Başbuğ Paşa’yla Andıç Davası

Evet öyle, delikanlı komutanlar aranıyor. Ya da ben delikanlı bir komutan arıyorum.
Karnından konuşmayan...
Susmayan...
Kendi karargâhını savunabilen...
Ne düşündüğünü mertçe söyleyen...
Ben böyle düşündüm, böyle emir verdim, böyle yaptım diyebilen delikanlı bir komutan, komutanlar arıyorum.
Geçen akşam eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Paşa’yı 32. Gün’de, Mehmet Ali Birand’ın karşısında izlerken bu bir defa daha aklıma takıldı.
Başbuğ Paşa topu taca atıyor:
“İnternet andıcı davasında tanıklığım için mahkemeden talep gelirse gideceğim.”
İpe un sermektir bu.
Daha ne bekliyorsun ki?
Neredeyse tüm karargâhın bu davadan dolayı tutuklanmış durumda. Davanın bir numaralı sanığı, senin İkinci Başkan’ın, Hasan Iğsız Paşa kaç zamandır hapiste.
Ona soruyorlar savcılıkta, andıç komutana sunuldu mu, sunulmadı mı diye.
Iğsız Paşa’nın yanıtı çok açık:
“Sunulmadan olmaz!”
Bu durumda delikanlı olan çıkar konuşur ne biliyorsa. Karargâhını savunur ya da savunmaz ama ne biliyorsa mertçe söyler.
Başbuğ Paşa yapmıyor bunu.
Neden?..
Neden delikanlı gibi davranmıyor?
Andıç davası, demokrasi ve hukuk açısından tüyler ürpertici bir dava!
Dönem, 2007-2009 arası.
Bu yıllarda Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ paşalar oturuyor.
Bu dönemde sayıları zaman içinde 43’e çıkan internet siteleri kuruluyor. Genelkurmay bünyesinde işletilen bu sitelerin amacına gelince:
Hükümet hakkında kara propaganda!
Her gün bu sitelerde Ak Parti’yle hükümeti aleyhine düzmece haberler çıkıyor. Tayyip Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü yıpratmayı hedef alan gerçek dışı yayınlar yapılıyor.
Bu haber ve yayınlar daha sonra Ak Parti hakkında açılan kapatma davasının iddianamesinde de kullanılıyor.
2007-2009 dönemini düşünün.
Cumhurbaşkanlığını Ak Parti’ye kapatmak için verilen Çankaya Savaşları...
Cumhuriyet mitingleri...
27 Nisan muhtırası... 367...
Seçimleri yüzde 47 ile kazanması engellenemeyen Ak Parti hakkında bu kez 2008 başında açılan kapatma davası, yani ‘yargısal darbe girişimi...’
Düşünebiliyor musunuz?
Büyük paşalar, komutanlar Genelkurmay karargâhında düğmeye basıyor ve kurdurdukları internet sitelerinde iktidar partisi, cumhurbaşkanı, başbakan hakkında kara propaganda yaptırıyorlar.
Genelkurmay bünyesindeki bu sitelerde, iktidar partisini kapattırabilmek için yalan haberler uçuruluyor.
Şimdi neredeyse bir karargâh hapiste.
Ama komutan susuyor.
Neden?
Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal olduğu için mi?
Bu sitelerin gerçek sahibi olarak Büyükanıt Paşa’yı gördüğü için mi yoksa?..
Ne olursa olsun, kendi karargâhı hapis yatan bir komutanın delikanlı gibi çıkıp konuşması lazım.
Aynı durum Büyükanıt Paşa için de geçerlidir. Onun da kalkıp o dönemi, andıç olayını aydınlatması ve  Erdoğan’la, Gül’le, Ak Parti’yle ilgili duygu ve düşüncelerini açık açık söylemesi beklenir kendisinden.
Neden çekiniyor ki?
Aynı durum, Ergenekon ve Balyoz davalarının bir kısmı emekli olan bazı komutanları için de geçerlidir.
Çıkıp mertçe desinler ki :
“Evet, bu Ak Parti hükümetinin gizli gündemi olduğuna inandık. Bugün de inanıyoruz. Ne dediysek, ne yaptıysak, darbe dahil hangi tertiplerin içine girdiysek, bu cumhuriyetin irticaya yem olmaması için yaptık ve girdik.”
Bunun böyle olduğu zaten biliniyor.
Neden böyle konuşmuyorlar ki?
Çıkıp mertçe söylesinler.
Başbuğ Paşa da mahkemeden davet beklemeden, karnından konuşmadan çıkıp gerçekleri konuşsun.
Karargâhını koruyacaksa korusun, korumayacaksa da herkes bilsin... Veyahut sorumlu olarak eski komutanı Büyükanıt Paşayı görüyorsa, bunu da açıkça söylesin.
Evet, delikanlı komutanlar aranıyor!