Barış İçin Akademisyenler grubu olarak, “bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atanlardan Prof. Dr. Baskın Oran, Cumhurbaşkanı aleyhine manevi tazminat davası açmıştı.

Tazminatın gerekçesi, bildiriye imza atan akademisyenler için cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı hakaret içeren ifadelerdi. Cumhurbaşkanının, 4 ayrı yerdeki konuşmalarında akademisyenler için “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi ifadeler kullanmış olması nedeniyle toplam 10 bin TL manevi tazminat talep etmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan adına avukatı tarafından verilen dilekçede, Anayasa mahkemesinin içtihatlarından ve AİHM kararlarından örnekler göstererek, cumhurbaşkanının “ifade özgürlüğünü” kullandığını, ifade özgürlüğünün “devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler için de geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağı” belirtildi.

Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın imzasıyla mahkemeye verilen yanıt dilekçesinde, Erdoğan’ın söz konusu konuşmalarında Baskın Oran’ın şahsına yönelik bir ifade kullanmadığı savunularak “Aksine devletin başı sıfatı ile, kendisini aydın diye tanımlayan bir grup akademisyenin bölücü terör örgütüne müzahir ve terörle mücadele eden devletin meşru kuvvetlerine karşı haksız saldırılarına yönelik bir kısım eleştirilerde bulunmuştur” denildi.

AHİM’nin İspanya’daki Bask bölgesinden, ülkesinin bağımsızlığını savunan bir milletvekilinin İspanya Kralı’na yönelik sözleri nedeniyle verdiği karar da emsal gösterildi. Söz konusu kararda bireylerin politik tartışmalarda aşırılığa kaçabileceği belirtilirken ayrıca devlet başkanlarına hakaret suçlarında özel koruma getiren yasaların düşünce özgürlüğüne aykırı olduğu da belirtiliyordu.

Dilekçenin esasa ilişkin kısımlarında ise Cumhurbaşkanının açıklamalarının terörü destekleyenlere cevap mahiyetinde olduğu ileri sürülerek, “Söz konusu açıklamalar anayasal konumun gereği olarak yapılması lüzumlu ve teröre müzahir küçük bir azınlık dışında milletimizin kahir ekseriyetinin desteklediği açıklamalardır” denildi. (1)

Avukatın temel dayanağı “ifade özgürlüğü” ve bu olmaksızın “demokratik toplum” olunamayacağı temelinden bir savunması var.

Bahsettiği “ifade özgürlüğü” geneli mi kapsıyor yoksa sadece cumhurbaşkanı için mi?

Akademisyenlerin, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış talebi içeren bildirileri, bahsedilen “ifade özgürlüğü” kapsamına girmiyor mu? Akademisyenlerce imzalanan bu bildirinin kendisi de “bir kısım eleştiriler” içermiyor mu?

Cumhurbaşkanı ifade özgürlüğünü adı altında istediği kelimeleri kullanabilecek ama bunu bir başkası, sade bir vatandaş veya akademisyen yapamayacak!

Eğer davanın görüldüğü mahkeme heyeti, cumhurbaşkanının kullandığı bu ifadeleri hakaret olarak değil de “ifade özgürlüğü” kapsamında görür ise, işte o zaman bu durum cumhurbaşkanı açısından hiç de iyi olmaz.

Aslında böyle bir davaya böyle bir savunma yakışmamış. Hatalı olmuş.

Mahkemenin cumhurbaşkanı lehinde karar vermesi halinde, cumhurbaşkanınca ifade özgürlüğü kapsamında kullanılan tüm ifadeler kendisine yönelebilme ihtimaliyle savunmasız kalacaktır. Bu “ifade özgürlüğünü” tüm vatandaşlar kullanmak isteyebilir.

Mahkemenin cumhurbaşkanı lehinde karar vermesiyle “hakaret” kapsamından çıkacak olan “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi ifadeleri her insan rahatça kullanabilecek, zor durumda kalacak olan ise cumhurbaşkanı olacaktır.

İki tarafı da keskin olan bıçak çekilmiş. Hangi tarafından tutarsanız tutun, yolu yok, eliniz mutlaka kesilecektir.

Diğer taraftan, davaya bakan mahkeme heyeti Prof. Dr. Baskın Oran lehine karar verir ise, aynı bildiriye veya değişik bildirilere imza atan bütün akademisyenlere de aynı davayı açmanın yolu açılacaktır. Bu da iki binden fazla akademisyenin tazminat davası açma hakkını elde etmesi, cumhurbaşkanının cebinden hayli yüklü miktarda paranın çıkacak olması demektir.

Mahkeme hangi yönde karar verirse versin zararlı çıkacak olan cumhurbaşkanıdır.

Mahkeme sonucunda hem tavuk yumurtadan çıkacak hem de yumurta tavuktan.

Mahkeme sonucunda baskın çıkacak taraf Prof. Dr. Baskın Oran olacaktır.

Bütün bu anlatım, “ifade özgürlüğü” kapsamında yapılmıştır…

______________________________________________

(1).http://www.haberdar.com/gundem/akademisyenlere-alcak-zalim-kapkaranlik-diyen-erdogan-a-dava-acilinca-ifade-ozgurlugunu-kullandim-dedi-h26978.html?mnst=9832