CHP ve değişim...  Eski CHP, yeni CHP...  Kim bilir kaç kez yazdım bu konuları ve ne çok ilgilendim bu konularla.
Bazen umut dalgalarıyla, bazen eleştiri oklarıyla yola koyuldum. Ender de olsa bazen kendimi gazeteciden çok ‘umut otobüsü’ndeki bir yolcu gibi gördüm.
Nedeni karmaşık değildi.
CHP’den sosyal demokrat bir iktidar alternatifi çıkmasını Türkiye’de demokrasi ve istikrar açısından önemsiyordum.
Bugün de önemsiyorum.
Ama geçen zaman içinde önemsemiş olduğum bu konuda hep hayal kırıklığına uğradım.
Ne yazık ki öyle.
Ecevit’in Ortanın Solu...
Ecevit’in Demokratik Solu...
Erdal İnönü’nün SODEP’i...
SHP’si...
Baykal’la İsmail Cem’in yeni CHP’si...
Baykal’ın Derviş’li CHP’si...
Murat Karayalçın’ın SHP’si...
Altan Öymen’in CHP’si...
Baykal’ın eski model CHP’si...
Yıllar böyle geçti.
CHP sosyal demokrat olamadı.
Olabilir miydi?..
Ama ben yazmaya devam ettim.
İyi niyetle, daha çok iyimserlikle...
CHP kurultaylarını muhabir, Ankara temsilcisi, genel yayın yönetmeni ve yazar olarak yıllar boyu yakından izledim.
Bazen Ecevit’e, bazen Baykal’a, bazen Erdal İnönü’ye, bazen İsmail Cem’e destek ve gaz vererek yazdım.
Yeni CHP diye yazdım.
CHP’de değişim diye yazdım.
Ama CHP bir türlü yeni olmadı.
Bir türlü değişmedi.
Bir türlü iktidar umudu olamadı.
Her şey her seferinde bir saman alevi gibi yanıp söndü, büyük kitleleri düş kırıklığına uğratarak...
Şimdi soru malum:
Kılıçdaroğlu CHP’si değişecek mi?
Sosyal demokratlaşabile-cek mi?
İktidar umudu olacak mı?
Ben bu işleri Ak Parti’den daha iyi yaparım, Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin önünü daha fazla açarım, hem üretim ve ekonomiyi daha çok büyütür, hem de daha hakça, daha eşitlikçi bir toplum düzeni kurarım diye yola çıkıp, kocaman bir iktidar dalgasının üstüne oturabilecek mi Kılıçdaroğlu CHP’si?..
Henüz bilemiyorum.
Hakikaten öyle.
Son kurultayla birlikte basına bakıyorum, Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP’de değişim adına güçlü bir destek, hatta büyük gaz veriliyor.
Bunun ne kadarı gerçek, ne kadarı temenniden ibaret, bunu da bilemiyorum.
Ama anlaşılır bir durum.
Çünkü Ak Parti’nin alternatifsizliği, yalnız ‘vücut kimyaları’nı bozmuyor, aynı zamanda barış ve demokrasi adına kaygıları besliyor bir süredir.
Evet öyle.
Siyaset sahnesinde CHP’nin Ak Parti karşısında güçlü bir iktidar alternatifi haline gelmesini isteyenler gitgide çoğalıyor.
Kılıçdaroğlu yapabilecek mi?
Yoksa o da, yakın ve uzak geçmişte hayal kırıklığı yaratan liderler kervanına katılacak mı?..
Çoğunu yakından bildiğim meslektaşlarıma bakıyorum, büyük bir iyi niyetle destek ve gaz pedalına basmış durumdalar.
Onları anlıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun başarmasını ben de istiyorum.
Ama iş kolay değil.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kurultay sonrası açıklamalarına bakıyorum dikkatle. Satır aralarını okuyorum özenle. Değişime ve değişim niyetine dair ipuçları saklı hepsinde, her zaman çok açık olmasa da...
Dün Fikret Bila’nın köşesinde şöyle diyordu CHP Genel Başkanı:
“Batı’da bir algı vardı. ‘AKP değişimci, CHP statükocu’ diye... Bu algı değişiyor. Daha sivil, daha demokrat, daha özgürlükçü, daha sosyal ve bütün bunları inançları ve etnik kimlikleri sömürmeden yapan daha değişimci bir CHP var. Buna karşılık AKP daha statükocu, daha devletçi bir konumda artık. Sivilliği, toplumculuğu, devrimciliği, değişimi biz temsil ediyoruz. Roller değişti.”
Haydi hayırlısı Sayın Kılıçdaroğlu.
Yolunuz açık olsun!