Birinci vazifeniz, Kürt sorununu, eşitlik ve kardeşlik temelinde ilelebet çözecek, demokratik cumhuriyetin kurumsal temellerini şekillendirecek yeni bir anayasanın yapılmasına katkıda bulunmaktır.

Mevcudiyetinizin, istikbalinizin ve gücünüzün yegâne temeli Türkler ve Kürtlerin barış içinde eşit koşullarda yaşamasına bağlıdır. Bu temel, sizin en kıymetli, en değerli hazineniz olacaktır.

İstikbalde dahi sizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve haricî bedhahlar olacaktır.

Bir gün, bu demokratik cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşerseniz, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağınız vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksiniz.

Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

Demokratik Türkiye’nin eşitlikçi değerlerine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile Kürt hewaller ve Türk çılgınlar birbirine düşürülmüş silahtan medet umar hale gelmiş olabilirler.

Bir 33 asker, bir Silvan, bir Paris aranızdaki sorunları çözmenize engel olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, kandan beslenenler, asrın milliyetçilik hastalığına tutulanlar, çözümsüzlükte ısrar edenler, Türkleri ve Kürtleri birbirine düşmanlaştırarak kan denizinde bataklığa düşürebilirler.

Gaflet, dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunan bu güçler Kürtlerin ve Türklerin kan denizinde yüzmesinden, Türk ve Kürt annelerinin gözyaşından kendilerine zafer çıkarmaya çalışabilirler.

Hattâ bu güçler şahsî menfaatlerini, başka güçlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.

Kürtler ve Türkler bu kan denizinde fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir ve artık ne olursa olsun, kim daha çok öldürürse o kazansın diyebilirler.

Ey Türk ve Kürt istikbalinin evlâdı!

Ey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları!

İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifeniz; Kürt ve Türk halklarının eşit kardeşliğini simgeleyen demokratik cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmaktır.

Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifeniz kardeşliği savunmak, kardeşlikte ısrar etmek “yaşasın halkların eşitliği”, “yaşasın halkların kardeşliği” diye haykırıp katillere, savaş tanrılarına, kan içicilere karşı durmaktır.

Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızda dolaşan asil kanda değil yüreğinizde taşıdığınız birliktelik duygusunda, içinizdeki vicdanda olacaktır.