Ülkede siyaset 17 Mart tarihi itibariyle fazlasıyla ısınmış durumda. Zaten hiç durulmamıştı ya! İnsan haklarının yılmaz savunucusu HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun dokunulmazlığı kaldırılarak Milletvekilliği düşürüldü. Aradan hiç zaman geçirmeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP için kapatma davası açtığını duydu kamuoyu.

Hemen belirtmeliyiz ki, Sayın Gergerlioğlu bazıları gibi herhangi bir milletvekili değildir. Geleneksel, siyasi veya ideolojik olarak belli kalıpların çok ötesinde oldukça özgün bir şahsiyet. Gerçek bir insan hakları savunucusu. Bugüne kadar insanlara yapılan tüm haksızlıklara, hukuksuzluklara, işkencelere karşı ayrımsız karşı durmuş, milletvekilli olmadan önce de, vekil olduktan sonra da tüm mağdurların sesi olmuş yiğit direnişçi olarak ismini belleklere kazımış bir hak savunusudur.

Gergerlioğlu, gerek meclis kürsüsünde gerek sokakta tüm mağdurların sesi, gözü, kulağı olmuştur. Her yerde ihlalleri ortaya çıkardı. Mağdurların haklarını savundu. Hak ihlallerini engellemek için toplumsal dinamikleri, mekanizmaları harekete geçirmeye çalıştı. O'nun bu çabası mevcut iktidarın insan hakları karnesinin ne kadar kırık olduğunu ortaya çıkardı. O, çıplak aramaları, işkenceleri, adam kaçırmaları, işten atılmaları, taciz ve tecavüzleri, kadın katliamlarını, çocuk istismarları gibi ağır insan hakları ihlallerini sürekli dile getirerek kamuoyunun gündeminde tuttuğu için iktidarın hedefi olmuştu. Örneğin, Gergerlioğlu çıplak aramaları meclis kürsüsünden haykırdığında iktidar sözcüleri önce şiddetle inkar ettiler ama bizzat çıplak aramaya maruz kaldıklarını anlatan kadınlardan sonra yarım ağız da olsa kabul etmek zorunda kaldılar.

İşte iktidarın yönetemezliğinin içine düştüğü bulanım sonucu, Gergerlioğlu gibi yiğit insan hakları savunucularının susturmak istemesinin nedeni budur. Dün mecliste hakkındaki kararın okunmasıyla vekilliği düşürülmesine boyun eğmeyen Gergerlioğlu bu yazı yazılırken de direnişine devam ediyordu...

Öte yandan, özellikle son beş yıldır şiddet ve engelleme politikalarının devam ettiği HDP'nin kapatılma davasının açılması iktidarın içine düştüğü aczin bir başka ifadesidir. Yıllarca parti kapatmanın yanlışlığını telaffuz etmelerine rağmen onun ne kadar yönetmez olduğunu göstermektedir. HDP'ye kapatma davasının açılması ile Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesinin aynı ana denk gelmesi yargının tam bir senkronizasyon içinde olduğunun ifadesidir. Bu durumun siyasetin dışında olduğunu söyleyebilir miyiz? İktidar ne yaptığını sanıyor? HDP kapatılırsa altı milyonu aşkın oy AKP'ye mi akacak? Böyle bir olasılık var mı !?

Bakın HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan kapatma davası için bugün ne diyor:

“Dün bir kez daha Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçecek olan iki gelişmeyi hep beraber gördük... Bu tam bir darbe anlayışıdır. Bugünkü iktidarın AKP hükümetinin küçük ortağıyla birlikte 15 Temmuz'da Meclis'in çatısına bomba yağdıranlarla aralarında hiçbir fark kalmamıştır. Çünkü bunun adı darbedir. Bize oy verenlerin sayısı 6 milyondu. Dün akşamdan itibaren 12 milyona yükseldi. Bizim oy oranımız yüzde 11,5-12 idi. Dün akşam itibariyle oy oranımız yüzde 20'lere yükseldi...”

HDP kurulduğundan beri bugüne kadar Eş Genel Başkanlarından milletvekillerine, il, ilçe yöneticilerinden en sıradan neferine kadar her ferdi ile her türlü zulme, baskıya, engellemelere karşı her zaman demokrasi, özgürlük, eşit yurttaşlık mücadelesi içinde olmuştur. HDP bu mücadelesiyle Türkiye'nin barışa adalete ve demokrasiye ne kadar ihtiyacı olduğunu her fırsatta dile getirmiştir.

İktidar küçük ortağı ile birlikte toplumu kutuplaştırıcı, gerilimi artıran politikası ile yönetemezliğini sürdürme gayreti içindedir. Gerek Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve gerekse HDP'ye kapatma davasının açılması iktidarın ömrünün uzamasına yardımcı olmayacaktır. İşsizliğin, yoksulluğun, hayat pahalılığının toplumu mengene gibi kıskacına aldığı toplumsal krize şimdi de siyasal kriz eklenmiştir. İktidarın dış politikadaki başarısızlığı zaten had safhada...

İktidar kendince bazı hesaplar yapıyor olabilir... HDP'nin kapatılması ile çok kısa süre içinde bir seçime gidilmesiyle HDP'nin saf dışı kalması ve onun yerine seçime girecek yeni bir parti bulmak zaman alacağı için onları hazırlıksız yakalamak ve yüzde 10'un altında bırakmak gibi hesaplar düşünülüyor belki.

İktidar bir kumar oynuyor. Kendince, özellikle son bir yıldır bazı kutuplaştırıcı, ötekileştirici politik manevraları ile muhalefeti birbirinden uzaklaştırarak onların (cumhurbaşkanlığı konusunda) ortak bir adayda uzlaşamamalarını garantileyerek aradan sıyrılmasının planlaması gibi siyasi mühendislik de olabilir...

Kısacası, iktidarın son yıllardaki rıza üretemez niteliği ile kendi hikayesinin bittiğini, bir twitle insanların tutuklanması, milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi, siyasi partilere kapatma davalarının açılması gibi bazı zorlama yöntemlerle ömrünü uzatmaya çalıştığını ifade etmemiz sanırım abartı olmayacaktır.

Böyle veya buna benzer hesaplar ile her türlü baskılar işe yaramayacaktır. Zira HDP seçmeninin diğer partilere nazaran daha bilinçli oluşu ve şimdiye kadar yaşanan mağduriyeti ile, yapılacak seçime bağımsız bile girseler asgari 60 milletvekilliğini kazanması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.