Yazıma bu başlıkla başlamamın sebebi ‘ironi’ değildir. Tamamen gerçekler.

TBMM Anayasa Komisyonu’nda ‘dokunulmazlık’ görüşmeleri, birçok yumruk ve tekmenin birbiriyle temas etmesiyle gerçekleşti. Dövenler-dövülenler bir yana, çok garip bir toplum haline geldik.

A partisi vekili yumruk atarken K seçmeni, ‘Vur vur…’ diyerek tezahürat yapıyor:

Benim iradem, seçilmişim…

Sen seçilmişsin; vur vur…

Sen seçilmişsin; kamerayı fırlat, tekme at…

Ya hu sen seçilmişsin; sağlam vur, okkalı olsun!

Ne de olsa seçilmişsin. Oraya da konuşmak için gitmedin. Tekme tokat diğer seçilmişleri dövmek, küfür etmek için meclistesin. O kadar insan da seni ‘iyi dayak atar’ diye seçti.

Maşallah boyu var. Enine de sağlam bir aday. Biz buna oy verelim’ diyerek, kahve muhabbetlerinde seçimleri konuştular.

Abartmıyorum, durum bu!

TBMM’ye, vekillerin üzerine ‘katiller’ diyerek saldır diye seçtiler seni.

Yere düşen vekili dakikalarca tekmele, ‘çekme vururum’ diye de tehdit et.

Vurursun çünkü. Sen seçilmişsin yaparsın.

Sana ne kardeşim toplumun sorunlarından… Seni gören halk daha da kutuplaşır mı?

Kutuplaşmaz. Nefes almayı sebep gösterip boğazlar birbirini.

Hem İmam-cemaat olayına dönmez iş. Basını dışarı atarsın, rahat rahat döversin…

Sonrasında bu ülkenin başbakanı çıkar, ‘mecliste böyle şeyler yaşanması doğru değil, tasvip etmiyorum’ der… Ha bir de ‘meclise dayak atmak için kiralık adam soktular’ der…

Der de der… O da Başbakan ya sahi…

Ama hiçbir kanıtı yoktur. Sadece ‘AK’lama üzerinden o anlık söylediği bir sözdür. Belki de o anlık söylenen söz değil, gerçekten bu sözü söyleyenler meclise dayak için adam bile kiralamıştır.

Ne de olsa orası meclis… Kick boks arena…