Hikâyeyi ilk kez Filiz Işık’tan dinlemiştim. Buz gibi bir Helsinki’den kuzeye, daha da soğuk bir Tampere’ye gidiyorduk. Trenle aştığımız bizim için bu yepyeni ülkede, aklım Diyarbakır’a takılmıştı. Cezaevinde erkekliğini yitiren bir güzel ve yalnız adamın, Jeyan’ın hikâyesine.
Selahattin Bulut’un 2008’de Avesta Yayınları’ndan Kürtçe yayımlanmış, öykü ve roman arasına sıkışmış kitabı, erkeklikle devrimcilik arasına sıkışmış Jehat’ın dünyasını anlatıyordu. Hikâye o zamandan beri zihnimi meşgul ediyordu. Kürtçe bilmediğime ilk kez bu kadar yandım. ‘Xadım’ı okuyamadığım için.
Hadım çıkar
İki hafta önce bir paket geldi. İçinde incecik ama pek ağır bir armağan. ‘Hadım’, Muhsin Kızılkaya’nın çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıkmış. Bir nefeste okudum. Sonra bir kere daha, bu sefer çalışarak, üzerinde nefeslenerek.
Kahramanımız Jehat mahsun bir kahraman. Çekeni de çektireni de insanlıktan çıkaran yerden yeni çıkmış, Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’den. Dışarında ailenin etekleri zil çalıyor. Oğlan yaşlanmış, örselenmiş, kapalı yerlere gelemiyor. Cezaevinin çıkışı kapalı yeni kapılara açılıyor.
Jeyan’ı dışarıda bir kadın, bir siyaset, bir aile bekliyor. Bir erkek cezaevindeki yalnızlığı biter bitmez, bir erkekten beklenen rollerin onu ittiği yalnızlığa savruluyor. Erkekten ne beklenir? Evlenip çocuk yapması. Barklanıp baba olması. Biraz da okumuşsa halk kurtarması.
Annesi Berfe, -ah anneler- Jeyan’a bir güzel eş adayı bulmuş. Yüzündeki iz kadı kızında da bulunur. “Jeyan da o kadar yattı. Genç kız olmasa da olur” diye düşünüyor. Berfe berf gibi, soğuk. Annenin soluğu Jeyan’ın ensesinde.
Yoldaşlar da boş durmuyor. Beklentiler gani. “Bir dinlensin diyorlar” gerçi, anlayışlılar. Ama siyaset görev ister, halk da erkek örgütçü. Jeyan’ı çekiştirenler artıyor. Bir sağa aileye, bir sola siyasete.
Kardeşler, kuzenler, halalar, amcalar, aile işkence sülale cendere. Jeyan bir kuzeyli kadar mesafeli, bir Norveçli uzaklığıyla izliyor çevresini. Bir Finli gibi vakur. Sanki kardan adam... Berfe’nin oğlu. Ama içi yanıyor Jeyan’ın.
İstanbul İstanbul
Bir solukta kendini İstanbul’a atıyor. Yok, öyle umutlu bir gelecek, memleket görme, bir baltaya sap olma düşü yok Jeyan’da. Yine hareketten eski bir dostunun halı yıkama dükkânına gidiyor. Onun bile evine girmiyor. Dükkâna takılıyor. Sonra İstanbul’a karışıyor.
Daha fazla anlatıp, böylesine derinlikli bir kitabı ilk kez okuyacak kadar şanslıları üzmek istemem. Kürt edebiyatı için ağır ve sakince verilmiş bir soluk Selahattin Bulut. ‘Hadım’, en erkek yerinden örselenmiş bir adamın hayatta kalma mücadelesi. Uzun zamandır okuduğum en etkileyici hikâye.
Dahası var. Filiz Bulut’un Diyarbakır Cezaevi çevresini anlatan kısa filmi ‘Deng (Sesler)’ dünyada ses getirmişti. Şimdi ‘Xadım’ı senaryolaştırdı. Finansman sorununu halleder halletmez ‘Xadım’ın setine girecekler. Türkiye sineması sıradışı bir film kazanacak. Jehat’ın (Cihat) hayatla savaşmak yerine ona karışarak yok olması, içimizdeki en insan yerimizden bizi yakalayacak.

Özgürlükçü Anayasa Platformu
Anayasal refom süreci tıkandı. Post-referandum cennetine kavuşamadık. Yüzde 10’luk baraj seçmen iradesinin önünde bir duvar. 12 Eylül’e karşı olduğunu söyleyen AKP, 12 Eylül’den en çok nemalanan partiye dönüştü. Aldığı oyun iki katı vekil elde edince, insan 12 Eylül’e başka bakıyor herhalde.
12 Eylül’e hâlâ doğru dürüst bakanlar var. Özgürlükçü Anayasa Platformu yeni anayasa için çalışıyor. İlk kampanyaları barajın düşmesi içindi. Galatasaray Üniversitesi’nden Burak Çelik dün Radikal’de çok önemli bir yazı yayımladı. Barajı indirmek için hâlâ zaman var. Tarhan Erdem’in tahminine göre BDP yüzde 10’u geçebilir. Sonuç açık. Bağımsız aday gösterince, çıkarabileceğiniz vekilin yarısını alıyorsunuz. 45 yerine 27... Kürt hareketi olgunluğunu koruyor, yine de demokratik siyasete kararlılıkla bağlı. Aynı şey onları eleştiren Türklerin başına gelse nasıl kazan kaldırırlardı tahmin etmek zor değil.
Platformun son kampanyası memlekete yakışacak bir anayasanın ana çerçevesini çiziyor. “Herkesin, farklı kimlikleri, inançları/inançsızlıkları, fikirleri ve yaşam tercihiyle, eşit olarak katılabileceği bir toplumda yaşamak istiyoruz.” Yeter ve evet diyorum. Daha fazla bilgi için www.anayasa.org.