlaşmasını da sağladıktan yani hançeri sırtına sapladıktan sonra IŞİD’i vurmaya başlaması gibi benzeri uygulamayı da yeni inşa sürecinde görmeye hazırlanmalıyız.

Elbette seçimsiz değiliz fakat öncelikle seçimini Kobani kanton yönetimi yapmalı ve kentteki tüm yapılanmayı o duruma göre şekillendirmeli. Kanton yönetiminin doğru karar alması için elinin güçlenmesine ihtiyacı var. Biz burada devreye gireceğiz. Kobani'nin elinin güçlü olması bizim dayanışmamızı büyütmemizle mümkün. Her türlü fiili dayanışmayı göstermemiz gerekir.

Bu satırları okuyan sevgili okurlar belki biraz bana kızabilirler. Sevgili okur bana kızsın fakat dünyanın her yerinden büyük umut ile izlenen ve sadece Kürt halkının değil, insanlık değerlerinin birikimi olan öz yönetimci kanton devrimi yarım kalmasın.

Neden mi bu şekilde çıkış yapıyorum, Kobani kantonu şahsında büyük bir sıkışmayı da büyük imkanı da gözlerimle gördüm. Tev-Dem, savaş Kobani kantonunu vurmadan önce hatırı sayılacak özyönetimci bir yapıyı kantona hakim kılmış. Hepimizde oluşan kanaat, hatta bu yazıyı okuyan okurda da belki aynı kanaat oluşmuştur , bu kanaatin işaret ettiği şey IŞİD ve arkasındaki gücün bu sistemin tüm kazanımlarını acımasızca hedeflediğidir. Bin bir zahmet ile her şeye karşın iki senedir inşası büyük çapta tamamlanan kantonun tekrar başa dönmüş olduğunu üzülerek gördüm.

Yaşam her şeye rağmen devam ediyor, yara aldık ama ölmedik, öyleyse daha da güçlenmemiz bizi tek kurtaracak olan şey.

Yoksa yetim kalan hiç bir çocuk bizi büyüyünce af etmez. Bugün o yetimlerden beşi ile tanıştım. “Öcalan’a kurban olsun, Kürdistan’a kurban olsun anne ve babalarımız” diyorlar. Yetim kalan bu çocukların gülen yüzleri aşkına, herkes elinden geleni yapsın.

Rojava öz yönetimci kantonu devrimi sadece bir halkın devrimi değil, büyük insanlık değerlerinin geldiği bir noktadır.