Ülkede gündemin önemli konularından biri. Erken seçim olur mu? Olursa mevcut iktidar bu sefer iktidarını kaybeder mi? Çünkü her geçen gün içten içe eriyen, oy oranı (AKP +MHP) %35'lere kadar düşen MHP destekli AKP'nin iktidarda kalması artık olası değil. Bu gibi doğruları alt alta koyduğunuzda iktidarın normal seçim tarihi 2023 Haziran ayına kadar dayanma gücünün kalmadığı gerçeği ile 2021 sonbaharında veya 2022 yılının ilk aylarında erken genel seçim olur diye fikir yürütülmesi elbette rasyonel bir siyasi tespit.

Ancak bir de meselenin başka yönleri var;

Bir kere mevcut iktidar herhangi bir iktidar değildir ki, seçimde kaybederse muhalefete düşsün, sonra gelecek seçimde seçim kazanırsa tekrar iktidara gelsin.

AKP'nin ayırt edici özelliği sadece İslamcı bir hareket olması değildir. Buna asgari (diğer şeylerin yanı sıra) iki özellik daha eklemek gerekir. Birincisi; iktidara geldiğindeki mevcut rejimin (siz o zamana kadar ki Cumhuriyetin kazanımları da diyebilirsiniz) yıkım müteahhidi olmayı ve yerine İslamcı ideolojisi doğrultusunda kendi sistemini inşa etmiş olmayı hedeflemiş olmasıdır. Bu doğrultuda şimdiye kadar oldukça fazla mesafe kat etmiş durumdadır. İkincisi, azgın bir sermaye yandaşlığı ve neoliberal politikaları eş dost (yandaş) kapitalizmiyle pervasızca birleştirmesi sonucu bugüne kadar hiçbir iktidarın başaramadığı görülmemiş bir siyasi hareket olmasıdır.

İşte bu özellikleri açısından bakıldığında AKP iktidarı, iktidarda olmadan yaşayamaz. AKP denilen siyasi ve ekonomik rantlar yumağı, muhalefette kalarak siyasi yaşamına devam etmesi olası değildir. Şu anda iktidardayken bile iç çelişkileri giderek büyüyen, hatta daha beş on yıl öncesinde bir iktidar kanadının diğerine askeri darbeye yeltendiği ve söz konusu tarikatın başarısız darbesiyle boşalan yerini başka cemaat veya tarikatlarla doldurduğu bir tarikatlar koalisyonudur AKP rejimi. Dolayısıyla, AKP iktidarı muhalefete düştüğü anda kendi iç çelişkileri ile çözülmesi kaçınılmazdır. Üstelik buna, sicili kabarık düşmüş bir siyasal iktidarın iç hesaplaşmaları, suçları kendi üzerinden atma çabaları da eklendiğinde dağılma çok daha hızlı olacaktır.

Mevcut seçim sistemi (eğer değiştirilmezse) bir siyasi partinin veya ittifakların (cumhur veya millet ittifakı gibi), iktidar olmak için, oyların %50 artı bir çoğunluğunu kazanmasını gerektiriyor. AKP-MHP İktidar bloğunun sürekli kan kaybettiğini, her iki ortağın oy oranlarının %35'lere kadar düştüğünü göz önüne aldığımızda ve seçime de daha iki yıldan fazla süre olduğuna göre, iktidar bloğunun erken seçim istemesinin hiçbir mantığının olmadığı çok net olarak ortadadır. Özellikle AKP yukarıda saydığımız nitelikleri gereği kaybedeceği seçime asla girmek istemez. Bu yüzden 2023 Haziranındaki seçime kadar mevcut gücünü daha güçlendirmek, eriyen gücünü yeniden toparlamak için; kendi bünyesinden kaçan veya şimdiye kadar dışarıda gördüğü daha milliyetçi, İslamcı oyların konsolidasyonu için yeni hamleler uygulamakta. Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi, HDP'ye kapatma davasının açılması, İstanbul Sözleşmesinin geri çekilmesi, dini söylem ve telkinlerin artan oranda yoğunluğu (Ayasofya İmamının haddini aşan 'hutbeleri' gibi). Bütün bunlar halkına yeni hiçbir şey söyleyemeyen, rıza üretemeyen, içeride ve dışarıda itibarı yerlerde sürünen ve yönetemezliği kamuoyu nezdinde tescillenen iktidarın çaresiz de olsa 'yeni' hamleleri...

Yazımızın başlığındaki sorumuza dönecek olursak; Erken seçim olur mu? Biraz trajikomik olacak ama ''bu ülkede olmaz diye bir şey yok'' diyelim ve dilimizin döndüğünce erken seçim koşullarını sıralayalım:

 -İktidar her türlü baskı, bunalım ve kitlelerin memnuniyetsizliğine rağmen yönetmeye devam ediyor. Yani kitlelerden tepkilerini ortaya koyacak, ''artık yeter'' dediği topyekun muhalif karşı çıkışlar göremiyoruz henüz. Zaten erken seçim şartının en belirleyeni de bu gelişmenin oluşabilmesidir.

 -Devletin önemli kurumlarından (yargı ve benzeri önemli bürokrasiden), ''bu iş böyle yürümez artık'' mealinde baskı olduğuna dair bir işaret yok.

 -Dışarıdan, AB veya ABD'nin iktidarı, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak ve özellikle AB'nin insan hakları gibi çeşitli konularda (cılız da olsa) 'uyarıları' var ama bu telkinler iktidarı erken seçime gitmesine neden olabilecek düzeyde baskılar olarak algılanmıyor. Hatta bu tür cılız sesler kendi tabanını pekiştirmek için iktidarı daha da sertleşmesine neden oluyor.

 -Erken seçimin olabilmesi için bu saydığımız argümanlara ekleyebileceğimiz bir diğer seçenek, muhalefetin baskısının olup olmadığı. Zira erken seçimi asıl istemesi gereken muhalefettir. Ülke günbegün her yönden kan kaybetmeye devam ederken altın tepside kendilerine iktidarı teslim edecek 2023 Haziran seçimini bekleyen muhalefet cephesinin ütopyasına diyecek yok doğrusu. Düşüncelerini açıkladığı için bir milletvekilinin vekilliği düşürülüyor, meclisin üçüncü büyük partisi, 6,5 milyon oya sahip HDP'ye kapatma davası açılıyor, muhalefetten birkaç cılız muhalif cümleler dışında ciddi veya ses getirici, etkili bir karşı duruş göremiyoruz. Diğer şeyler bir yana sadece açlıktan, işsizlikten insanların intiharı tercih ettiği, her gün iki veya üç iş cinayetinin olduğu, yine iki veya üç kadının erkek şiddetine maruz kalarak katledildiği bu koşullarda, hukukun, adaletin zerresinin olduğu normal bir ülkede bir dakikadan fazla iktidarın ömrünün olmayacağını bizim muhalefet cephesi hala anlayamamış durumdadır. Kısacası muhalefette hakim olan anlayış; iktidarın gidici olduğu, ekonominin tümüyle battığı koşullarda iktidarını sürdürmesinin olanaksız olduğu, yani kendiliğinden çekip gideceğidir.

Ne kadar kolay! Ne kadar hoş! Oysa siyasi iktidarlar, erke talip başka, farklı bir siyasi güç kendini göstermedikçe, kitlelerin arzularına mahzar olarak harekete geçmedikçe iktidarlarından düşürülemezler. Muhalefet onlar gitsin biz gelelim demekten başka ne gibi çözüm öneriyor? Örneğin iktidar temsilcileri milliyetçilik dediklerinde, din iman dediklerinde, sermayenin çıkarları dediklerinde, iktidarla yarışa girmekten veya (hatta) iktidarın arkasına dizilmekten başka ne diyorlar, ne yapıyorlar?

Uzun sözün kısası erken seçimin olup olmayacağını belirleyen (sürprizler hariç diyelim) yukarıda saydığımız etmenlerin göstereceği reaksiyonlarıdır. Yoksa AKP-MHP bloğu iktidarını kitlelerin olağanüstü memnuniyetsizliklerine rağmen sürdürmek zorundadır. Zira iktidar yakın tarihte yapılacak bir seçimle yerle yeksan olacağının bilincindedir. O yüzden normal seçim tarihine kadar mevcut gücünü daha sağlamlaştırmak, eriyen oy potansiyelini yeniden etrafına çekmek, yeni ittifaklar ve farklı arayışlar doğrultusunda olağanüstü çaba sarf etmektedir.