Pontoslulara uygulanan soykırım Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerin de istibdat(despotizm) yönetimi ile meşhur Padişah olan II. Abdülhamit döneminde başlar. İttihat Terakki Cemiyeti ve öncü kadrolarının hem teorik örgütleyiciliği hem de bizzat pratik katılımıyla ile devam eder, II.Abdülhamit’in saldırı politikalarından sonra halkımıza karşı soykırım politikalarını sistemli hale getiren İttihat ve Terakki Cemiyetinden sonra, aynı politikaları izleyen Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından halkımıza en son ölümcül darbe vurularak bize uygulanan soykırım tamamlanmıştır.

Halkımıza karşı sistemli şekilde uygulanan soykırım için elbette ilk çağrıyı bu soykırımı yapan devletin yetkililerine yapmak gerekiyor, hatta bu vesile ile bir kere daha Pontos halkına karşı 1914-1923 yılları arasında uygulanan, en az 353.000 insanımızın katledildiği, 1.000.000’dan fazla insanımızın yerinden yurdundan edildiği, 30 bin’den fazla çocuğun çalındığı ve hala akıbetlerinin bilinmediği büyük bir soykırımın parçası olan TC devleti yetkililerine parçası oldukları bu büyük soykırımı tanımaya davet ediyor ve acılı halkımızdan bir an önce özür dilemeye davet ediyorum.

Bu sene ki asıl 19 Mayıs çağrım ise; içimiz de olup da uzun zamandır Kemalizm ile hesaplaşmasını bir türlü yapamayan bu yüzden de her yıl acımızı katlayarak artmasına neden olan çevrelere olacak.

Belki geçmişte de bu tür tartışmalar olmuş olabilir, anlaşılan o ki geçmişte olan tartışmalar bir noktaya varmamış ki bugün bir afaki tartışma yine hortladı. HDP’li kadrolar hatta eş başkanlar anlamadığım şekilde hükumete karşı ‘ilk meclis’e dönme ya da o dönemi referans alma gibi çağrılar yapmaya başladılar. Yazıya başladığım ilk paragrafa dönüp bir kere daha bakarsanız bize ve diğer halklara soykırım da ittifak halinde olan üç gurubu (II. Abdülhamit-İTC-Mustafa Kemal ve diğer arkadaşları) göreceklerdir. Başka türlü türlü şeyler de çıkarları farklı farklı olsa da, halkların katliamın da ortaklaşmış bir gerici ittifak söz konusudur.

BİRİNCİ MECLİS MUAMMASI VE NÜKSEDEN SOL KEMALİST HASTALIK…

Bugün gerçekten hangi nedenlerden dolayı sürekli dillendirildiğini anlamadığım birinci meclis işte böyle kuruldu. Daha açık ve net söylemek gerekirse bizim kanımız ve canımız üzerinden birinci meclis kuruldu. Detaylara girmeyeceğim, araştıranlar için bugün artık nerede ise bu ittifak durumunu belgelerle de ortaya koyacak birçok doneye sahibiz. Bırakın bizi bir kenara, müslüman halkların meclisi bile diyemeyiz, çünkü Kürt halkına karşı soykırım politikalarını da bu meclis verdi. Asıl ibretlik olansa birinci meclisin devamı niteliğinde olan bugün ki meclis histerik şekilde Kürt halkına karşı katliam ve soykırım politikalarını dayattığı bir süreçte birinci meclise dönelim deniliyor da birinci meclis tamı tamına buydu işte katliam ve soykırımı ifade ediyordu. Bu durumun bir başka türlü açıklaması var diyen varsa beri gelsin,

Bu anlaşılamayan tutum da HDP maalesef yalnız değil, her sene dillendirmekten biz yorulduk fakat bu yanlış tutumun sahiplerinin kendilerini düzeltmemekte ısrarlı olduklarını üzülerek görüyoruz. Aslında birçok dergi ve gazete çevresi bu bildik yanlışı sürdürüyor. Biz daha popüler ve günlük gazete olması nedeni ile Birgün gazetesi ve Evrensel gazetesini ele alacağız. Günlük sol-sosyalist kitle gazetesi olan Birgün’de ( http://www.gazeteler.org/birgun-gazetesi/2016-nisan-23/ ) ‘ Bugün 23 Nisan; Tüm Dünya Çocuklarının Günü’ başlığı ile Rabia Yılmaz yazı kaleme alırken, Evrensel gazetesi ise arka sayfalarına 23 Nisan reklamları beraberin de, sürekli yazarlarından olan İhsan Çaralan’ın ele aldığı 23 nisan yazı görmek mümkün. Elbette ince eleyip sık dokuyarak bir araştırma yapmadım sadece halimizi göstermek için bu popüler günlük gazetelerden örnekler aldım. Bu gazete ve hakim oldukları anlayışlar çocuk bayramı safsatasını bildik kemalist hezeyanları sürdürmeyi yeğlediler.

Kemalist sistem tüm katliam ve soykırım günlerini, ya çocuklar, ya da gençler üzerinden kamufle ederek, sözde bayramlar ilan ederek aslında katliam ve soykırımcı yüzünü maskeler. Kemalizm ile hesaplaşmayan sol-sosyalist hareketler ise yıllardır maalesef TC devletinin gerçekleştirmiş olduğu katliam ve soykırım politikalarını bu yüzden meşrulaştırmışlardır. Elbette bu anlayış ve yaklaşımlar lay lay lom anlayışı içerisinde 23 Nisan vs günleri ele almıyorlar, eleştirileri mutlaka var fakat yukarı da belirttiğimiz üzere bu günler zaten normal de çocuklara ya da gençlere ait bir gün değil, TC faşizmin katliam ve soykırımlarını gizleyen ve derinleştiren bir maskeden başka bir şey değil. O zaman da hangi niyet ile ele alırsanız alın , özü saklayan tutumunuz ile faşizmin değirmenine su taşırken, soykırımlar ile yüzleşmeyi geciktirmiş olursunuz. 23 Nisan’da pek de iyi sınav vermeyen bu sol-sosyalist kitle hareketleri, bir kaç gün sonra 19 Mayıs’ta da benzer davranışları mı sergileyecekler hep beraber göreceğiz.

19 MAYIS GÜNÜ ‘SÖZDE BAYRAM’I KUTLAYARAK YANGINIMIZA BENZİN TAŞIYACAĞINIZA, ACIMIZA ORTAK OLUN Kİ BİR NEBZE DE OLSA YANGINIMIZA SU SERPMİŞ OLUN

Bu yüzden maalesef var olan cılız gücümüzü de soykırımı gerçekleştiren güce karşı değil, kemalist hastalıkları ile yüzleşmedikleri için bu guruplara çağrı ile harcıyoruz. Bu guruplara karşı sadece gücümüzü harcamıyoruz, aynı zamanda soykırıma maruz bırakılmış bizler ile empati kurmadıkları için, bir dost, arkadaş yoldaş diye yan yana yürüdüğümüz kesimler yüzünden, hüznümüz acımız bine katlanıyor.

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi bilerek yada bilmeyerek Kemalizm’in değirmenine su taşıyan dostlara ve arkadaşlarımıza bu yüzden bir kere daha çağrı yapıyoruz, bir kaç gün sonra yeni bir yıl dönümünün yasını tutacağımız 19 mayıs bayram değil, biz Pontos Rumları için kara gün, soykırım günüdür; 19 mayıs günü ‘sözde bayram’ı kutlayarak yangınımıza benzin taşıyacağınıza, acımıza ortak olun ki bir nebze de olsa yangınımıza su serpmiş olun…