Hepinizin muhtemelen basından ve sosyal medyadan takip ettiği gibi Psikolog Murat Paker bir danışanına yaptığı iddia edilen tacizden kaynaklı çokça tartışıldı. Karşılıklı açıklamaları okuyup anlamaya ve süreci takip etmeye çalıştım.

Bu süre zarfında Sevan Nişanyan'ın eril bir dil kullanarak yaptığı paylaşımlar ve yorumlar beni aşırı derecede rahatsız etti, bundan yola çıkarak, başka örnekler de vererek 'Erkek Kolektivizmi ve Taciz' isimli bir yazı yazdım. Bu yazıda Sevan Nişanyan'ın Murat Paker'in avukatlığına soyunup, kadınları ve feministleri hedef tahtasına koyarak yaptığı paylaşımlara değindim.

Sevan Nişanyan yazdığım yazıyı sosyal medya hesabından paylaşıp üstüne de şöyle bir not düşmüş:

“Bu mevzularda her zaman centilmenliği korumak, ketum olmak gerekir, biliyorum. Ama provokasyonun bu kadarına cevap vermesem bir yerim şişer diye korktum.
2009 olsa gerek - kavanoz olayının üstünden bir yıl kadar geçmiş - Deniz Hanım aradı. Rakı Ansiklopedisi diye bir yayın hazırlıyorlarmış, editörü olmak ister miymişim. Görüşelim dedik. Tesadüfen ünlülerden bir profesör arkadaş da yanımdaydı, beraber galiba havaalanına gidecektik, Beyoğlu'nda bir kafede üçümüz buluştuk. Deniz hanımda bir cilve bir cilve, usulca bacağa dokunmalar vs. Bir bana bir arkadaşıma yapışıyor; cinsel taciz ama öyle böyle değil, he desek oracıkta üstümüze çıkacak.
Tek başıma olsam yufka yürekliyim, düşerim tuzağa. Ama beraber olunca zalim yanımız ağır bastı, kadıncağızla eğlendik. Sonra ayrılınca gülmekten yerlere yattık. Çirkin de bir şey, bacakları çok kalın, ama on sene önce seksi sayılırdı, şimdi nasıldır bilemem.
"Erkek kolektivizmi" deyimiyle kastettiği bu hadise olmalı.
Lafıyla kalmayıp sahiden her bulduğum deliğe girsem gene böyle hakaretlere maruz kalır mıydım? Düşünmeli.”

Keşke gerçekten ketum olmayı seçseymiş, o zaman yine bu kadar rezil olmazdı, ama Sevan Nişanyan rezil olmayı bir alışkanlık haline getirdiği için bu zevkten onu mahrum etmeyelim.

Sevan Nişanyan kendi çapsızlığını ve bir takım saplantılarını konuştururken tamamen iftira niteliğinde cümleler sarf etmekte.

Önce Sevan Nişanyan'ın çirkin iddialarına cevap vereyim.

Almanya'da yaşıyorum, bir ilkokulda ve içlerinde tacize, tecavüze maruz kalmış çocukların, gençlerin de yaşadığı bir evde pedagog olarak çalışıyorum.

Sevan Nişanyan ile hiç yan yana gelmedim ve görüşmedim.

'Rakı Ansiklopedisi'nin künyesinden de anlaşılacağı gibi böyle bir çalışmanın parçası olmadım.

Hani bir söz vardır ya 'dost başa, düşman ayağa bakar' diye. Sevan Nişanyan kadınların bacaklarına bayağı meraklı olacak ki kadının yüzü değil bacakları aklında kalmış. Tacize uğradığını iddia eden Sevan Nişanyan benim ismimi başka bir kadın arkadaşla karıştırıp çamur atmaya çalışmış.

Sevan Nişanyan aklı başında, sağlıklı bir insanın sergileyeceği tavırları sergilemiyor ve her geçen gün seviyesini düşürerek kendini daha çok rezil ediyor ama daha önce de dediğim gibi bu onda bir alışkanlık haline geldi.

Açıkçası Nişanyan'ın paylaşımını görünce hiç şaşırmadım, tam da kendine yakışanı yapmış dedim. Takipçilerinin çoğu da bu çirkin iftiralara, yorumlara erkek egemen bir bakış açısıyla, eril bir dil kullanarak destek vererek bu suça ortak olup, tam da bahsettiğim 'Erkek Kolektivizmi ve Taciz'i tasdiklemişler.

Sevan Nişanyan sonraki yorumunda da "Ha şimdi saatlerce ayna karşısında bacaklarına bakacak, napalım, o kadarcık hasar olur artık" demiş ve bayağı eğlenmiş bunları yazarken.

Nişanyan'a içinde bulunduğu durumu anlatacak bir fıkra armağan edip anladığı dilden cevap vereyim. Fıkrayı okuduktan sonra da aynaya bakmasını öneriyorum:

İki arkadaş sürekli tartışırlarmış. Hadi arkadaşlardan birinin ismi Sevan, diğeri de Murat olsun. Sevan ve Murat sürekli tartışırlarmış. Sevan, 'Murat sen bir gün öleceksin, seni toprağa gömecekler, gömdükleri yerde bir çiçek bitecek işte sen o çiçek olacaksın. Ben de gelip sana neydin ne oldun diyeceğim' demiş. Murat da ona, “Sevan, sen de bir gün öleceksin, seni toprağa gömecekler, gömdükleri yerde bir çiçek bitecek, o çiceği bir hayvan gelip yiyecek ve sonra sıçacak. Ben de gelip sana bakıp 'hiç değişmemişsin' diyeceğim” demiş.

Şimdi gidip aynaya bakabilir.

Sevan Nişanyan bence eline bir kazma, kürek alıp toprağa derin bir çukur açsın ve sonra da içine girip bir süre ortalıkta gözükmesin.

Araştırmacı-yazar sıfatlı bir insanın bu tarz söylemlerini toplum adına bir yandan üzücü bulsam da sadece okumanın bir insanı iyi, dürüst, kamil, vicdanlı ve ahlaklı yapmadığının bilincinde olarak utanç tarihine geçecek Nişanyan'a daha fazla söyleyecek sözüm yok, çünkü kendisi kabil-i hitab değil.

En iyisi Aşık Veysel Şatıroğlu’nun şu dizeleriyle bitireyim:

Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır..
Hükmetse dünyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır..

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Vız vız eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır..

İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşlediği amel hali yalandır..

Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır..