Bir; “Aman ha!” tehdidi ile ötekileştirerek nefret üreten, şantaj yapan, bağıran/buyuran/çağıran dil ve de siyaset umduğunu bulamadı. Devletin bütün imkanları ile ‘Erk’eklik ve de militarizm üzerinden geliştirilen seçim politikasına Anadolu ve Mezopotamya hakları “o kadar da değil!” dedi.

İki; Özellikle de İstanbul ve Ankara’da alınan sonuçlar -ki aslında sürpriz olmadı bu sonuçlar – bütün şiddet dili ve ayrıştıran politikalara rağmen “başka bir dil mümkündür” dedi ve bu dilin “başka bir siyaset”e ne kadar indirgeneceğini hep birlikte izleyeceğiz.

Üç; Balkon konuşmasının altı boşaldı, ancak yenilgiyi hala tarif edemediği için gene de o balkona çıktı. Bakışlar 7 Haziran 2015 gecesi bakışlarıydı.

Dört; HDP’nin geliştirdiği “Kürt illerinde kazanacağız, batıda kaybettireceğiz” stratejisi seçimlere damgasını vurdu. Özellikle de Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Hatay’da belirleyici olan bu siyaset oldu.

Beş; Batı’da kaybettiren HDP Kürt illerinde istediğini kazanamadı. Bunun üzerine de çok şeyler konuşulacak. Ancak Şırnak ve Dersim gibi illerde başka şeyler söylemek lazım. Özellikle de Kürt illeri konusunda AKP/devletin neler yaptığını elbette biliyoruz, ancak sonuçları sadece bununla açıklamak yeterli olmayacaktır.

a) Dersim için en başından bu yana yanlış bir politika izlendi. Dersim’de Fatih Mehmet Maçoğlu’nun bir karşılığı her zaman vardı. Kaldı ki, Maçoğlu’nun kendisini içinde ifade ettiği Demokratik Halklar Konfederasyonu çeşitli zeminlerde zaten HDP/HDK bileşeniydi. Aday belirleme sürecinde bu gerçek gözardı edilmemeliydi. Maçoğlu’nu içeren bir siyaset geliştirilebilirdi.

Maçoğlu’nun adaylığını açıklamasından itibaren Kürt Özgürlük Hareketi eksenli geliştirilen “ama o da” ile başlayan ötekileştirici dilin bir gerçekliği yoktu. Anlamlı siyasi bir tartışma ve polemik içine dahi girilemedi. Şimdi kazanan Maçoğlu oldu ve ötekileştirici dil hala devam ediyor. Bunun bir anlamı yoktur, Kürt Özgürlük Hareketi ve HDP bundan bir şey kazanmaz, kaybediyor. Dersim ilçeleri bu anlamsız dil ve çatışmadan dolayı CHP ve AKP’ye terkedilmiş oldu. Bunun için HDP’nin Dersim özelinde ciddi bir değerlendirme ve anlamlı bir analiz yapmasına ihtiyaç var.

31 Mart seçimlerinde Dersim ve Maçoğlu’nun özel bir yeri var, “Türkiye’de ilk kez bir il Komünist bir başkan tarafından yönetilecek” cümleleri ana akım medyada sık sık geçmeye başladı. Bunun niye böyle olduğuna dair söylenecek çok şey var elbette. HDP’nin kendisi CHP’nin bütün dışlayıcı dil ve politikalarına rağmen CHP’nin de beklemediği kadar büyük bir seçim başarısında belirleyici oldu. Bu siyaset doğru bir siyaset idiyse, Dersim’de de buna uygun bir duruş geliştirilmeliydi. Zira Dersim’de HDP’nin aldığı bir ilçe bile yok.

b) Şırnak için söylenecekler var; evet bu şehrin nüfusu, seçmenleri, yani HDP’li olanlar bu şehirden adeta sürüldüler. Ancak HDP bu durumu seçimler öncesinde açık etmeliydi, daha doğrusu nasıl bir sonucun çıkacağını öngörmeliydi. Diğer bütün Kürt illeri için de AKP/devletin boş durmadığını biliyoruz elbette.

Amed, Van, Batman, Hakkari, Mardin her şeye rağmen devletin politikalarına cevaplarını açık ettiler. Ancak seçmenlerin daha başka şeyler de söylemek istedikleri gözden kaçmamalıdır. Özellikle de Kürt Siyasi Hareketi ve HDP’ye Kürt seçmenler kendi illerinde başka bir şey anlatmaya da çalışıyorlar. HDP, “kaybettireceğiz” politikası kadar “kazanacağız” politikasının neden başarılı olamadığını ciddi bir şekilde tartışmalı ve değerlendirmesini yapmalı.

c) Kars için başka bir parantez açmalı, devletin bütün partileri ve de karşısında HDP! Burada HDP’nin söyledikleri kadar, bunu kimin nasıl söylediği de önemlidir. Tıpkı Demirtaş’ın; "Gerekirse bağrınıza taş basın, mutlaka sandığa gidip 'Faşizme hayır' anlamına gelecek oyunuzu kullanın" sözleri gibi.

Son Söz;

Evet HDP oy kaybetti.

Ama bir şey var ki rakamlara dökülmez, istatistiği tutulmaz, o da UMUT’tur, yüzünde tebessüm ile yeni güne MERHABA’dır. Türkiye’de muhalif kesimlerin uzun zamandır unutmak zorunda bırakıldığı şeylerdir bunlar. Bunların gerçekleşmesini HDP bir kez daha sağladı, bundan sonrası bu umudu ve merhabayı yaşayan ve taşıyan herkesin daha aktif şekilde yeni siyasetin pratik sahasında çaba içinde olması lazım.

Kazanacak daha çok sabahlarımız var.