''Yalan öyle nüfuz etmiş ki insanların diline, 'doğruyu söylemek gerekirse diye bir kalıp var.''

Dostoyevsi

***

vicdanımıza son çentik atılalı çok oldu. artık hiçbir şey bizi sarsmıyor .son dakika haberlerine göz ucuyla bakıp dönüyoruz hayatımıza. hepimiz, kumdan yaptığımız kalelerimizde kral olma hevesi ile didinip duruyoruz.

sabah kalktığımızda güzel bir kahvaltı, sonrasında sımsıcak duş, ve gündelik kargaşa ile avunma seremonisi. kariyer, gelecek planları, cilalanıp önümüze koyulan tv programları, sinema filmleri, tiyatro gösterileri, konserler, barlarda eğlence. seni de hatırlıyoruz reklam arasında. bir sigara yakıyoruz, uzun sürüyor sinema arası, bir sigara daha biterken oyunun ikinci yarısı başlıyor. tiyatroda sahneye odaklanmak zorundayız. mecburen unutuyoruz seni.

yolda taksici ile memleketin ahvaline dair gevezelik yaparken laf yine sana geliyor. önce susuyoruz, yokluyoruz .sonra ürkekçe lafa girip 'yahu biz de hendek'ten yana değiliz ama...' devamını getiremiyoruz. korkuyoruz. susuyoruz. bazen metrobüste yaşlı bir teyzeye yol verdikten sonra ayakta kalan amca ile gözgöze geliyoruz. belli amca da sizin oralardan. esmer tenli, hayatın sillesini çocukken yemiş. gözleri buğulu, hani göz göze gelsek utanacağız. kaçırıp gözlerimizi, susuyoruz.

akşam sıcacık evimizde, iş arkadaşlarımız hakkında dedikodu yaparken yine sohbetin ucu sana geliyor, kısa kesiyoruz. bir bira, ya da viski. unutuyoruz seni. uyuyoruz.

bizi sormuşsun. doruyu söylemek gerekirse değil, doğruyu söylüyorum;

sen orada her gün biraz daha ölürken, biz doğum günü kutlamalarında dansöz oynatmakla meşgulüz!

sen orada her gün biraz daha kanarken, biz meclis iç tüzüğüne saygılı olmayı öğreniyoruz!

***

bizi sormuşsun, aslında iyi miyiz, kötü müyüz bilmiyoruz. bizim için iyilik- kötülük halleri anlamını yitirmiş durumda. seninle hiçbir zaman ortaklaşamadık, sen iyisin. ideallerin, hayallerin, bizim için, ölecek kadar iyi. ama umurumuzda değilsin bilesin.

sokak ortasında vurulmuşsun. yedi gündür cenazen orda bekletiliyor. alamıyorlarmış.

anne karnında, daha dünyaya gelmeden vurulmuşsun.

35 günlük iken vurulmuşsun.

vurulmuşsun 12 yaşında, buzdolabında bekletilmişsin. annen her gece kalkıp nefesini yoklamış. inanamamış öldüğüne.

sen ölmüşsün, ölüyorsun, öleceksin

biz susmuşuz, susuyoruz, susacağız.

***

bizi sormuşsun, neden sessizsiniz diye serzenişte bulunmuşsun. haklısın, hem de çok haklısın.

ama biz de vicdan kalmamış. bizim sana dair söyleyeceklerimiz zehirli cümleler. ahkam kesmekten, akıl vermekten başka yaptığımız bir şey yok. iyi ki bizi dinlemiyorsun, iyi ki bizi dinlemiyorsun, iyi ki bizi dinlemiyorsun.