Farkında mısınız bilmiyorum! En sonda ana düşünce olarak söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Kürtler ve devlet arasında bulunan iletişim gediği bu akılsız şiddet sonucu gittikçe büyüyerek artık Kürtler ve Türkler arasında iletişim uçurumuna dönüşmek üzere. Kürtlerin yaşadığı kentlere atılan her tank atışı bir binayı değil, birbirine samimiyetle bağlı bir yüreği parçalıyor. Sur’a, Cizre’ye, Silopi’ye atılan her top atışı iki halkın arasındaki “bin yıllık kardeşlik”in argo deyişle top atmasıdır.

Farkında mısınız bilmiyorum! Vefatından önce rahmetli Şerafettin Elçi devlet yetkililerine hitaben “konuşulacak son nesil biziz, fırtına gençliği geliyor, bir an önce Kürt meselesi çözülmeli” demişti. Sonra “Analar ağlamasın!” denilerek bir barış süreci başlatılmış ve iki yıl boyunca barışın tadını almıştık. Süreç bozulduğunda ise işte “o gençlik” ortaya çıktı. Bu gençlerin çoğu 1990’larda köyü yakılan, babaları, ağabeyleri fail-i meçhullerde kaybedilen gençlerdir. Kentin kenar mahallelerinde yıllarca saçak altına sığınan serçeler gibi çırpınanlardır. Kaybedecek bir şeyi olmayanlardır.

Farkında mısınız bilmiyorum! Sur dediğiniz yer Diyarbekir’dir, Diyarbakır’ın çarşısıdır, eğlencesidir, tarihidir, Ulu Cami’si, Keldani Kilisesi, Dört Ayaklı Minaresidir. Eski vekillerden Aysel Tuğluk, bir yazısında “Türkler ile Kürtler arasındaki duygudaşlık bitiyor.” demişti de kızmıştınız. Sebep ve sonuç ne olursa olsun sokağa çıkma yasakları, kentleri boşaltmalar, tank, top atışlarıyla binaları vurmalar bu ülkeye ve insanımıza kaybettiriyor. İki halk arasında hiçbir ortaklık bırakmadığı gibi korkunç öfkeleri besliyor. Duygudaşlığı da aşan bir kopuş yaşanıyor.

Farkında mısınız bilmiyorum! Koca Ortadoğu kan gölüne dönüşmüşken Türkiye, kendi barışını inşa ediyordu. Bir ara gerçekten Avrupa Birliği’ne girecek sandık. Komşularla “sıfır sorun”a yaklaşmıştı. Esad’ın Suriye’sine kimlik kartıyla hem de pasaportsuz gidebiliyorduk. Hatta Ermenistan sınırı bile açılmış ve Kars sınır ticaretine başlamıştı. Kardeşini kaybeden o delikanlı Albay’ın sorusunu ben de sorayım, siz de sorun: “Ne oldu da ne değişti?”

Farkında mısınız bilmiyorum! Ortak temsillerimizi de yitiriyoruz. Birlikte heyecanlandığımız, birlikte sevdalandığımız ortaklıklarımız hızla tükeniyor. ABD’li German Marshall Found adlı araştırma şirketinin yaptığı anket sonuçlarında Türklerin, Kürtlere bakış açısını gördünüz mü? Peki Kürtlerin kendilerini dışlanmış hissetme oranlarına baktınız mı? Bakınız taşlar yerinden oynuyor. Ortaklıklarımız yoksa nasıl bir arada yaşayabiliriz? Umutlarımız ve sevdalarımız bir değilse vatanımızın, dinimizin bir olması bizi bir arada tutacak mı?

Farkında mısınız bilmiyorum! Basit bir futbol olayında bile bu ülke kırılmalar yaşamaya başladı. Amed Spor’a verdiğiniz ceza ile Sur’a, Silopi’ye, Cizre’ye koyduğunuz yasak arasında hiçbir fark görmüyor insanlar. Birinde kentleri, birinde stadı boşaltıyorsunuz. Gün geçtikçe, şiddet arttıkça, Fenerbahçeli, Galatasaraylı değilim, artık Amed Sporluyum, diyenlerin sayısı çoğalıyor.

Farkında mısınız bilmiyorum! Yeryüzünde böylesi bir sorunu kimse öldürerek, ölerek çözememiştir. Dönüp dolaşıp çözüm masasına dönülecektir. Olan yitirdiğimiz canlara, kaybettiğimiz umutlara oluyor. Ne olur ey ülkem! Fark et artık…