Topluma liderlik edenler vardır. Bir de güldürenler vardır. İkisi de lazımdır tabii. Biri olmasa, bünye yarım kalır. Eksikliği hissedilir. CHP “Lideri” (lütfen gülmeyin) Kemal Kılıçdaroğlu’nun Fox TV’de katıldığı canlı yayında partisine karşı düzenlenen karmaşık bir komployu ve/veya entrika girişimini sırf kendisine şahsi bir yarar sağlayabilir anlık güdüsüyle sahiplenerek “Evet, evet, doğrudur, haberim var” demesi hemen kimi hatırlattı dersiniz; elbette Erol Büyükburç. 1960'lı ve 1970'li yıllarda Türk Pop Müziği'nin en ünlü erkek solistlerinden olan Erol Büyükburç, Kanaltürk’te yayınlanan bir programda, 30 Ekim 2010 tarihinde, bundan yaklaşık 10 sene önce, çarpıcı açıklamalarda bulunmasıyla yeninden gündeme gelmeyi başarmıştı. Büyükburç’un iddiaları özetle şöyleydi: “Benim zekâ düzeyimin yüksek olduğunu düşünen ajanlar peşime takıldı, senelerce sperm almak için uğraştılar ve aldılar. Bir kadınla birlikte olduktan sonra uyandığında vücudunun altın renginde olduğunu gördüm ve bunun ne olduğunu anlayamadım. Ciltte bir parlaklık, değişiklik olmuştu ne olduğunu anlayamadım, daha sonra bir şey oldu sanki beynime çip koydular. Müzikte kimsenin anlayamayacağı bir noktaya geldim. Uzaylılar spermlerimi çaldılar.” İşte bu minvaldeki açıklamalarının ardından, Büyükburç özellikle talk-show programlarının aranan ismi ve yüzü oldu, adeta şöhret hayatında ikinci baharını yaşadı kıymetli ve rahmetli sanatçımız.

Fakat hiç şüphesiz Büyükburç’un Kılıçdaroğlu ile benzerliği, spermlerinin çalınması noktasında değil. Erol Büyükburç Okan Bayülgen’in programında kendisine; “Erol Abi, bir sosyal hesabı var, kendisinin Erol Büyükburç olduğunu iddia ediyor ve şöyle yazmış, “bir adam düşünün işte o adam benim”. Bayülgen tarafından “bu söz senin mi, bu adam sen misin Erol Abi?” şeklinde bir soru yöneltildiğinde, yine saliselik bir duraksamanın ardından, “Evet, benim, ben söyledim” yanıtını vermişti... Gerek sunucu ve gerekse izleyenler bir süre sessizliğe büründüler. Zira zaten bu sosyal medya hesabının sahte olduğu daha önce belirtilmişti, dahası, Erol Büyükburç’un kendisine ait herhangi bir sosyal medya hesabı bulunmuyordu. Büyükburç pek çok kereler bu tür teknolojik faaliyetlerde pek de mahir olmadığını ifade etmişti. Evet, ama bu engel değildi işte. Sahte hesabın yazdığı bu garip aforizmik cümleciği beğendi, kendi kişilik ve imajına uygun buldu ve kıvrak bir hamleyle sahiplendi. Bu program Büyükburç’un şöhretini katlamıştı, kolay değil, oldukça özlü ve çarpıcı bir sözdü “bir adam düşünün işte o adam benim”.

Rahmi Turan’ın Talat Atilla’ya dayandırdığı (ve sonrasında Atilla’nın da kendi kaynağının ise bir CHP’li olduğunu iddia etmekle birlikte açıklamadığı ve itinayla sakladığı) yalan veya hatalı haber, kötü gazetecilik ve organize sorumsuzluk neticesinde ortaya çıkan rezalet çerçevesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP’nin altını oymak ve ele geçirmek üzere görüşen ismin Muharrem İnce olduğu öne sürülmüştü. Akla ziyan bir hadiseler zinciri, tam bir parodi. Veyahut Fehmi Koru’nun deyimi ve benzetmesiyle, tam bir “vodvil”. Bu tür bir görüşmenin gerçekleşmiş olamayacağını söylemesi beklenen, memleketimizin solcularının ve Kemalistlerinin ekseriyetinin tek ve güzide ümit kaynağı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Kasım 2019’da katılmış olduğu canlı yayında kendisine “Rahmi Turan’ın iddiası o ki, bir CHP’li Cumhurbaşkanı Külliyesine gitti ve yine iddiaya göre Cumhurbaşkanı ona ‘Sen CHP’nin başına geçmelisin. Bu Türkiye’nin çıkarına olur’ demiş. İsim yok. Turan halen haberinin arkasında duruyor ama ismi vermiyor. Peki, siz bunu okuduğunuz zaman ne düşündünüz, ne hissettiniz?” sorusu yöneltildi İsmail Küçükkaya tarafından. Kılıçdaroğlu ise kendi mizacına uygun davrandı ve rezaleti sahiplendi; “Ben şaşırmadım efendim, ben şaşırmadım. Zaten CHP’yi nasıl dağıtırız, nasıl içinde kavga çıkarırız, bunun için çalışan ekipleri var… Adamlar tutuldu, paralar verildi. Başka kişileri de götürebilir, davet edebilir, mümkündür. (Erdoğan) elinden gelen her şeyi yapıyor. Bakın, devletin en kilit noktalarındaki kişileri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum, bunu herkes anlar”. Küçükkaya ısrarla sorar; “Bu doğru mudur, bu iddia doğru mudur? Siz bunu okuduğunuzda, ‘doğrudur’ dediniz mi?”. Hoppalaa, Kılıçdaroğlu’nun cevabı aynen Büyükburç’un tweet aforizmasını sahiplenmesi gibidir; “Evet, evet, özel bir tahminde bulunmak istemiyorum ama doğrudur yani. İsim vermek istemem”. Yine çok ilginç bir şekilde, Kılıçdaroğlu bir zamanlar partisinin en önemli mevkilere aday gösterdiği Muharrem İnce’nin görüşme tekliflerini geri çevirdi. İnce’yi yandaş medyanın insafına bıraktı.

Sahi Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor? Veya gerçekten kafasında bir düşünce veya plan var mı? Yoksa sadece heyecanla dürtüsel mi davrandı, davranıyor? Şu bir gerçek ki, CHP kriz çıkarır, çıkmış krizi çözemez. Böyle bir parti ancak ve ancak böyle bir ülkede siyaset yapabilir... Söz konusu bu olayın sonucunda, Sözcü Gazetesinin kıymetli yazarı Rahmi Turan tek kelimeyle rezil oldu, haber kaynakları birbirini yalanladı. CHP, yönetimi, kadroları ve lideri ve ayrıca partinin en tanınmış isimlerinden biri olan Muharrem İnce’nin saygınlığı zedelendi. Yerin dibine girdi, siyasi hayatı bir daha başlamamak üzere ve hiçbir yere aday olamayacak şekilde bitti. Bu piyeste tek kazanan ise, Ak Parti, Külliye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Eğer sahici bir komplo ise, başarıya ulaştı. Alkışlar Kılıçdaroğlu’na...

Bir başka popüler figür olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise, “Suriye’ye Anayasa yapalım” dedi... Bu şakayı, komediyi, parodiyi de daha sonra konuşup gülelim...