Mustafa Kemal 1 Aralık 1921’deki meclis konuşmasında “Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benzeriz” demişti. Bu sözle yeni rejimin karakterini açıklamaya çalışıyordu. Ne batıya ne de doğuya benzemiyordu Türkiye. Hiçbir şeye benzemediği için biz bize benzeriz deyip işin içinden çıkmaya çalıştı paşa.

Bugün de AKP’nin getirmek istediği başkanlık sistemi için de aynı şey söylenebilir. O da ne Amerika’daki başkanlık sistemine benziyor ne de Fransa’daki yarı başkanlık sistemine. Sistemin ismi AKP kurmayları tarafından belirlenmiş durumda. TÜRK İŞİ BAŞKANLIK SİSTEMİ.

Başbakan bu sistemle bizim hiçbir şeye değil de bize benzediğimizi yedi düvele ispat etmek istiyor anlaşılan.

Başkanlık sistemi, yürütme ve yasama organlarının birbirinden bağımsız bir şekilde yönetimde bulunduğu hükûmet sistemi. Ve bu sistemde Başkan’ın meclisi feshetme yetkisi yok. Bugün dünyada en başarılı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmakta.

Ancak AKP’nin anayasa komisyonuna sunduğu başkanlık sistemi önerisi Amerika’daki başkanlık sistemi modeline pek benzemiyor. Anlaşılan önerge hazırlanılırken bugün başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeler pek incelenmemiş. AKP’nin önergesi günümüz başkanlık sistemlerinden ziyade Kânûn-i Esâsî’de padişaha tanınan yetkileri hatırlattı bize.

Ülkeyi demokratikleştirme yerine Erdoğan’ı süper yetkilerle donatmak gibi bir kaygı taşımış kurmayları. Başkan’a Meclisi feshetmek gibi otoriter yetkiler bile tanınmış.

Biz bu önergenin getireceği sistemle kime benzeyeceğimizi kara kara düşünürken Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış yetişti imdadımıza. Kendileri bizim gibi meraklı vatandaşları aydınlatmak maksadıyla aynen şu açıklamada bulundu: “CHP’yi kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün, cumhuriyetin ilk dönemlerinde bu ülkeyi nasıl yönettiğine bakarsanız, başkanlık sisteminin oradaki yansımalarını görürsünüz.”

Meğer o çok merak ettiğimiz Türk işi Başkanlık sistemi Diyarbakır’da Dersim’de Kürtlere uygulanan katliamlarmış. Takrir-i Sükûn yasalarıyla muhalefetin bastırıldığı, sistemin çizdiği sınırları aşan herkesin İstiklal Mahkemeleri ile darağaçlarında sallandırıldığı sistemmiş. Hiçbir muhalif düşünceye kendini ifade hakkının tanınmadığı tek adamların memleketi yönettiği sistemmiş.

Erdoğan’ın bugüne kadar sürekli eleştirdiği Mustafa Kemal’li, İsmet Paşa’lı CHP, tam da kendisinin gizli modeliymiş. Herhalde bu durumu en iyi özetleyecek söz kedi ile ciğer arasındaki ilişkidir.

Erdoğan, Mustafa Kemal’in doğru söylediğini bir kez daha gösterdi bize. Biz kimseye değil de bize benzeriz.

AKP’nin 2023 vizyonunun 1923 vizyonu olduğu bilhassa hükümetin bakanı tarafından deklere edildi. Başkanlık önergesinden anlaşıldığına göre Yeni Anayasamız da Kânûn-i Esâsî model alınarak yapılacaktır. Kendilerine benzeyen milletlerin başka milletlerden yararlanacak hali yok ya.

Meclis’e, 12 Eylül’ün antidemokratik seçim yasalarıyla gelip çoğunluğu eline alan iktidar partisinde demokrasinin esamesi görünmüyor.

AKP’nin başkanlık önerisi sağlam demokratik gelenekten yoksun olan Türkiye’ye modern bir diktatörlük getirecek. Bunu tahmin edebilmek için kâhin olmaya gerek yok. AKP’nin yeni anayasa için verdiği önerilere bakmak kâfi.