Dondurucu soğuğa rağmen Beşiktaş taki Adliye önünde toplananlar adalet ve özgürlük istiyordu.

Büşra Ersanlı’nın ve onunla beraber gözaltına alınanların tutuklanmasının 100. günü. Beşiktaş Adliyesi’nin önü Hakkâri’de bir mevsim. Ama soğuğa ve kara rağmen Büşra Ersanlı’nın sendikası Eğitim-Sen’liler mahkemenin önünde. 

Arap dünyası 18 günde alt üstoldu, savcılar 100 günde iddianame hazırlayamadı. Üniversite hocaları ve diğer eğitim emekçileri bunu protesto etmek için karın altında ellerinde Ersanlı’nın resimleri olan posterle ayakta. 

Ersanlı’nın Marmara Üniversitesi’nden öğretim üyesi bir arkadaşı olan Meryem Kıroğlu’na neden eylemde  olduğunu soruyorum: “Bakın bugün 100. gün. Bir mevsim geçti. Hiçbir şey bulamadılar. Çünkü bulunacak bir şey yok. Neden tutuklandığı da belli değil. Büşra hoca gibi pek çok insan düşüncelerinden dolayı içeride. Eleştirel akademisyenlerin üzerinde baskı var. Bunun takipçisi olan akademisyenlerden biri olduğum için buradayım.”
Kalabalıkta Ersanlı’nın bazı öğrencileri de var. Hocalarının resmi ellerinde. Beyza Kural siyasete giriş dersini Ersanlı’dan almış:  “Büşra Hoca’yla son konuşmamızda bize demişti ki, sorunlarınız hakkında siz kendiniz konuşun, sahip çıkın.  İlk dersinde, siyasetin ne olduğunu öğretmişti. Şimdi siyasi bir nedenle tutuklu. ‘İşte siyaset budur’ demek için kalktık geldik. Büşra Hoca hiçbir öğrencisini yalnız bırakmazdı. Ben de hocama yalnız olmadığını göstermek için geldim.”

İnsanlar soğuktan titriyor, yine de büyükçe bir kalabalık var. Eğitim-Sen Şube Başkanı, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi İsmet Akça’yı görüyorum, ona da aynı soruyu soruyorum: “Baskı rejimi muhalifleri hedef alıyor. Mustafa Avcı, Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı gibi muhalif aydınlar baskı altında. Onlar üzerinden Türkiye toplumuna mesaj veriliyor. Demokrasinin asgari gereklilikleri dahi çiğnenirken, baskı rejiminin mağdurlarıyla dayanışmak için buradayız. Demokrasinin önkoşulu da budur.”

Eyleme katılan başka hocalarla da konuşuyorum. Bir bölümü üzerlerindeki baskıyı hissettirmek için bana ironik bir ders veriyor. Gazeteye yazacağımı öğrendikten sonra rica ediyorlar: “Benim adımı lütfen kullanmayın.” Büşra Ersan’lıların neden içeride olduğunu en kestirmeden onlar anlatıyor...