Klasik deyişle, 34 haftalık lig maratonu nihayet sona erdi. Şimdi sıra Süper Final’de.
İyi güzel.
Bir futbol-kolik olarak sezonun uzuyor olmasından mutlu olmam gerekir.
İyi ki futbol var diyebilirim.
Ama nedense sevinemiyorum.
Bu işte bir adaletsizlik var.
Kendi kendime soruyorum:
Adalet bunun neresinde?
Tabii böyle bir adaletsizlik duygusunun içimde uyanmasının altında Galatasaraylı olmam yatıyor.
Nasıl yatmasın ki?
Öyle bir takım ki, 34 haftalık lig maratonu biterken tüm rakiplerini fena halde sollayıp geçmiş.
Fenerbahçe’ye 9 puan fark atmış.
Trabzonspor’u 21 puan geçmiş.
Beşiktaş’a 22 puan takmış.
Üstelik en çok golü atan da, en az golü yiyen de o olmuş. Rakip fileleri 69 golle dalgalandırırken, kendi kalesinde sadece 24 gol görmüş.
Bir başka deyişle:
Yalnız puan farkı konusunda değil, gol averajında da rakiplerini ezmiş bir takım.
Kendi averajı 45.
Buna karşılık Fener’inki 27.
Trabzon’un 21.
Beşiktaş’ın 11.
Müthiş bir fark.
Öyle bir takım ki, bu sezon derbilerde yenilgi yüzü görmemiş. En büyük rakibi Fenerbahçe’yi evinde 3-1 yenerken, Kadıköy’de berabere kalmış.
Daha önemlisi, Süper Final icat edilmemiş olsa, daha Kadıköy’deki bu derbi sonrası, yani maratonun bitimine üç hafta kala ipi göğüsleyecek ve ‘şampiyonluk turu’nu da Fenerbahçelilerin kutsal mabedi Saracoğlu’nda atmış olacaktı.
Şimdi diyorsun ki bu takıma:
“Dur daha bitmedi, şimdi de gel bakalım Süper Final’e!”
Adalet bunun neresinde?
Diyorsun ki:
“Senin 77 puanın varsa da, bunun 38 puanı silinecek. Fenerbahçe’nin 68 puanı var, onun da 34 puanı silinecek!”
Benim takımdan 38 puan gidiyor.
Fener’den 34 puan!
Böylece Süper Final’e benim takım 39, Fener 34 puanla başlıyor. Oysa lig maratonu sonunda benim takım 9 puan öndeydi.
Şimdi farkım 5’e iniyor.
Yani Fener’e 4 puanlık kıyak anlamına mı geliyor bu?..
Adalet bunun neresinde?..
Rakiplerini çok fena ezdiğin averaj avantajın da silinip gidiyor.
Neresinde adalet bunun?
Bu soruyu soruyorum ama kendi takımımdan, Galatasaray’dan en ufak bir kuşkum yok.
Fatih Hoca’yla aslanları, Süper Final’i de aslanlar gibi aşacaklar. Bir kulpunu zaten yakalamış oldukları şampiyonluk kupasını bundan böyle başka takıma bırakacak değiller.
Cim Bom nereden nereye geldi? Kaç yıl ayaklarımız geri geri gittik maçlara. Perişanları oynuyorduk çünkü...
Nereden nereye geldik sevgili Fatih Hoca ve Başkan Ünal Aysal’ın yeni yönetimiyle birlikte.
Takım sil baştan kuruldu.
Diriliş yaşanmaya başladı.
Kim bilir belki de o ‘2000 ruhu’nun dirilişidir bu...
34 maçlık maratonu, müthiş bir yarışı, sil baştan kurulmuş bir takımla böylesine büyük bir farkla önde göğüslemek hakikaten kutlanması gereken büyük bir başarıdır.
Ama yarış devam ediyor.
Bitmedi.
N’apalım, oyunun kuralı böyle.
Şike olayının bir tuhaflığı da bu...
Adalet duygusunu yaralıyor olsa da, oyun böyle oynanacak. İki hafta daha nefeslerimizi tutup kendi takımımızı destekleyeceğiz.
Fenerli dostlar şimdiden telefon mesajlarına başladılar bile:
“Son maç Kadıköy’de, işiniz bitik!” 
Aslında biliyorum, fazla umut besledikleri söylenemez Süper Final konusunda. Ama futbol bu, belli mi olur diye moral aşılıyorlar kendi kendilerine...
Cim Bom’un işi Kadıköy’e bırakacağına ihtimal vermiyorum.
Ama ya kalırsa her şey en son maça?..
İşte o zaman Galatasaraylısı, Fenerlisi hepimiz kalplerimizin ne kadar sağlam olduğunu ya da dayanıklı olup olmadığını sınamış olacağız.
İyi ki futbol var!