Pazar günü AKP İstanbul İl başkanlığı, Çanakkale Şehitliği’nde iftar düzenledi. Çoğu otobüslerle Çanakkale’ye gelen iktidar partisinin İstanbul teşkilatında değişik kademelerde görev üstlenen 5 bini aşkın kişi, gün boyu şehitliği gezdi, şehitler için dua etti; akşam iftarlarını yapıp namazlarını kıldıktan sonra sahura doğru İstanbul’a dönmüş oldu. Kalabalık bir gazeteci grubunun da izlediği bu iftardan hareketle, iktidar partisinin dünü, bugünü ve yarını hakkında bazı gözlem, değerlendirme, düşünce ve öngörülerimi aktarmak istiyorum.

Sonda söyleyeceğimi başta söylemek işimizi kolaylaştırabilir. Başlığa da çıkardığım gibi 10 yıla yakın süredir ülkeyi tek başına yöneten AKP’de veya en azından onun çekirdek tabanında, genel olarak bekleneceği gibi bir “iktidar yorgunluğu”ndan ziyade bir “iktidar coşkusu” göze çarpıyor. Bazı yer ve durumlarda bu “coşku”nun “iktidar sarhoşluğu”na dönüştüğü görülmekle birlikte çoğunlukla sükunetin egemen olduğunu söyleyebiliriz. Peki neden böyle? Kanımca AKP’liler belli bir süredir iktidarlarını tehdit altında hissetmiyorlar ve daha uzun bir süre iktidarda kalacaklarına inanıyorlar. Bu inanışa bağlı olarak her partili bugün olmasa bile, kısa, orta veya uzun vadede iktidar nimetlerinden bir şekilde istifade edebileceğini düşünüyor. Yani bir tehdit halinin getirdiği panik yerine özgüven öne çıkıyor.

Amatör ve profesyonel

Refah Partisi’nin ilk yıllarından itibaren Milli Görüş hareketinin birçok faaliyetini yerinde izledim. “Gömlek çıkartma” iddiasının asılsız olduğunu düşünmemekle birlikte AKP’nin bir şekilde Milli Görüş’ün devamı olduğu görüşündeyim; nitekim Çanakkale iftarında RP, FP yıllarından tanıdığım çok sayıda isimle karşılaştım. RP ile AKP faaliyetlerini kıyaslayacak olursak ilk olarak amatörlükle profesyonelliğin o ilginç ve hayli başarılı sentezine dikkat çekmek gerekir. Ama şöyle bir fark var: Dün amatör yan daha fazla göze batardı ve biz gözlemciler “Hem bir davaya böylesine inanıp hem de bu kadar profesyonel nasıl olabiliyorlar?” gibi soru cümleleri kurardık. Bugünse tersi bir durum var. Dolayısıyla soru şöyle değişiyor: Bu kadar profesyonel olup hâlâ nasıl bir dava aşkıyla hareket edebiliyorlar?

RP ile AKP üyelerinin profillerini karşılaştırdığımızda kültürel ve sosyolojik olarak sayısız benzerlik bulmak mümkün. Ama geçen süre içinde görsel açıdan çok bariz bir değişim söz konusu. Esas kastım kılık kıyafetlerin, hal ve davranışların değişimi. 10 yıllık iktidarla birlikte AKP kadrolarının yaşam standartlarının daha da iyileştiği kesin ama bu değişimin tek nedeni bu zenginleşme değil. Galiba esas faktör muhalefetten iktidara geçmiş olmak. Şunu unutmamak lazım: AKP’liler, hiç de haksız olmayan nedenlerle, hükümet olmanın tek başına iktidar olma anlamına gelmediğini düşündüler ve ancak 2007 genel seçimlerinin ardından askeri vesayetin bertaraf edilmesi süreciyle birlikte kendilerini muktedir hisseder oldular. Geçmişte muhalif olmanın, hükümetin ilk yıllarındaysa her an iktidarı kaybetmenin verdiği tedirginlik partililerin hal ve davranışlarına da doğrudan yansıyordu. Ama bir süredir, bu türden tedirginlik ve onun doğurduğu reflekslerin yerini yukarıda sözünü etmiş olduğum özgüven ve onun getirdiği sakin ve rahat hal ve davranışlar almış durumda.



İki başkan ve 2014 senaryoları

Çanakkale iftarını kalabalık bir gazeteci grubu da izledi. Bu kalabalığa hayret eden bir meslektaşıma şöyle bir açıklama yaptım: “Ne de olsa iktidar partisinin 2014 senaryolarında adları çok geçen iki ismi burada!” İşin şakası bir yana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile AKP İl Başkanı Aziz Babuşcu’nun, hem tüzük gereği birçok kurmayın milletvekilliğine ara vermek zorunda kalacak olması, hem de Başbakan Erdoğan’ın köşke çıkma ihtimali düşünüldüğünde parti içinde önlerinin epey açık olduğu muhakkak.