KİEV
Stattaki medya merkezine biraz erken geldim. Daha iki buçuk saat var maçın başlamasına. Gazeteci milletifinal maçının geyiğini yapmaya koyulmuş bile. Kulak veriyorum.
Her kafadan bir ses çıkıyor. Ama sanki ağır basan taraf İtalya.
Evet, ben de 2008 ve 2010’da kupaları kaldıran eski göz ağrım İspanya’yı bu sefer bıraktım, 90 dakikalığına İtalyan oldum..

İspanya’nın kısır hakimiyeti
Saat 19.40
Notlarıma bakıyorum.
İspanya’nın oyun tarzı ortada sıçanya da taka tiki sıkıcı olarak nitelenmeye devam ediyor. İspanyol milli takımının Barça’daki gibi golcü bir Messi’den yoksun olduğu için gol kısırlığı çekmeye başladığı belirtiliyor.
Topla oynama hakimiyetinde çıtası en yüksek takım yine İspanya. Ama bu hakimiyetin kısır bir hakimiyetolduğunu belirtenler arasında, Avrupa’nın önde gelen futbol adamları arasında yer alan Arsenal’ın hocası Arsene Wenger de var.
Topu iyi tutuyorlar ama gol yok!
Bu turnuvada İspanyolların maç başına gol yüzdesi 1.8 ki, bu da turnuva ortalamasının yüzde 25 altında.
Kısır hakimiyet meselesi başka istatistiklere de yansımış. İspanya, Euro 2008’de gol başına 33 pas, 2010 Dünya Kupası’nda 44 pas yapmış. Bu turnuvada ise finale kadar gol başına düşen pas sayısı 58’e çıkmış...
İlginç bir kısır döngü.
 
Bol pas mı, bol şut mu?
Saat 20.10
İspanya’yla İtalya arasında 1-1 berabere biten grup maçında top hakimiyeti yüzde 65’le İspanya’nın olmuş.
İyi güzel ama hamgi alanda pas?
Etkili alan, etkisiz alan...
Galiba etkisiz alanda nafile top çevirme dönemine girmiş İspanyollar.
Ama İspanya topla oynarken, İtalya fazlasıyla şu atabilen bir takım...
Teknik direktör Cesare Prandelli’yle iki yıldır yeniden doğuş sürecini yaşayan İtalya’da gözler iki oyuncuda:
Pirlo, Balotelli.
33 yaşındaki Pirlo takımın beyni. İtalya Berlin’de 2006 Dünya Kupası’nı kaldırdığı zaman da vardı Pirlo. Prandelli, Almanya’ya orta sahayı kapatırken nasıl kilit adamolarak Pirlo’yu kullanmışsa, İspanya’ya karşı da aynı taşı öne sürecek. Bağış Erten’in Radikal’deki yazısında ekipler amiri diye tarif ettiği Pirlo’nun futbolunu izlemek gerçekten büyük bir keyif...

Balotelli mi?..
Saat 20.30
Büyük umutlar bağlanmış durumda süper Balotelli’ye. İki golle yıktığı Almanya’dan sonra bir patlamayı da İspanya karşısında yapabileceği... Gol sayısını 4’e, 5’e çıkararak turnuvanın gol kralı olabileceği... Pirlo’yu gölgede bırakabileceği... Yazılıp çizilenler böyle 22 yaşındaki Balotelli için.

Taktik savaşları...
Saat 20.50
İtalya’nın hocası Prandelli maç öncesi demiş ki:
“Evet, İspanya kuşkusuz dünyanın en iyisi. Ama göreceksiniz, yeşil sahanın  belirli alanlarını onlara kapatacağız.”
Del Bosque’nin yanıtı:
“İspanya hücum futbolu oynayacak!”
Prandelli’yle Del Bosque’nin taktik savaşlarını bakalım kim kazanacak?..
Pirlo, İtalya’nın kaptanı ve büyük kalecisi Buffon’la birlikte Dünya Kupası’nı kaldırdıkları ‘2006 ruhu’ndan söz ediyor takımı için...
İniesta’yla birlikte İspanya’nın beynini oluşturan Xavi, oyun tarzlarının sıkıcıolduğunu reddederken, Pirlo’ya olan hayranlığını saklamamış... Bir İngiliz yorumcu da, İspanya’nın Real Madrid’li büyük kalecisi ve kaptanı Cassilas’ın milli takımdaki Barca-Real Madrid ayrılığını gidermiş olduğunu söylüyor.

Tribünler İspanyan’ın
Saat 21.40
Muhteşem törenle birlikte takımlar tünelden çıkıyor.
Gladyatörler arenaya...
İtalyan takımında milli marşı en heyecanlı, gözlerini yumarak, bağıra bağıra söyleyen kaptan Buffon...
İspanya’daki kimse söylemiyor marşı... Çoğunluk Katalan olduğu için mi?.. Değil tabii. Sözsüz bir milli marş tercih edilmiş, Franko döneminin sona ermesi ve demokrasiye geçilmesiyle birlikte, 1978 yılında. Belki de İspanya’nın çok farklı etnik köklerden oluşan yapısı göz önünde tutulduğu için böyle yapılmış...
Hasan Cemal, maça maça!

İspanya geliyor!
Saat 21.58
İspanya daha etkili geliyor. Daha iyi pas yapıyorlar, daha iyi bastırıyorlar. Xavi’nin şutu üstten kıl payı...
İspanya’nın taka tiki’si işliyor.
Oyuna hakim olan taraf İspanya...

İlk gol ispanya’dan
Saat 22.00
Fabregassağdan çizgiye kadar indi, çok güzel kesti ve David Silvacüce boyuyla öyle güzel bir kafa çıkardı ki.
İspanya 1-0, 15. Dakika...
İspanyol kulübesi fırladı yerinden, Del Bosque gayet sakin...
Oyunun hakimi ilk 15 dakikada kesin İspanya.

Balotelli etkisiz!
Saat 22.25
Balotelli topla da buluşamıyor, etkili de olamıyor. Piqueher an tepesinde Balotelli’nin, gerektiğinde biçiyor. İspanya çok çabuk çıkıyor hücuma, az adamla da yakalıyor İtalya defansını..

İspanya’dan 2. gol
Saat 22.28
Müthiş geldi İspanya. Xavi olağanüstü hazırladı poziyonu ve sol bekAlbayılan gibi kıvrıldı ve enfes bir deparla Buffon’u mağlup etti.
Dakika 42, İspanya 2-0 önde.
Bu oyunu bu saatten sonra çevirmesi çok zor İtalya’nın...

İkinci yarı, İtalya 10 kişi kalıyor
Saat 23.10
Dakika 67. Akıl alır gibi değil. İtalya 10 kişi kaldı sahada.
Cesare Prandelli 1’i sakatlıktan 3 oyuncu değişikliğini (Chiellini, Cassano ve Montolivo’yu çıkardı) yaptı. Ve hemen arkasından bir oyuncu da 60. dakikada sakatlanınca, İtalya sahada 10 kişi kaldı. Hoca’nın tarihi hatası!
Böyle bir feci hatayı nasıl yaptı Prandelli, yazık! İspanya’da David Silvaçıktı, Pedro girdi.
 
İspanya rahatladı!
Saat 23. 20
Dakika 75, Fabregas çıktı, Torres girdi. İspanya rahatladı. Bu saatten sonra 10 kişiyle oynayan İtalya’nın bu maçı çevirmesine mucize bile yetmez.
İspanya tarih yazmaya çok yakın.

En farklı final
Saat 23.37
Dakika 84’de Xavi’nin enfes pasıyla Torres’in golüyle 3-0. İki finalde iki gol atan ilk oyuncu sıfatını kazanmış oluyor Torres. 2008’deki Avrupa finalinde de Almanya’ya attığı golle İspanya’yı şampiyon yapmıştı.
Arkasından 88’de bir gol daha Mata’dan, 4-0... 
Uzun sözün kısası:
Evet, İspanya Avrupa’nın, hatta dünyanın tartışmasız en büyük takımı olduğunu kanıtladı. 2008 Avrupa, 2010 Dünya kupalarından sonra Euro 2012’yi de bileğinin hakkıyla kaldırdı. Böylece Kiev’de tarih yazarken, biz futbol kaçıkları da tarihe tanıklık etmiş olduk.

Son not:
Maç öncesi İspanya’yla ilgili olarak yapılan gol kısırlığı konusundaki eleştirileri de İspanyollar 4-0’lık müthiş skorla boşa çıkarmış oldu. Benim 90 dakikalık İtalyanlığım da hüsranla sonuçlanmış oldu.