Akdeniz’de düşürülen ve iki genç pilotun hayatını kaybettiği askeri uçakla ilgili tartışmalar sürüyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın uçağın düştüğü andan itibaren bir gerçeğin üzerini kapatmaya çalıştığı son yapılan açıklamalarla ortaya çıkıyor.

 

Hatırlayalım, uçak vurulduğu ya da düştüğü ilk anda Suriye’nin uçağı uluslararası sularda füzeyle düşürdüğü açıklaması yapıldı. Açıklama Suriye’nin itirazı ve gelen yeni bilgilerle inandırıcı bulunmadı.

 

Suriye, uçağın kendi karasularında hava gücünü test ettiğini iddia ederek kendisini savundu.

 

Rusya uçağın düşürülmesiyle ilgili belgeleri verebileceğini söylemesine rağmen hükümet buna pek yanaşmadı.

 

Sonra Wall Street Journal deyim yerindeyse bombayı patlattı. Uçağın Suriye karasularında vurulduğunu iddia eden gazete iddiasını da Amerikan yetkililerine dayandırdığını belirterek haberinin arkasında durdu.

 

Sonra Genelkurmay’dan açıklama geldi. Düşürülen uçağın parçalarında füzeyle vurulduğuna dair bir ize rastlanmadığı belirtildi.

 

En son Başbakan daha önce yaptığı açıklamaları unutarak uçağın uçaksavarla vurulmuş olabileceğini söyledi.

 

Bu arada komplo teorisyenlerine gün doğdu. Uçağın PKK ile ilişkilendirenleri mi istersiniz, Türkiye’yi bölgesel bir savaşa sürüklemek isteyenleri mi isterseniz, İsrail’in kumpası diye yorumlayanlar mı isterseniz herkes bir şey söyledi ama aslında gerçek tüm bu yazılanların dışında bir tekerlemede saklı bence.

 

Bilirsiniz, meşhur tekerlemedir.

 

Komşu, komşu! 
-Hu, hu! 
-Oğlun geldi mi? 
-Geldi 
-Ne getirdi? 
-İnci, boncuk. 
-Kime, kime? 
-Sana, bana. 
-Başka kime? 
-Kara kediye 
-Kara kedi nerede? 
-Ağaca çıktı 
-Ağaç nerede? 
-Balta kesti 
-Balta nerede? 
-Suya düştü. 
-Su nerede? 
-İnek içti. 
-İnek nerede? 
-Dağa kaçtı. 
-Dağ nerede? 
-Yandı, bitti kül oldu…