Hızlı gündemden kimi haberler hızla akıp geçiyor. Bunlardan birisi de Yeni Şafak'ta yayınlandı. "Cem Ersever'in infaz timleri" başlıklı bu haber, önemliydi. Hem kendi başına üzerine gidilmesi gereken bir duruma, hem boşaltılması gereken bir makaranın ele geçen ipini andırıyordu.

Resmi bir yazışma belgelerine dayanan haber, JİTEM'in, operasyonlarda kullanılmak üzere Jandarma Asayiş Komutanı'nın emriyle kurulan sivil timler oluşturduğunu gösteriyordu.

Hulusi Sayın ve Arif Doğan imzalarını taşıyan bir belgedeki şu cümlenin altını tekrar çizmekte yarar var:

"Yeni teşkil edilecek özel istihbarat ve operasyon timinin her türlü silah, mühimmat (law ve el bombası) ve teçhizat ihtiyaçları güvenlik komutanlıkları ve il J. Alay. K.lıkları'nca karşılanacaktır"...

Sadece bu ifade bile, istihbarat timlerinin, sivil elemanların silah ve bombayla donatılması bile, yaptıkları özel görevlerle ilgili bir fikir veriyor...

Dahası bölge jandarma birliklerinin 1988'den bu yana bu tür yapıları nasıl desteklediği, ürettiği ve yönettiğine dair kuvvetli bir kanıt oluşturuyor...

Bir süredir, Genelkurmay'a düşen işlerden birisinin kendi içini ve belleğini temizlemek olduğunu söylüyoruz. Güneydoğu'daki askeri birlikler, özellikle jandarma birimleri bu temizliğin ilk hedeflerinden olmalı...

Buna her gün başka bir gerekçe işaret ediyor, her gün başka bir vesile çıkıyor. Her yıl ortalık içimizdeki tetikçi, içimizdeki suçlu haberiyle sallanıyor.

Ne var ki, galebe çalan suskunluk yasası var.

JİTEM de işte bu yasanın ilk maddesi...

Yüzlerce faili meçhul cinayetin sorumlusu kabul edilen bu yapı yıllardır, yok sayılıyor, bu yapının eylemleri yıllardır saklanıyor, burada görev almış kişiler başka görevlerde boy gösteriyor.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nın yıllar önce JİTEM'le ilgili açtığı ilk davanın iddianamesinde Diyarbakır'da işlenen 8 ayrı faili meçhul cinayetin failinin JİTEM olduğunu belirtiyor, varlığı inkar edilen JİTEM'i, "sözde devlet adına ancak yasadışı yollarla birçok adam öldürme, adam kaldırma ve terör örgütü PKK yandaşı olduklarına inandıkları veya sandıkları kişiler aleyhine ve kendi çıkarlarına gasp eylemleri yapan çete" şeklinde tanımlıyor, Diyarbakır'da bir JİTEM Merkezi bulunduğuna işaret ediyordu.

Yargılama sürüyor...

Ama suskunluk yasası, ört bas ve inkar politikası oyunun kurallarını belirliyor.

Düğüm yine geliyor askere dayanıyor.

JİTEM dediğimiz Jandarma İstihbarat Teşkilatı'dır.

Kural açıktır: Üzerine gidilmeyen, temizlenmeyen, sorgulanmayan karanlık odaklar geri planda varlıklarını sürdürürler...

Devleti her koşulda korumak, devlet faaliyetlerini her koşulda doğrulamak yerleşik zihniyetin temel taşlarından birisini oluşturduğu sürece böyle kalmaya devam edecektir.

Türk kamuoyu JİTEM'in iç yüzünü öğrenememiştir. Türk kamuoyu Binbaşı Cem Ersever'in faaliyetleri ve nasıl öldürüldüğünü, Yeşil'e ne olduğunu bilmemektedir.

JİTEM'le ilgili yüzlerce kanıt, resmi evrak ortada dolaşırken, Yeşil'in telefonla Jandarma birimlerini ve JİTEM'i yüzlerce kere aradığına ilişkin kayıtlar mahkeme dosyalarını doldururken, resmi kurumlar hâlâ böyle bir kurumun olmadığını söylemektedir.

Buna karşılık Güneydoğu'da faili meçhul cinayetlerin kol gezdiği, JİTEM'in terör estirdiği günlerden kalan toplu ya da tek tek mezarlar ortaya çıkmaya devam etmektedir.

O haber önemliydi.

Hepimiz için...