Sene 1980…

Postal seslerinin rap rap diye kapıda olduğu ve o mahur bestenin yeniden çalmaya başlayacağı senelere gebe, o meşum darbenin tarihi…

Çoban Sülo’nun azınlık hükümeti Kadayıfçı Neco’nun kerhen desteğiyle sürüyor ve başkentin siyasi mahfillerinde kapkaplının her an kirişi kırıp, desteğini kapıp kaçacağı konuşuluyor…

Kriz var kriz ve ekonomi de şimdiki gibi tıkırında!

Allahları var kendileri yoklar… Türk Siyasetinin 4rakip şahsiyeti ve pek değerli zevatı muhteremleri; ülke tarihinde en kanlı pıçaklı! oldukları dönemde dahi en azından karşılıklı oturup (hatta yatıp!) konuşabilme erdemine sahipler… (Şimdi öyle mi ya!)

Tam bu aşamada Sülo ve Neco buluşuyor.
Görüşme 3 saat sürüyor.
Sülo çıkışta; “Bunalımı aştık” diyor.

Türkiye rahatlıyor!

Siyasi literatürümüze her gün yeni cevherler katan, creme de la creme altın çocukları arzı endam etmekte sahnede…

Biz Güneri Cıvaoğlu’nun yalancısıyız, o yazıyor:
“Aslında çok şey konuşmadık. Süleyman içeri girdi. ‘Necmettin çok yorgunum, şöyle bir uzanayım’ dedi. Odamda uzun bir kanepe vardı. Ayakkabılarını çıkardı. Uzanıp yattı. Biraz uyukladı. Sonra şuradan buradan konuştuk. İki eski arkadaş, güzel güzel sohbet ettik. Birkaç saat böyle geçti. ‘Hay Allah razı olsun, biraz açıldım’ dedi. Ayakkabılarını giydi, öpüştük, çıktı.”

Amma ve lakin cumhur cemaatin;

Benzini yoktu ki içilsindi o dönem; o yüzdendir ki millet yürüdü, ama yollar da aşı(ndırı)lamadı!

Sonunda mı?

Bu sağ o selamet; kadayıfın altını yaktılar, hep beraber…

Yani benim yalnız ve sevgili cumhurum; sehven de olsa, kerhen çok şey öğrettiler ülkeye!

Feryatlarınızı duyar gibiyim;

Yahu yine bilmece gibi başladın… Sadede gel! Ne demeye bildiğimiz şeyleri yazıyorsun?

#OHAL’de;

Hileli terazi
Han hamam arazi
Konuşanı
Asi deyip içeri tıkmalı.

Amma, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür…

İnsan unutur… Ama unutkanlığı en büyük hastalığıdır da!

#OHAL’de;

Faili meçhuller
Çöple beslenenler
Çalıp duran ziller
Uyandırmalı

Bazılarımıza göre değerli, bazılarımıza göre kederli yalnızlığımıza sarılıp Müjgan’la bir daha ağlaşmamak adına;

Yolun ortasında
Henüz onaltısında
İnsan insanım diyorsa
Bişey yapmalı

Önümüzde yine seçim var!

Ve 2tarzı siyaset yarışmakta, yine…

Peki, şimdiye kadar da hep böyle olmadı mı?

Müesses nizamın devamını savunanlar ile sistemin ezdiği “Ötekiler” yani; “Biz” ve onlar arasında!

Seçime giren ittifakların isimlerindeki analoji bile lapsuslarının dışavurumu ve faş olmuş halleri değil midir?

Ha cumhur ha millet; her daim zillet, bu ne menem illet!

#OHAL’de;

Önüm arkam sağım solum sobe; (s)aklanamayan neden hep “Biz” yine?

Sanki onlar hancı
Halkına yabancı
Biz ise kiracıyız da
Evden atmalı.

Bazılarının dediği gibi son şansımız da değil bu seçimler…

Ne son yengimiz ne de son yenilgimiz olmayacak…

#OHAL’de;

Birisi oy peşinde
Öteki rant işinde
Kıyamet değilse bile
Bişey kopmalı.

Bir bardak suda fırtına değil ama!

Herkesin fikrince
Farkımız çok ince
Yutmaya gelince
Demir lokmayı

Koparacak mıyız peki?

Bizim denizde fırtınayı….

Unutma!

“Biz” her yerin yerlisiyiz!

Ve mutlaka kazanacağız…

2.turda Allah kerim be kardeşim!

Senle değişir her şey ülkede…

Şimdi #BirOyHDPyeBirOyDemirtasa

#OHAL’de…

***

Hayko Bağdat’ın “Muharrem İnce’yi desteklemek Türkiye’ye ihanettir” yazısına gönderme

Kapkap: Antakya’da takunyanın yöresel ismi